Yasin Öztürk, 1 Mayıs'ın sadece takvimdeki bir gün değil, emek mücadelesinin simgesi olduğunu vurgulayarak, "1 Mayıs, emeğin, alın terinin, eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel bir sembolüdür. Bu gün, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür" dedi.
Yasin Öztürk, açıklamasında emekçilerin insanca çalışma ve yaşama hakkını savunduklarını belirtti. "Taşeronda, güvencesiz ve kuralsız çalışmak istemiyoruz. Bizler, haram lokma yemeden, alın teriyle yaşam mücadelesi veren insanlarız. Çalışan herkesin huzur içinde, eşit bir şekilde yaşadığı bir dünya hayal ediyoruz" dedi.
"EMEKÇİLERİN HAKLARI ELLERİNDEN ALINMAK İSTENİYOR"
Öztürk, emekçilerin yıllar süren mücadelenin sonunda kazandığı hakların bir bir ellerinden alınmak istendiğini söyledi. "Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi temel haklar özelleştiriliyor. Sosyal devlet anlayışı ortadan kaldırılarak, yerine paranın egemen olduğu bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Denetimsizlik, kuralsızlaştırma ve esnekleştirme gibi politikalarla emekçilerin hakları zedelenmek isteniyor. Bu tür politikalara karşı durmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Savaşların olduğu coğrafyalarda emek ve insan hakları mücadelesinin mümkün olmadığını belirten Yasin Öztürk, "Gazze’deki insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Çocukların, kadınların ve sivillerin katledildiği bu vahşete dur diyoruz. Biz emekçiler, savaşın değil barışın yanındayız. Yıkım değil, dayanışma; ölüm değil, yaşam istiyoruz" dedi.
ÖZTÜRK, TÜRK-İŞ'İN TALEPLERİNİ ŞU ŞEKİLDE SIRALADI:
Taşeron işçilerin sorunları, işçi statüsünde ve sendikalaşma ile toplu sözleşme hakkı çerçevesinde bir an önce çözülmelidir.
Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınması gerekmektedir.
Staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunları çözülmelidir.
Kamu kurumlarındaki geçici işçilik uygulamaları sonlandırılmalıdır.
İş cinayetlerinin önüne geçilmelidir.
Kayıtdışı çalışma sorunu ortadan kaldırılmalıdır.
Kıdem tazminatına dokunulmamalıdır.
Asgari ücret, birey değil, aile temelinde hesaplanmalıdır.
Ücretli çalışanlar üzerindeki ağır vergi yükü hafifletilmelidir.
696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin sorunları çözülmelidir.
Öztürk, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: "Bizler artık bu gidişe hep birlikte dur diyoruz. Sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz. Tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşam koşulları ve sendikal haklar talep ediyoruz. Özgürlükçü, adaletli ve barış içinde bir dünya ve ülke istiyoruz."