Prof. Dr. Sabri Bektöre Konferans Salonunda Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Özdinç’in konuşmacı olarak yer aldığı konferansa; İİBF Dekanı Prof. Dr. Gökhan Demirtaş, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
“Yapay Zekâ Çağında Üniversite Öğrencisi Olmak” konulu söyleşide; Özdinç’in yapay zekânın kısa tarihinden bahsederek, “Yapay zekânın geçmişi 1950’li yıllara dayanır. Alan Turing, yapay zekânın babası olarak anılır ve 1950’lerde ‘Makineler düşünebilir mi?’ sorusunu ortaya atar. 1980’li yıllarda yapay zekâ bir duraklama dönemine girse de her dönemde adım adım gelişmeye devam eder” diye konuştu. 2022 yılının Kasım ayında OpenAI firması ChatGPT’yi duyurmasının ardından yapay zekâ teknolojilerinin her alanda kullanıldığını ifade eden Özdinç, “Tarım ve hayvancılıktan sağlığa, görüntü işleme ve siber güvenlikten finans, bankacılık, otonom araçlar ve veri işlemeye kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Yapay zekâ artık yalnızca bilgisayar bilimlerinin konusu değil; her alanın ortak meselesi olan somut bir gerçekliktir. Teknolojik gelişmelerle birlikte yapay zekâ kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu nedenle yapay zekâ okuryazarlığı konusunda deneyim kazanmak, yapay zekayı verimli ve bilinçli bir biçimde kullanmak büyük önem taşır. Yapay zekâ teknolojileri hakkında bilinçli karar vermek ve üretilen sonuçları doğru analiz etmek gerekir. Gerçek ve yapay arasındaki ayrımı kaybettiğimiz bir noktaya doğru ilerliyoruz; bu nedenle yapay zekâ okuryazarlığını bilmek kritik hale gelmiştir” dedi.
“VERİ GİZLİLİĞİ, EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİSİDİR”
Yapay zekânın insanın ürettiği verilerden öğrendiğini kaydeden Özdinç, “Farklı kaynaklardan veri toplar, bu veriler temizlenir ve analiz edilebilir bir yapıya kavuşturulur. Ardından uygun algoritmalarla modeller eğitilir, değerlendirilir ve uygulamaya alınır. Yapay zekâdaki en büyük risklerden biri etik sorunlar ve akademik dürüstlüktür. Ayrıca eleştirel düşünme ve öğrenme kabiliyetlerimizi azaltma potansiyeline sahiptir. Veri gizliliği ise en önemli sorunlardan birisidir; sınırların doğru belirlenmesi gerekir. Yapay zekâ, doğru kullanılmadığında eşitsizlikler oluşturabilir ve temelde geleceğe dair kaygılar yaratabilir” ifadelerini kullandı.
“GELECEĞİN TEMELİNDE VERİ BİLİMİ VAR”
Gelecek için güvenli alanı kestirmenin zor olduğunu ifade eden Özdinç, şunları söyledi:
“Yapay zekâ dönüşümünü kabul etmek zorundayız. Çok hızlı ilerleyen bu teknolojiyi anlamak ve disiplinler arası çalışmayı benimsemek gereklidir. Temel düzeyde kod yazabilmek artık her alanda önemli bir beceri haline gelmiştir. Hangi alanda olursak olalım veri biliminden uzaklaşamayız; çünkü geleceğin temelinde veri bilimi vardır. Bu nedenle alanlarımızı veri bilimiyle desteklemeli ve dönüşümün bir parçası olmalıyız. Tehdit olarak gördüğümüz bu teknoloji aynı zamanda verimliliğimizi artırma potansiyeline sahiptir. Prompt mühendisliği gibi yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Yapay zekâ etik danışmanlığı ya da psikoloji alanında yapay zekâ bağımlılığıyla mücadele gibi yeni uzmanlık alanları gelişmektedir. Prompt mühendisliği ve eleştirel düşünme ise geleceğin yeni ‘İngilizcesi’ haline gelmektedir.
Söyleşi, soru cevabın ardından sona erdi.



