Sakız Adası, narenciye kokularının arasında uzanmış olan taş yolların sonunda bulunan tarihi Kambos bölgesinde faaliyetlerine devam eden “Bella Cisterna”, bölgedeki tarihi dokusuyu modern konfor ile bir araya getirmektedir. Otel, aynı zamanda ‘Yunan Turizm Ödülleri’ çerçevesinde “En İyi Otantik Konaklama Deneyimi” kategorisi Altın Ödülünü kazanmıştır.
Bu seçkin ödül ise, Bella Cisterna’nın Cenevizliler dönemine ait tarihi yapısının mimarisini koruması ve bölgenin doğal yapısıyla uyumlu sürdürülebilir turizm anlayışı yansıtmasından ötürü verilmiştir. Önceki yıl gümüş ödül almış olan bu butik otel, 2025 yılında Altın Ödül ile onurlandırılmıştır. Giorgos Mylonadis ile kız kardeşi olan Maria-Christina Mylonadi tarafından işletilen otel, turizmde yerel olan tüm değerlere dayalı gelişimin başarılı örnek şeklinde öne çıkmıştır. Bella Cisterna’nın iki yıl üst üste ödül alması, adanın yerel yönetimleriyle birlikte turizm sektörünün temsilcileri tarafından olumlu yönde bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.
MYLONADİS’İN MEMNUNİYETİ
İki yıl üst üste “En İyi Otantik Konaklama Deneyimi” ödülünü kazanarak dikkat çeken Bella Cisterna, bu başarılarıyla önemli bir noktaya ulaşmıştır. Homeros Sakız Adası Kiralık Odalar, Daireler ve Turistik Eşyalı Evler Derneği’nin Başkanı Giorgos Mylonadis, altın ödülü alma gururunu şöyle dile getirmiştir:
“Geçtiğimiz yıl kazandığımız gümüş ödülün sonrasında bu sene altın ödülü almak, bizim için tarif edilemez bir sevinç ve gurur kaynağıdır. Bu başarı, sadece emek ve tutkumuzun yansıması değil, aynı zamanda sürdürülebilir turizme ve yerel değerlere olan bağlılığımızın da bir göstergesidir. Her sene kendimizi daha fazla geliştirerek, misafirlerimiz için adanın ruhunu ve benzersizliğini en iyi biçimde sunmaya çalışıyoruz. Bu süreçte bize destek olan ailemize, ekipteki arkadaşlarımıza ve bizleri tercih eden tüm misafirlere içten teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle Türk misafirlerin gösterdiği büyük ilgi bizleri oldukça mutlu ediyor. Kültürel benzerlik, misafirperverlik anlayışımız ile birleştiği zaman çok sıcak ve aynı zamanda samimi bir bağ oluşuyor. Bu bağ bizim için son derece değerlidir.”
“Mylonadis ailesi 129 yıldır bu sektörde bulunmaktadır”
Giorgos Mylonadis, değerlendirmesinin devamında butik otelin yer aldığı Kambos bölgesinde, Ceneviz dönemine ait, aristokrat aileler ve varlıklı toprak sahiplerine mensup, narenciye bahçeleri barındıran pek çok tarihi mülk olduğunu belirterek bunlardan bazılarının özgün şekilde restore edilip butik otel ile konaklama tesislerine dönüştürüldüğünü söyledi. Devamında şöyle konuştu:
“Bella Cisterna, söz konusu dönüşümün en etkileyici örneklerinden biridir. Malikane, zaman içerisinde birkaç kez el değiştirmiştir, ancak 1896’da Bizans kökenli olan I. Mylonadis tarafından satın alınarak, sarnıcın yenileme çalışmaları yapılmıştır. O zamandan beri ailemize ait ve büyük özenle korunmaktadır. Dedemiz, narenciye bahçesini sistematik bir şekilde büyüterek, bölgede yer alan bitki örtüsünün korunmasına büyük katkıda bulundu. Günümüzde, Kambos’un o eşsiz narenciye bahçelerinin arasında konumlanan bu tarihi malikanemiz, geçmişin izlerini ve ruhunu yaşatırken modern konaklama anlayışını bir araya getiriyor. Böylece hem kültürel mirasımızı sürdürüyoruz hem de sürdürülebilir turizme katkıda bulunuyoruz.”
CENEVİZ DÖNEMİ
Tarihi Ceneviz dönemine (1366–1566) dayanan malikanemizde konakladıkları süre boyunca misafirlerimize yalnızca bir konaklama değil, aynı zamanda ruhu zenginleştiren bir deneyim sunduklarını aktaran Başkan Mylonadis, “Misafirlerimizi doğa ile iç içe, huzurlu, ayrıca da ayrıcalıklı bir ortamda ağırlıyoruz. Misafirlerimiz burada mahremiyetin, huzurun, aynı zamanda da prestijin keyfini sürüyor. Duyulara hitap eden deneyim sunmak bizim için önemlidir. Bella Cisterna’nın çok sevilen yönlerinden birisi de, Kambos’un yerel tatlarını yansıtan kahvaltı büfemizdir. Yerel ürünler, taze sıkılan portakal suyu ve ev yapımı reçeller ile güne başlamak, misafirlerimize eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Konuklarımızla doğrudan iletişim kurarak kişisel bağlar kurmaya önem veriyoruz. Özenle gösterdiğimiz samimiyetler, sıcak aile misafirperverlikleri ve kaliteli hizmet anlayışımız sayesinde birçok Türk misafirimiz otelimize yeniden gelmeyi tercih ediyorlar. Sakız Adası’nın doğal ve aynı zamanda kültürel güzelliklerini keşfedip, huzurlu bir ortamda unutulmaz anılar biriktirmek isteyenleri Bella Cisterna’ya bekliyoruz” diye belirtti.
YENİ REKOR BEKLENTİSİ
Mylonadis, geçen hafta sonu yaklaşık olarak 3 bin kişinin Çeşme’den Sakız Adası’na geçmesini, Türk turistlerin adaya karşı ilgisinin giderek arttığını gösteren önemli bir işaret olarak değerlendirdi. Türklerin adaya duyduğu büyük talep karşısında memnuniyetlerini dile getiren Mylonadis, konuşmasına şunları ekledi:
“Sakız, tarihi köyleri, doğal plajları ve geleneksel olan tüm ürünleriyle gerçekten özgün bir yer. Misafirlerimiz sunduğumuz hoş karşılamadan ve hizmet kalitesinden oldukça mutlu. Fiyatlar da oldukça uygun. Türk ziyaretçiler birkaç gün adayı keşfetmek, denizin kenarında taze deniz ürünlerini denemek ve akşamları tavernada Yunan müziğinin ve dansı eşliğinde eğlenceli zaman geçirmek istiyorlar. 2008 yılından beri Türk turistlerin adaya olan ilgisi sürekli artıyor. Geçen yıl 120 binden fazla Türk turisti Sakız’ı ziyaret etmiştir. Bu yıl rekor sayılar beklemekteyiz.”
YÜKSEK TAŞ DUVAR
Maria-Christina Mylonadi, Bella Cisterna’nın yer aldığı yaklaşık olarak 20 kilometrekarelik Kambos bölgesinden bahsederek şunları ifade etti:
“Kambos, Sakız Adası’nın özgün ve karakteristik yerleşim alanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Yunanistan Kültür Bakanlığı’nca ‘tarihi yer’ ile ‘geleneksel yerleşim yeri’ olarak belirlenmiştir. Burada yer alan taş duvarlarla çevrili büyük konaklar, dar sokaklar ve yüzyıllık narenciye bahçeleri, Cenevizlerin 14. yüzyıldan itibaren adada bıraktıkları izlerin canlı örnekleridir. Kambos, Sakız Adası’nın narenciyelerin üretimi ve ticareti ile ilgili en önemli köylerinden biri olduğundan hem Yunanistan hem de Avrupa açısından büyük bir öneme sahiptir. Tarihi olarak, limon ile portakal üretiminin merkezi konumundaydı ve adanın ekonomisine önemli katkılarda bulunuyordu. Cenevizlilerin ardından Osmanlı egemenliği döneminde de, Kambos bölgesi daha çok narenciye ve ipek üretimi ile ekonomik gelişimini sürdürdü. Bölgedeki konaklar ise barok stil süslemelerle zenginleştirilmiştir. 18. yüzyılda Kambos, mimari zenginliğiyle ve ihtişamıyla Ege Bölgesi’nin en dikkat çeken yerlerinden biri haline geldi. Bu bölgede yer alan evlerin çoğunluğu, geniş bahçelere ve avlulara sahip yüksek taş duvarlar ile çevrili. Biz de Kambos’un eşsiz mimarisi e doğal dokusunu koruma konusunda büyük bir özen göstermekteyiz. Modern yapıların bölgeye zarar vermemesi için yerel yönetim ve girişimcilerle birlikte çalışıyoruz. Bence Kambos’un mevcut durumu, kültürel mirasımızı yaşatmanın yanı sıra sürdürülebilir turizme de katkı sağlamak bakımından oldukça değerli. Burada kalan ziyaretçilerimiz, yalnızca tarihi ve doğayı keşfetmekle kalmayıp, ayrıca adanın ruhunu, geçmişini de hissediyorlardır.”
TARİHİ SU SARNICI
Yunan Turizm Ödülleri’nde yeniden en iyi yerler arasında kendine yer bulan Bella Cisterna’nın adının, otelin arazisindeki 19. yüzyıla ait olduğu bilinen beyaz mermerden inşa edilen tarihi su sarnıcından alındığını belirten Mylonadi, “Bu yapı, yaklaşık 500 ton su depolama yeteneğine sahip olup, 140 metre uzunluğundadır ve hem su sarnıcı hem de kemer işlevi görmektedir. Akdeniz bölgesinde ise türünün tek örneği olma özelliğine sahip bu anıtsal yapı, arazinin kuzeyden güneye uzanan yüksek bir yürüyüş yolu şeklinde hizmet vermektedir. Yaklaşık 3 metre genişlikte ve 2,5 metre yükseklikteki bu sarnıç, narenciye ile meyve ağaçlarıyla dolu bir alanda etkileyici ürüyüş deneyimi sunmaktadır. Dönemin aristokrat ihtişamını günümüze taşırken, mimari olarak doğal peyzajla uyum içerisinde korunduğu için tarihi ve estetik değeri korumaktadır. Bu özellikleri nedeniyle konuklarımızın yoğun ilgisini çekmektedir” diye konuştu.