İçimizdeki çocuğu öldürmeyelim derken mi ?
Ben çocukluğumu yaşayamadım doyasıya o yaşasın derken mi nasıl yaptık bilmiyorum ama...
Etrafımızda yaşını almış , büyüyememis, olgunlaşamamış yetişkinlerle dolu ...
Tamam diyelim ki ne olacak bunun kime ne zararı var ne kadar güzel içindeki çocuk ölmemiş mi diyelim.....
Keşke öyle olsa ama öyle olmuyor işte ...
Günümüzün en büyük sıkıntısı haline gelen evlenme oranları ile boşanma oranlarının yarışır hale gelmesin deki  sebepleri araştırdığımızda sabırsız , eleştireye tahammülü olmayan, hayır denilmesini kabul edemeyen , sorumluluk almayan , zora gelince kaçan, hemen pes eden olgunlaşmamış bireyler ...

Karı koca ve anne baba olalım derken duvara toslamış halde buluyorlar kendini. 
Büyümemis çocuklar birbirlerine hayatlarını zehir ederek. Çok kısa olan hayatlarının en güzel yıllarını heba ediyorlar. Sorumluluk vermeden büyüttüğümüz çocuklarımız sorumluluk alması gerektiğinde ...
Asla hayır diyemediğimiz bir dediğini iki etmediğimiz hatta bazen söylemesine bile fırsat vermediğimiz çocuk. Hayır denildiğinde ve istediği olmayınca ....
Hiç hata kabul etmeden büyüyen eleştiriyi kabul etmeyen çocuğumuz yanlış yaptığında elestirildiğinde ...
İpler kopmaya başlıyor. Kavgalar çatışmalar o kadar artıyorki ...
Karakol da , savcılık da  ya da maalesef ki maalesef mezarlıkta biter hale geliyor.. 
Ne kadar acı ki el bebek gül bebek büyüttüğümüz mutlu olsun diye cabaladığımız yavrularımızın geleceğini kendi ellerimiz karartıyoruz . Ama hiç mi hiç bunun farkına varmadan yapıyoruz. 
Biz  hep eskiler yalnış biliyormus dedik  Ve yanıldık ...
1900 lü yılların 8 ila 9 yaşındaki çocukların konuşmalarına bakıyoruz bizim çocuklarımızın 20 li yaşları onların olgunluğunda değiller...
Yanlışlarımızla doğrularımızı bir gözden geçirmeye ....
Gözümüzün nuru can evlatlarımızı hayata daha mutlu ve huzurla hazırlamaya ne dersiniz...