Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen etkinlikte konuşan Erdoğan, Türkiye’nin arkeoloji alanındaki zengin mirasına dikkat çekerek, yapılan çalışmaları değerlendirdi.
Konuşmasına, vefat eden eski Bayındırlık ve İskan Bakanı, Samsun Milletvekili ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e rahmet dileyerek başlayan Erdoğan, arkeolojinin Türkiye açısından taşıdığı önemi şu sözlerle ifade etti: “Anadolu toprakları, binlerce yıl boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Her bir toprak katmanında tarihin izleri saklı. Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, Mısır piramitlerinden 7.500, İngiltere’deki taş yapılardan 7 bin yıl daha eski. Yani 12 bin yıllık geçmişe sahibiz”.
“MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZÜN KÖKLERİ BU TOPRAKLARDADIR”
Erdoğan, kültürel kimliğin ancak bu topraklardaki tarihi anlayarak korunabileceğini vurgulayarak şunları söyledi: “Tarihi ve medeniyetimizi hakkıyla anlayamazsak, gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Milli kültürümüzün köklerini ve gelişim yolunu bu medeniyetin yürüyüşünde aramak zorundayız.”
“ARKEOLOJİDE BAYRAK YARIŞINI BİZ DEVRALDIK”
Cumhurbaşkanı, arkeoloji alanında yapılan yatırımlar ve projelerle Türkiye’nin dünya genelinde öncü bir konuma geldiğini belirtti.
Geleceğe Miras Projesi ile kazı süresinin 90 günden 12 aya çıkarıldığını hatırlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi: Kazı başkanlıkları sayısı 151’den 250’nin üzerine çıkarıldı. 2024 yılında 2 binden fazla uzman, 3 bini aşkın personel arkeoloji faaliyetlerinde görev aldı. Türk Koordinatör Kazı Başkanlığı uygulaması hayata geçirildi.27 noktada gece müzeciliği başlatıldı. Türk İslam Dönemi Mezar Taşları ve Kitabeleri Ulusal Envanter Projesi başlatıldı.
“TARİHİ ESERLERİMİZİ GERİ GETİRİYORUZ”
Yurt dışına kaçırılan eserlerin iadesi konusunda da büyük başarı elde edildiğini belirten Erdoğan, son olarak 65 yıl önce yurtdışına çıkarılan Marcus Aurelius bronz heykelinin Türkiye’ye getirildiğini söyledi: “2002’den bu yana toplam 13 bin 291 tarihi eser anavatanına kavuşturuldu. Jale İnan hocamızın başlattığı mücadeleyle bu eser de vatanına döndü”.
“TÜRK İSLAM ARKEOLOJİSİ ARTIK GERİ PLANDA DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın zamana kadar ihmal edilen Türk İslam arkeolojisinin tekrar hak ettiği ilgiyi gördüğünü belirtti: “Kars Ani Harabeleri, Ahlat ve Malazgirt’te önemli çalışmalar yürüttük. Üniversitelerde Türk İslam Arkeolojisi bölümleri kurduk. Kültür yolu festivallerimiz, yaşayan miras şölenlerimiz ve Anadolu Şenlikleriyle geçmişimizi yaşatıyoruz.”
“AYASOFYA’DAN GALATA’YA, KIZ KULESİ’NDEN RAMİ’YE”
Kültürel mirasın restorasyonu kapsamında hayata geçirilen projeleri de paylaşan Erdoğan, Rami Kütüphanesi’ni 2,5 yılda 7 milyon kişinin ziyaret ettiğini, Ayasofya’nın kapsamlı restorasyona alındığını, Galata ve Kız Kulesi’nin ise aslına uygun şekilde ihya edildiğini belirtti. Haydarpaşa ve Sirkeci Garı için de kültür-sanat projesi müjdesi verdi.
“SEVR’İN KÜLTÜREL DAYATMALARINI DA YIRTIP ATTIK”
Sevr Anlaşması’ndaki 421. maddeye dikkat çeken Erdoğan, tarihi ve kültürel mirasa yönelik dayatmaların da bertaraf edildiğini söyledi: “Sevr, sadece siyasi değil kültürel bir esaret anlaşmasıydı. Milletimizin kökleriyle bağını koparmayı hedefliyordu. Ancak biz bu dayatmaları kabul etmedik, etmeyeceğiz.”
“YANINIZDAYIZ, DESTEKÇİNİZİZ”
Erdoğan, arkeoloji alanında çalışan bilim insanlarına, akademisyenlere ve gönüllülere hitaben şu mesajla konuşmasını sonlandırdı: “Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çalışmalarınızda daima yanınızda olacağız. Gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızı sergilerimizi ziyaret etmeye davet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kapsamlı konuşması, Türkiye'nin arkeolojiye verdiği önemi ve kültürel mirasın korunmasına yönelik kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. "Arkeolojinin Altın Çağı" vizyonuyla başlatılan projelerin, Türkiye'yi bu alanda küresel bir merkez haline getirmesi hedefleniyor.
