Kira uyuşmazlıklarıyla son dönemde hukuk alanında çokça karşılaşıldığını bildiren avukat Fırat Bilici, bu konulardan birisinin de tahliye taahhütnamesiyle konutların boşaltılması olduğunu söyledi.

“Taahhüt tarihi, kira sözleşmesi tarihiyle aynı olmamalı”

Tahliye taahhüt tarihinin, kira sözleşmesi tarihiyle aynı olmaması gerektiğini belirten Bilici, “Yargıtay, tahliye taahhüdünü kira sözleşmesi yapılsın diye verildiği görüşünde olmakla birlikte, taahhüdün tarihinin kira sözleşmesi tarihiyle aynı olmadığı durumlarda, taahhüttü geçersiz saymaktadır” dedi.

“Eşin rızası bulunmalı”

Aile konutu olarak kiralanan dairelerde hakkında da bilgi veren Bilici, “Aile konutu, eşlerin ve varsa çocukların yaşamsal faaliyetlerini sürdürdüğü ev olarak tanımlanabilir. Eğer kiralanan taşınmaz bir aile konutu olarak kiralanacaksa, bu durumda tahliye taahhüdünde eşin rızası da bulunmalıdır” dedi.
Konuyla ilgili kanuni düzenlemenin Medeni Kanun 194/1 maddesinde yer aldığını hatırlatan Bilici şöyle devam etti:

“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Kanun maddesinden hareketle taşınmazı kiralayan eş, diğer eşin rızası olmaksızın kira sözleşmesini feshedemeyeceği açıktır. Tahliye taahhüdü, aynı zamanda aslında kira sözleşmesini sona erdiren fesih amacını taşıdığı için, diğer eş, aile konutu itirazında bulunma hakkına sahiptir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin kararını hatırlatan avukat Bilici, “Tahliye taahhütnamesine dayalı takibe konu olan taşınmaz, aile konutu olarak kullanılıyorsa ve 'aile konutu şerhi düşmemiş olsa bile, taahhütnamede her iki eşin imzası bulunmuyorsa, tahliye gerçekleştirilemez' denilmiştir” ifadelerine yer verdi.

“Tahliye taahhüdünde eşlerden birinin aile konutuna dair rızasının yer alması zorunlu”

Avukat Fırat Bilici, daireden tahliye aşamasında taahhüdü içeren belgede eşin rızasının bulunmasının zorunluluğuna dikkat çekerek, "Sonuç olarak, tahliye taahhüdü içeren belgede, eşlerden birinin aile konutuna dair rızasının yer alması zorunlu olup söz konusu açık rızanın bulunmaması durumunda ev sahipleri maalesef tahliyeyi gerçekleştiremeyeceklerdir. Tahliye taahhütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibi ya da açılan dava durumunda, rızası olmayan eşin, kiralanmış taşınmazın aile konutu olarak kabul edilmesinin tespiti için dava açması gerekmektedir" dedi.
Ayrıca Bilici, tahliye taahhüdü ile başlatılan icra takibine, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edilmesi gerektiğini vurguladı. 

Kaynak: İHA