“Tımarhane” kelimesi, iki eski Türkçe kelimenin birleşiminden oluşur. “Tımar”, bakım, ilgilenme, özen gösterme anlamına gelirken; “hane” ise ev, mekân demektir. Bu birleşimle “tımarhane”, ilgi ve bakım gösterilen yer anlamında kullanılmıştır. Osmanlı döneminde bu terim, akıl sağlığı bozuk olan kişilerin barındırılıp tedavi edildiği yerleri tanımlamak için kullanılmıştır.

RİVAYET: ATLARIN TIMARI, İNSANLARIN ŞİFASI

Tımarhane kelimesinin kökeniyle ilgili dikkat çekici bir rivayet de halk arasında anlatılagelir. Rivayete göre, Osmanlı'da akli dengesi yerinde olmayan bazı kişiler, hem meşgul olmaları hem de sakinleşmeleri amacıyla atların tımarı (bakımı) ile görevlendirilmiştir. Günün belirli saatlerinde atları temizleyen, tarayan ve onlarla vakit geçiren bu kişilerin zamanla davranışlarında düzelmeler gözlemlenmiştir.

Akbank Emeklilere Dev Jestini Açıkladı! 17.500 TL Nakit Ödeme Anında Verilecek
Akbank Emeklilere Dev Jestini Açıkladı! 17.500 TL Nakit Ödeme Anında Verilecek
İçeriği Görüntüle

Bu gözlem üzerine, bakım ve ilgiyle birlikte gelen bu iyileşme hali, hem hekimlerin hem toplumun dikkatini çekmiş ve bu yönteme dayanan kurumlara zamanla "tımarhane" denmeye başlanmıştır. Yani kelime sadece “bakım yapılan yer” anlamıyla değil, aynı zamanda atların tımarından yola çıkarak ruh sağlığına şifa bulan bireylerin hikâyeleriyle de şekillenmiştir.

OSMANLI'DA AKIL SAĞLIĞINA MERHAMETLE YAKLAŞIM

Osmanlı döneminde inşa edilen darüşşifalar ve tımarhaneler, müzik, su sesi, güzel kokular, Kur’an tilaveti ve doğayla iç içe bir yaşam alanı sunarak, akıl hastalarını izole etmek yerine topluma yeniden kazandırma amacı güdüyordu. Özellikle Edirne’deki II. Bayezid Darüşşifası, bu anlayışın en güzel örneklerinden biri olmuştur.

Bugün artık “tımarhane” kelimesi da kurumlarca kullanılmasa da, halk arasında mecazi olarak varlığını sürdürüyor. Yerine “ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesi”, “psikiyatri kliniği” gibi daha modern ve bilimsel ifadeler gelmiştir.

Kaynak: GAMZE KARABULUT