AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, Sivil Havalimanı neden açılmadı? Hızlı tren neden gecikti? Altı buçuk yıl önce verilen sözlerin hangisi tutuldu? Hangisi rafa kalktı?AFRAY neden yarım kaldı? Terörüz Türkiye’de gelinen son durum ne? Hepsini tek tek anlattı.
ODAK:
AFYON’DA ZAMAN ZAMAN SİZİN AĞIRLIĞINIZ ÇOK FAZLA HİSSEDİLİYOR. AMA SON BİRKAÇ AYDIR SİZİ AZ GÖRÜYORUZ. BİR SOĞUKLUK MU OLDU? UZAK KALIŞINIZIN, BURCU HANIMIN BELEDİYE BAŞKANI OLMASI İLE İLGİSİ VAR MI?
ALİ ÖZKAYA:
Yok, öyle değil. Bir şanssızlık oldu. Mayıs ayında başlayan siyatik bel fıtığı ağrıları oldu. Yatarak tedavi gördüm. Fizik tedavi devam ediyor. En temel sebebi bu. Yoksa biz vatandaşımıza hizmetten geri kalmayız.
ODAK:
BURCU HANIM’IN KAZANMASINDAN, AFYON’A KÜSMEKTEN DEĞİL, ÖYLE Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
Öyle bir şey olabilir mi? Ne münasebet! Burcu Hanım Belediye Başkanı, ben Milletvekiliyim. Herkesin görevi ayrı, yapacağı işler ayrı, gideceği yerler ayrı. O nedenle bunlar birbiriyle ilgisi olmayan şeyler. Kaldı ki millete kızarak siyaset yapılamayacağını en iyi bilenlerdeniz.
Siz İstanbul’daki yolsuzluklardan ötürü bir tane CHP’linin “Arkadaşlar, bu yaptığınız yanlış, ayıp oluyor” dediğini duydunuz mu? Hayır. Ama Sayın Cumhurbaşkanımıza bu kadar galiz küfür eden adamları savunuyorlar. Ya ayıp değil mi? Utanmıyor musunuz? Biz “Sayın Cumhurbaşkanımıza bu hakaretler yapılır mı?” diyoruz, hiç ses çıkarmıyorlar. Ama kendilerine küçücük bir eleştiri yaptığınızda hemen kıyameti koparıyorlar. Sanki eleştirilemezlermiş gibi davranıyorlar. Kusura bakmasınlar, biz Cumhuriyet’in ne zaman kurulduğunu çok iyi biliyoruz.Cumhuriyet, bu milletin ortak mücadelesiyle kuruldu. Atatürk, Samsun’a çıktı, Amasya, Erzurum, Sivas derken, 23 Nisan 1920’de Meclis kuruldu. Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Bu bir yönetim şeklinin ilanıdır, yeni bir devletin kuruluşu değildir. O dönem Afyon’un da mebusları vardı. İsmail Şükrü Çelikalay, Nebil Dehşeti Efendi, Ali Çetinkaya gibi isimler bu mücadelede yer aldı. Birinci meclis tasviye edildi, ikinci meclis kuruldu. İlk iş Cumhuriyet ilan edildi. Atatürk hatıratlarında da yer alıyor, 29 Ekim’de Cumhuriyet’in kurulacağı. Yeni bir devlet falan kurulmuyor. Kurulmuş bir devletin yönetim şekli belirleniyor. Cumhuriyet, kimsenin babasının malı değildir. Hepimizin şehitlerinin, gazilerinin kanıyla kurulmuş bir devlete kimse çökmeye kalkamaz. Herkesin eleştirilebileceği gibi CHP de eleştirilebilir. Ben bunu Genel Kurul’da da söylüyorum. Cumhurbaşkanımıza her türlü hakareti yapacaksınız ama size laf edildiğinde eleştirilemez olacaksınız. Kusura bakmayın, bir söylerseniz beş duyacaksınız.
ODAK:
TERÖRSÜZ BİR TÜRKİYE MÜMKÜN MÜ?
ALİ ÖZKAYA:
En can alıcı, en zor işimiz bu. Gerçekten de çok hassas bir konu. Sayın Devlet Bahçeli bu konuyu açıkladığında Sandıklı ilçemizde kongredeydim. Şehit ve gazi yakınlarımız gelmişti. Sayın Vekilim “Ne olacak?” dediler. Ben de onlara şunları söyledim; Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli’nin vatanseverliğinden şüphemiz olabilir mi? Asla yok. O gün bizim göremediğimizi onlar gördüler. Bugün yanı başımızda terör devleti var, gözünü kırpmadan her yeri bombalıyor. Türkiye hem içeride düzenini sağlamalı, hem çevresinde güvenliği tesis etmeli.
Ben kalben inanıyorum ki Hazreti Ömer döneminde Şam ve Kudüs nasıl fethedildiyse, Selahaddin Eyyubi döneminde nasıl olduysa, Yavuz Sultan Selim döneminde nasıl olduysa; Tayyip Erdoğan döneminde de önce Şam temizlenecek, sonra inşallah Kudüs temizlenecek. Bu inançla terörü bitirmemiz gerekiyor.
Devlet bu konuda kararlı. Terörist başının dışarı çıkması ya da örgüt üyelerinin affedilmesi asla söz konusu değil. Bunlar hiç konuşulmayan şeyler. Ancak sadece örgüt üyeliğiyle suçlanan, silaha bulaşmamış kişilerin durumu da yargının ve istihbaratın değerlendirmesiyle sonuçlandırılabilir. Bizim derdimiz ülkemizin bu beladan kurtulması, askerimizin, polisimizin, vatandaşımızın şehit olmaması, Kürt kökenli vatandaşlarımızın da bölgelerinde huzur içinde yaşamasıdır. Derdimiz bu.
ODAK:
DÜZENLEME, 29 EKİM’E YETİŞİR Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
Benim Sayın Meclis Başkanımızın konuşmalarından edindiğim bilgiye göre önce komisyon çalışmaları tamamlanacak. Sonrasında mutlaka komisyonun makul önerileri olacaktır. Eğer süreç tamamlanırsa öneriler kısmı olabilir. Ancak önerilerin kanunlaşması gereken bir boyutu varsa, o zaten kanunla olur. Bunun dışında idari tedbirler, başka düzenlemeler de olabilir. Yani işin bir kısmı kanunla düzenlenebilir, bir kısmı ise idari düzenlemelerle adım adım yürütülür. Bunları da süreç içinde göreceğiz.
ODAK:
9 YIL ÖNCE 15 TEMMUZ DARBESİ YAPILDI. DEVLET CİDDİ BİR ŞEKİLDE FETÖ’YE KARŞI MÜCADELE YÜRÜTTÜ, HALEN DE YÜRÜTÜYOR. ARADAN GEÇEN YILLARA RAĞMEN BU YAPILANMA TAM ANLAMIYLA BİTİRİLEMEDİ Mİ? BU BİR ZAFİYET Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
Hayır, bir zafiyet yok. Çünkü bu çok “suigeneris” bir örgüt. Yani kendine özgü, çok gizli kapaklı çalışan bir yapılanma. Mesela “garson” diye adlandırılan bir CD vardı. Polislerin tamamının kodlandığı, kademelendirildiği bir CD. Bunu MİT buldu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı çözdü. Bu belgelerin bir kısmı 2023 yılında çözüldü. İlk çözüldüğünde yaklaşık 9 bin polis görevden atıldı. Sonrasında süreç ilerledikçe yeni çözümlerle birlikte işlem yapılanlar oldu. 2025 yılında da çözümlemeler yapıldı.
Bu öyle bir örgüt ki; karısı bile kocasının kim olduğunu bilmiyor, koca karısını tanımıyor, baba oğlunu bilmiyor. Kapalı devre bir sistemle çalışıyorlar. Böyle bir örgütü çözmek zaman alıyor. Siz çözüyorsunuz, insanları hapse atıyorsunuz, yargılıyorsunuz, mahkûm ediyorsunuz. Ama kimse ömür boyu hapiste kalmıyor. Bunun tek istisnası, Terörle Mücadele Kanunu’nda devlete karşı işlenen suçların örgüt yöneticileridir. Onlar içeride kalır, ama diğerleri bir süre sonra çıkıyor. Çıktıktan sonra yeniden bir şirket kuruyor, oradan örgüte devam ediyor. Yine tutuklanıyor, yeniden operasyon yapılıyor. Yani amip gibi bölüne bölüne çoğalabilen bir örgüt.
Bu nedenle devlet bir taraftan kendi içini temizliyor. Bakın, son dönemde İran’da Mossad’ın İran devletini içeriden nasıl çökerttiğini görüyoruz. 20 üst düzey general öldürüldü. Üç genelkurmay başkanı arka arkaya öldürüldü. Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, bütün komutanlarını kaybettiler. Böyle bir şey olabilir mi? İçeriden istihbarat olmadan bir devletin bu kadar büyük kayıplar yaşaması mümkün değil.
Bizde ise devletimizin istihbarat gücü Allah’a hamdolsun çok güçlü. Örneğin, İsrail Katar’da Hamas yöneticileriyle yapılan müzakereler sırasında orayı vurdu. Ancak bizim istihbaratımız 8 dakika önce bu kişileri uyardı, Katar’ı bilgilendirdi ve Hamas’ın üst düzey yöneticilerinin önemli bir kısmı bu suikasttan kurtuldu. İşte devletimizin gücü burada.
Bu örgütün ideolojisi kolay kolay ölecek bir ideoloji değil. 1960’lardan başlayan bir yapılanma. 60 yıllık bir örgüt, 3-4-5 kuşak yetişmiş insan var. Bu insanlara yaptıklarının yanlış olduğunu anlatacak yeni kuşakların yetişmesi gerekiyor. Büyük Selçuklu döneminde Hasan Sabbah’ın örgütünü hatırlayın. Önce Nizamülmülk’ü, sonra Melikşah’ı şehit etti. 1092’den itibaren yaklaşık 100 yıl boyunca büyük bir karışıklık yaşandı. Koca Selçuklu Devleti, dünyanın en büyük devletlerinden biri, 30-40 yılda devrildi, yok edildi. Bugün de benzer şekilde yeni Hasan Sabbah’larla karşı karşıyayız.
ODAK:
İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU OPERASYONUNU BİR MİLAT KABUL EDERSEK, O TARİHTEN İTİBAREN SANKİ BİR DÜĞMEYE BASILMIŞ GİBİ BAŞLAYAN VE ‘TEMİZ ELLER’ BENZERİ BİR SÜRECE DÖNÜŞEN OPERASYONLARIN SİNYALLERİ ÜST DÜZEY KAYNAKLARDAN SİZE AKTARILDI MI; İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLE YAKIN TEMAS HALİNDE YÜRÜTÜLEN BU OPERASYONLARIN SONUNA MI GELİNDİ, YOKSA HENÜZ ORTASINDA MIYIZ?
ALİ ÖZKAYA:
Büyük örgütler;ister terör örgütü olsun, ister yasa dışı kar amaçlı suç örgütleri, ister mafya yapılanmaları… Yani ne olursa olsun devletten destek bulmaya çalışırlar. Devletteki bazı yöneticileri ele geçirmeye gayret ederler.
ODAK:
ANTALYA EMNİYET MÜDÜRÜ GİBİ Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
İnşallah öyle değildir. Ama mutlaka her örgütün içinde bir kamu görevlisi olur. Devlet bu örgütlerle ciddi manada mücadele etmeye başladığında örgütler zayıflar. Ancak ne zaman ki devletin yönetim kademelerinin üst noktalarına sirayet ederler, işte o zaman örgütler güçlenir, devlet zayıflar. Burada ters bir ilişki vardır: Devlet güçlendikçe örgütler zayıflar. Bu ister terör örgütü olsun, ister çıkar amaçlı suç örgütü, ister başka bir yapılanma… Örgütler güçlenirse devlet zayıflar. Bugün devlet bütün organlarıyla güçlü, kararlı ve iradeli. İnşallah bu örgütlerle mücadele artarak devam edecek.
ODAK:
TÜRKİYE GENELİNDE ENFLASYON VE HAYAT PAHALILIĞI GÜNDEMİN EN BAŞINDA. AFYON’DA VATANDAŞLARIN ALIM GÜCÜNÜ ARTIRMAYA DÖNÜK SOMUT ADIMLAR ATILIYOR MU?
ALİ ÖZKAYA:
Afyon’da somut adımlar attık. Mesela Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla et satışını başlattık. Bunu yaygınlaştıracağız. Toplumun temel ihtiyacı olan gıda konusunda Afyon, diğer şehirlere göre bir tık daha ucuz. Bunun iki sebebi var: Birincisi Antalya’ya yakın olmamız, ikincisi ise tarımsal ve hayvancılık üretim kapasitemizin yüksekliği.
Hayat pahalılığının bir diğer önemli unsuru konut. Şu anda Afyon’da yaklaşık 6 bin civarında TOKİ konutu yapılıyor. Yapılanlarla birlikte bu sayı 250 bin, belki 500 bine kadar çıkacak. Yeni sosyal konutlarla birlikte 3-4 bin daha konut yapılacak. En temel iki sorun gıda ve konut. Konut üretimini artırdıkça, tarım ve hayvancılıkta da ürünler bu sene kısmen daha ucuz oldu. Sebzelerde fiyatlar daha stabil. Patates, soğan, domates, biber, patlıcan, salatalık, karpuz geçen yıllara göre daha uygun. Ancak meyvede don nedeniyle ciddi ürün kaybı yaşandı, o yüzden fiyatlar yükseldi. Burada da fazla ithalat yapmayı doğru bulmuyoruz; üreticiyi mağdur etmemek için. İnşallah kış meyveleriyle birlikte denge sağlanacak. Elma, ayva, narenciye bu yıl daha iyi görünüyor.
ODAK:
TARIM KREDİ KOOPERATİFİ’NİN AFYON’DA OLUŞTURDUĞU YAĞ FABRİKASINDAN MEMNUN MUSUNUZ?
ALİ ÖZKAYA:
Evet, memnunuz. Kendileriyle konuştuğumuzda üretim kapasitelerinin bir hayli arttığını söylediler. Eğer Oruçoğlu’nun kapasitesi olmasaydı yağ fiyatları çok daha yüksek olurdu.
ODAK:
ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNEN BİR AİLE, GEÇİM SIKINTISI ÇEKMEDEN RAHATÇA YAŞAYABİLİR Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
Değil. Çünkü asgari ücretin kanundaki tanımı kişiye ait ücrettir, aileye ait değildir. Yalnızca asgari ücretle çalışan bir kişinin ailesini geçindirmesi mümkün değil. Ancak bir ailede bazen birden çok emekli maaşı, tarımsal gelir veya farklı gelirler olabilir. Ama tek başına asgari ücret yeterli değildir.
ODAK:
ZAFER KART, HALK EKMEK GİBİ SOSYAL PROJELERİN GENİŞLETİLMESİ KONUSUNDA BELEDİYELER İLE İŞ BİRLİĞİ YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
ALİ ÖZKAYA:
Biz zaten yaptık. Kocaman bir Halk Ekmek tesisi kurduk, teslim ettik. Eğer bunu düzgün işletirlerse hiçbir sorun olmaz. Ama biz ne dedik? “Bizim yaptığımız yatırımları devam ettirsinler, diktiğimiz ağaçları, yaptığımız çimleri kurutmasınlar, sulasınlar yeter” dedik. Onu bile yapamadılar. Çimler kurudu.
ODAK:
AFYONKARAHİSAR’DA SU SIKINTISI YAŞANIYOR. BUNA KARŞILIK ALINAN ÖNLEMLER NEDENİYLE OLABİLİR Mİ?
ALİ ÖZKAYA:
Su sıkıntısı var. Bakın, bir kısmını anlayışla karşılıyoruz. Dedik ki orta refüjleri kuru peyzaj yapmanıza bir itirazımız yok. Ama hepsi de kuruyacak diye bir kural yok. Birçok yerde kurumayanlar da var. Geçen gün söyledim, Hakan Bey’e de ifade ettim. “Niye Selevir Barajı’na kapalı sistem yapıyorsunuz, su yok” dedim. Yani haşa, yağmuru, rahmeti, karı verecek olan Allah Teala’dır. Biz Allah’ın işine karışmayız, biz kendi işimize bakarız. Burada baraj boş diye bizi eleştiriyorsunuz, hemen dönüyorsunuz Afyon bölgesini savunuyorsunuz. “Yağmur yok, ne yapsın Belediye? Kurursa kurusun” diyorsunuz. O zaman orada da bizi savunun. Barajda su yoksa bizim kusurumuz ne?
ODAK:
AFYONKARAHİSAR’DA KIRSAL ALTYAPI İÇİN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE YENİ YATIRIM PLANI VAR MI? ÇAYIRBAĞ’DAKİ DOĞALGAZ ÇALIŞMALARINDA SON DURUM NEDİR?
ALİ ÖZKAYA:
İnşallah bir aksilik olmazsa, bu yılın sonuna doğru da olsa Çayırbağ’a bir kazma vurma düşüncemiz var. Buna uğraşıyoruz.
ODAK:
İLÇE BELEDİYELERİNİN BAKANLIKLARDAN BEKLENTİLERİNİ ANKARA’DA NASIL TAKİP EDİYORSUNUZ?
ALİ ÖZKAYA:
Vallahi, bizim kapımız açık. İşini getirenin işini takip ediyoruz. Zorla “Bize işinizi getirin” diye diretmiyoruz. Biz buraya millet bizi seçtiği için geldik. Gelene kapımız açık.Devlet, proje üretene yardım ediyor. Proje üretmeyip yatana da devletin yapacağı bir şey yok.
ODAK:
TOKİ PROJELERİ VE DOĞALGAZ YATIRIMLARINDA İLÇELER İÇİN ÖNCELİKLER NELERDİR?
ALİ ÖZKAYA:
TOKİ’de hiç yapılmayan yerler öncelikli. Doğalgazda ise güzergâhlar, yatırım maliyetleri ve nüfus önemlidir.
ODAK:
SİVİL HAVALİMANI, YÜKSEK HIZLI TREN GİBİ YATIRIM SÖZLERİ VERİLDİ 6,5 YIL ÖNCE. HALA TUTULMADIĞI GÖRÜLÜYOR. AK PARTİ’NİN YEREL SEÇİM STRATEJİSİNDE AFYONKARAHİSAR’A ÖZEL PLANLANAN BAŞKA BİR PROJESİ VAR MIDIR?
ALİ ÖZKAYA:
“Sivil havalimanını açacağız” dedik. Sözümüzün arkasındayız. Bu dediklerimizin hiçbirisine itirazımız yok.
Birincisi; sivil havacılıkla ilgili hem Milli Savunma Bakanlığı hem Ulaştırma Bakanlığı’ndan izin aldık. Ancak daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız, Zafer Havaalanı ve Eskişehir Havaalanı’ndaki konular nedeniyle, bunun bir kısmının zamanla ertelenmesi gerektiğini söyledi. Bu arada Afyon Havaalanı’nı biliyorsunuz; o gün geldiğimizde “Büyük bir havaalanı boş duruyor. Sayın Bakanım, Sayın Komutanım, lütfen burayı daha aktif kullanın” dedik. Bu yıl Afyon Havaalanı, 17. Üs ve Hava Savunma Füze Üs Komutanlığı oldu. Türkiye’nin en önemli füze merkezi haline geldi. Bütün hava savunma füze komutanlıkları burada eğitim alacak. Türkiye’nin son dönemde yaşadığı savaşlara baktığımızda, bilhassa İran–İsrail Savaşı’ndaki füze savaşlarını dikkate aldığımızda, Afyon Havaalanı Türkiye’nin en kritik alanı oldu.
İkincisi; AFRAY’ın temelini attık. Belirli bir kısmını yaptık. Kamulaştırma süreçleri devam ediyor. Belediyeden hiçbir şey yok. Devlet, Belediye Başkanı “Benim böyle bir ihtiyacım var” diye geldiğinde, biz de “Şurada size yardım edelim” diyoruz. Buna rağmen biz Sayın Genel Müdür’e dedik ki “Bu işi takip edelim ve yapalım.” Uydukent bölgesinde, birkaç kamulaştırma işlemleri vardı, onları bitiriyorlar.
Bir işin konuşulması ayrı, yapılması ayrı. Devlette sıfırdan bir konuyu gündeme getiriyorsunuz. Bakanlıkları ikna etmeniz üç sene sürüyor. Bakanlığı ikna ettik, sonra projesini çalıştık. Proje ihaleye çıktı. Sonra bu projeyi 750 milyon lira ile hızlı tren projesinin içine dahil ettirdik. Onun parasını ayırdık, yatırımını yaptık, temelini attık, önemli bir kısmını da yaptık.
Devlet aile gibidir; çocuk–anne ilişkisi gibi. Daha fazla talepte bulunan herkesin bir önceliği var. Paranın sıkıntılı olduğu bir süreçte yatırımlarımızın önemli kısmı deprem bölgesine yönlendirildi. Mesela ben şok oldum: Afyon’daki hızlı trenin maliyetinin 5 milyar euroya ulaştığını duyduğumda gerçekten büyük bir şaşkınlık yaşadım. 5 milyar euro, artılarıyla 250 milyar lira yapıyor. Çok büyük bir para. Bunun da önemli bir kısmı harcandı ve proje hızlı bir şekilde devam ediyor.
Evet, geciktik. Doğru. Türkiye’nin tek derdi Afyon’un hızlı treni olsaydı, belki daha farklı olurdu. Dün Konya’ya gittim. İl Başkanımız, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı bizi davet etmişti. “Vekilim, siz de gelin” dediler. Araçla gitmek zor geldi bana. Mehmet Bey’e dedim ki “Hızlı trenden bilet alalım.” Saat 16.30 trenine bindik, 18.10’da Konya’daydık. İnanın çıt çıkmıyor, çay bardağınız sallanmıyor.Türkiye’yi nelerle tanıştırmışız. Bu hızı Afyon’a da getirmemiz gerekiyor. İnşallah seçime kadar getiririz.
Üçüncüsü; Sağlık Endüstri Bölgesi. Çok sayıda şirket kurduk, malum. Ancak AFJET’te yaşanan sıkıntılar, işin yürümediğini gösterdi.
ODAK
YANİ HÜSEYİN ULUÇAY SEÇİLMEDİĞİ İÇİN O KONU KAPANDI MI?
ALİ ÖZKAYA:
Hayır. Sonrasında Sağlık Bakanlığı ile bizim İhsaniye Karacaahmet bölgesindeki alanda hava savunmaya yönelik bir savunma endüstri bölgesi kuralım kanaatimiz oluştu. Sanayi Bakanımız da, bir önceki Sağlık Bakanımız Fahrettin Bey de bu projeye farklı bakıyordu. Yeni Sağlık Bakanımız da, Sanayi Bakanımız da bu projeye sıcak bakıyor.
İkisiyle uzun bir müzakereden sonra, “Bu iki endüstri bölgesini tek bir Sağlık Bakanlığı veya Sanayi Bakanlığı’nın bilişim vadisindeki üst şirketine bağlayalım. Bu şirket yönetsin.” denildi. Bu öneri herkese makul geldi. Birinci şirketi tasfiye ettik. Şimdi yeni şirketi Bakanlıklar ortak olacak şekilde kuruyoruz. O mantıkla yürüyecek.
Hatta Kızılcahamam’da Sanayi Bakanımıza söyledim. Bakanımız, “Vekilim, ben sizleri, valimizi ve Sağlık Bakanımızı davet edeyim. Hep birlikte önümüzdeki süreçte bu konuyu konuşalım ve hızlandıralım.” dedi. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız kadın Belediye Başkanlarımızı davet etmişti. Orada İhsaniye Belediye Başkanımız Emine Hanım,“Vekilim, Cumhurbaşkanımıza ne söyleyeyim?” dediğinde, kendisine “Sayın Cumhurbaşkanımsağlık ve savunma endüstri bölgemiz, bizim için önemli. Hızlandırılmasını istirham ediyoruz” şeklinde konuşması ricasında bulundum.
Yani bu konu unuttuğumuz bir şey değil. Siz de şahitsiniz; Çay, Karaadilli, Dinar yolunda 10 seneyi aşkın süredir uğraşıyorum ben. Devlette bazen bir işi yapmak inanılmaz zor oluyor. Ama elhamdülillah şimdi ihalesini yapıyoruz. Bu noktaya geldik inşallah.