Moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Doktorant Recep Bozkurt’un yaptığı, AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Meryem Şahin’in konuşmacı olarak yer aldığı seminerde Bağımlılığı Önlemede Ailenin Rolü anlatıldı.

ZARAR VERME RİSKİ YÜKSEK

Şahin, konuşmasında bağımlılığın birçok boyutunun olduğunu, sağlık açısından ise beyin hastalığı olarak tanımlandığını söyledi. Hastalığın biyolojik hasar bırakmakla kalmayıp, aynı zamanda bireyin sosyal yaşantısını da doğrudan etkilediğini ifade eden Şahin, “Bağımlılık, ruhsal ve psikolojik durumunu doğrudan etkileyebiliyor. Bağımlılığın, bir hastalık olması tedaviye ilişkin bir sürecin de olması anlamına geliyor. Hukuki anlamda herhangi bir yasadışı maddeyi kullanmak suç kapsamında değerlendiriliyor. Sosyolojik açıdan bakarsak bağımlılık, bireyin sadece kendisine değil, çevresine zarar verme riskini artıran bir tablo olarak karşımıza çıkıyor. Suç ve şiddet olaylarının artışında da bağımlılığın aslında önemli bir risk faktörü olabildiğini görebiliyoruz. Bu açıdan bireyin kendisini çeşitli yönlerden etkileyen bir hastalık; aynı zamanda etkisi sadece bireyle sınırlı kalmayan içerisinde bulunduğu grubu, toplumu, aileyi de doğrudan etkileyen bir hastalık olarak değerlendirebiliriz” diye konuştu.

YENİ BAĞIMLILIK TÜRLERİ EKLENİYOR

Bağımlılığın geniş bir skalaya sahip olduğunu ve gün geçtikçe yeni bağımlılık türlerinin eklendiğini dile getiren Şahin, “Madde bağımlılığının içerisinde tütün, alkol ve yasadışı madde bağımlılığı gibi türler mevcut. Madde bağımlılığının dışına çıkarsak, davranışsal bağımlılıklar dediğimiz bir alan da var. Günümüzde özellikle teknoloji bağımlılığı ile ilgili problemlerin ön plana çıktığını görüyoruz. Ya da kumar, at yarışı, bahis bağımlılığı gibi bağımlılıklar söz konusu. Bağımlılık skalasının güncel durumlara göre de değiştiğini söyleyebiliriz. Her ne kadar isimlendirme değişse de aslında bağımlılıkta ortak bir örüntü olduğunu da söyleyebiliriz. Bağımlı olunan nesne değişiyor. Bu bazen alkol, bazen internet olabiliyor ama temel örüntüde kişinin kontrolünü kaybetmesi durumu, bağımlı olduğu nesneye kontrolü vermesi durumu olduğunu da söyleyebiliriz. Zaten kontrol kişiden çıktığı zaman bağımlılık tanımı daha uygun oluyor” dedi.

BAĞIMLILIK ORANLARI ARTIYOR

Bağımlılıkla ilgili her yıl yayınlanan raporların incelenerek önceki yıllarla bir kıyaslama yapıldığında bağımlılıkta artan bir grafik olduğunu belirten Şahin, “Dünya Uyuşturucu Raporu dediğimiz bir rapor var. 2020 raporunda 2009 ile 2018 yılları arasında yüzde 28’lik artış olduğu gözüküyor. Yine Avrupa Uyuşturucu Raporu var. Orada da yıllara oranla bağımlılık oranlarının arttığını görüyoruz. Ülkemizde ise İçişleri Bakanlığı veya Türkiye İstatistik Kurumunun yayınladığı istatistikler var. Bunları incelediğimizde de ciddi bir artış olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Tabi bu kullanım yaygınlığı arttıkça zararları sadece kişinin kendi hayatı ile sınırlı kalmıyor. Toplumsal yaşam ve güvenlik de risk altına girebiliyor. Bu açıdan toplumsal iyilik hem de bireyin iyilik hali için bağımlılık konusunu sadece uzmanların gündemine değil, ailelerin de gündemine sokmaya çalışmakta fayda var diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. >>ODAK HABER MERKEZİ

 

 

Editör: TE Bilisim