25-28 Mayıs 2025 tarihlerinde Ankaraˈda düzenlenen TÜBİTAK Lise ve Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında Dumlupınar Bilsem öğretmen ve öğrencileri çok iyi dereceler elde etmişti. Uzun yıllardır projeleri ile şehrin adını Türkiye çapında duyuran tarih öğretmeni Muhammet Öztürk de proje grubunun başını çekiyordu. Onunla daha önce bir araya gelmiş ve onun proje felsefesi olan bir öğretmen olarak özel bir haberini yapmıştık. Bu görüşmede onun “Şampiyon Öğrencileri” ile de bir araya gelmiştik. Öğrencilerin gözleri pırıl pırıl, heyecanları yüksek, hedefler belirlenmiş…. Öyle güzel şeyler anlattılar ki geleceğe dair umudum arttı. Bugün öğrenciler konuşacak, biz dinleyeceğiz.

“Önce Tanıştık”

Sevgili Büşra Likoğlu ve Yalçın Akman hem bölge birincisi hem de Türkiye Birincisi olmuş. Onların proje geçmişi çok eskiye dayanıyor. Sevgili Asli Kilci ve Azra Yetişkin önce bölge birincisi olmuşlar, daha sonra Türkiye finallerinde Teşvik Ödülü almışlar. Aslı aynı zamanda bu yaz Arktik Seferine de katılacak öğrenci olarak seçilmiş.. İrem Yüzbaşıoğlu ise o gün aramızda olmayan arkadaşları Melek ve Eren ile bölge ikincisi olmuş, şimdi de TEKNOFEST Türkiye Finallerinde yarışacak.

Aslı “Heyecandan Telefonu Elimden Fırlattım”

Aslıˈnın kutuplara gidecek olduğumu duyunca ilk oradan başladım. TÜBİTAK Kutup Araştırma Projeleri Yarışmasında Türkiye Birincisi olmuş ve bu sene 5.Arktik Seferine katılan öğrenci olarak seçilmiş. Nasıl oldu anlat bakalım, dedim. O süreci şöyle anlattı: “Türkiye birincisi olduktan sonra çevrimiçi sunuma girdik. Sorular sordular. Daha önce deneysel çalışma yapan öğrenciler seçilmiş. Jüri sunumda ikna edici bir anlatım yapmaya çalıştım. Daha önce kutuplara giden yazarlardan, ressamlardan bahsettim. Sonra bir e-mail geldi. Muhammet Hoca ile Bilsemˈde yan yana idik, ben e-maili bir okudum. Seçildiğimi öğrencince telefonu havaya fırlatmışım, hoca telefonu havada tuttu. O an en heyecanlandığım andı.” Aslı, o anları anlatırken resmen yeniden yaşıyordu. Onun heyecanını görmenizi isterdim. Kulağa kolay geliyor ama Afyonˈdan bir öğrenci kutuplara gidecek ve Bilsem bunu ikinci kez yapıyor. Bu da kurumda ne kadar kaliteli çalışmalar olduğunun kanıtı. Bir sosyal bilimler öğrencisinin Arktik seferine çağrılması ise ayrı bir anlam ifade ediyor.

“Sesinde Enerji Var”

Ben ilk olarak öğrencilerin proje sürecini başlamalarını öğrenmek istedim. Çünkü ilk adımın önemli olduğunu düşünüyorum. “Proje yapmaya nasıl başladınız, anlatın bakalım.” dedim. Büşra Likoğlu proje sürecine başlamasını çok ilginç bir şekilde anlattı. “Pandemi dönemi idi. O zaman 6.sınıfa gidiyordum. Muhammet Hoca çevrimiçi derse girdi. Sorular sordu, ben de cevaplar veriyordum. Sonra dersin sonunda Muhammet Hoca “Büşra, sesin çok enerjik, çok canlı geliyor. Sesinde bir heyecan var. Proje öğrencisi olmak ister misin?” diye sordu. Proje sürecinden bahsetti. Ben de olur, dedim. Bir girdik proje sürecine 11.sınıfa kadar hep çalıştık. Yıldız Hoca ile çok güzel kimya projeleri, iklim projeleri yaptık. Çok güzel deneyimler elde ettik.”

Bir öğretmenin bir öğrencinin sesinden öğrencinin proje yapma potansiyelini fark etmesi de Muhammet Öztürkˈün ayrı bir meziyeti bence. Öğrencinin sesinden içindeki cevheri keşfetmek… İyiymiş.

“Uluslararası Görüşmeler Ufkumuzu Açtı”

Aslı ve Azra projeleri kapsamında ABD, Almanya, İtalya gibi ülkelerden akademisyenlerle çevrimiçi görüşmeler yapmışlar. “Bu sene projeye o kadar girdik ki sanki 40 yıldır bu konu da çalışıyormuş gibi deneyimler elde ettik. ABDˈden, Almanyaˈdan, İtalyaˈdan farklı akademisyenlerle görüşmeler yaptık. Bu görüşmeleri İngilizce olarak biz yaptık. Bu arada Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenler de görüşmeler yaptık. Hiç tanımadığımız kişilerle, akademisyenlerle ulusal ve uluslararası alanda görüşmeler yapmak ufkumuzu açtı.” diye anlattılar.

“Tarih Benim İçin Sürpriz Oldu”

Şu an 10.sınıf öğrencisi olan Yalçın Akman proje sürecine başlamasını şöyle anlatıyor: “Ben pandemi döneminde 6.sınıfta başladım projelere, kimya ile başladım. Bu sene Yıldız Hoca beni tarihe, Muhammet Hoca’ya yönlendirdi. Artık bir tane sözel proje yap dedi. Sayısal projeler yanında bir sözel proje mantığını kavradım. Türkiye Birinciliği elde ettik.”

“Ankara Dönüşü Projeye Başladık”

Ekip projelere o kadar çok girmiş ki Büşra “Ankara’dan geldiğimiz günün akşamı bir sonraki sene ne çalışacağız, diye beyin fırtınası yapmaya başlamıştık.” dedi.

Hem Rakipler Hem Dostlar

Muhammet Hoca tabii ki finallere aynı alanda birden fazla proje ile giden bir hoca. Ortaokullarda ve liselerde tarih alanında 3 proje ile katılıp birincilik, ikincilik ve üçüncülük dereceleri almış bir hoca. Artık başarının sınırını siz düşünün. Bu sene de Azra ve Aslı bir grup (Afişçiler), İrem de Melek ve Eren (Kıbrısçılar) ile bir grup… İki grup da tarih alanında yarışıyor ve birincilik ve ikincilik elde ediyorlar. Mükemmel değil mi? Ama grup arasında rekabet yok. Bölge finallerinde birbirinin derecelerine nasıl sevindiklerini yine heyecanla anlatıyorlar. Muhammet Hoca da “Dost, dostun acısına üzülür, bu durum insancıldır. Ama zor olan dostun dostun başarısına sevinmesidir. İşte gençler bunu başardılar.” diye gençler arasındaki uyumu açıklıyor.

İlginç Bir Cümle “Bizim Motivasyona İhtiyacımız Yok”

Gençlerle sohbet ederken Yalçın ilginç bir cümle kurdu, “Bizim motivasyona ihtiyacımız yok” dedi. Diğer arkadaşları da onu “Evet” diyerek onayladılar. Ve bana biraz olayı anlattılar. Olay şöyle: Geçen sene gençler, proje finallerinde birbirini motive etmek amaçlı bir araya gelip konuşmalar yapmak istiyorlar. Muhammet Hoca onlara “Ne için toplandınız?” diye soruyor. Onlar da “Hocam, motivasyon konuşması yapacağız” diyorlar. Muhammet Hoca da onlara şu efsanevi konuşmayı yapıyor: “Burada bulunan öğrencilerin hiçbir motivasyon konuşmasına, hiçbir motivasyon cümlesine ihtiyacı yok. Çünkü bizim en büyük motivasyonumuz çalışmak. Proje sürecinin en başından şu ana kadar bu grup o kadar iyi çalıştı ki yarın jüriye girip çok güzel bir sunum yapacak, sorulara çok güzel cevaplar vereceksiniz. Çünkü her şeyiyle hazırsınız. Jüriden çıktıktan sonra gönül rahatlığı ile bir elimizden geleni fazlasıyla yaptık diyeceğiz. Çünkü çalıştık.” İşte, Muhammet Öztürkˈün düzenli çalışmaya verdiği önem öğrencilerinin zihnine böyle kazınmış. Tabii ki sonuçta ne oluyor, Muhammet Öztürk ve öğrencilerine bütün finallerde aldıkları derecelerle Türkiye çapında imrenilerek bakılıyorlar. Bu tavrı, bu grubu, bu duruşu, bu çalışmayı alkışlıyorum.

Anılar

İrem Yüzbaşıoğlu, yaşadığı bir anıyı anlatıyor. “Benim için finallerdeki en önemli anım bir öğrenci olarak konuşma yapmamdı. Karaman’daki finallerde bölge koordinatörlerimiz ile sohbetler ediyorduk. Onlarla gelecekte TÜBİTAK projelerinde görev almak istediğimi söylemiştim. Mehmet Hacıbeyoğlu da kapanış konuşmasında bütün salona “Dün tanıştığımız bir öğrenci vardı. Burada mı diye sordu. Bendim o. Bana ortaokul finallerinde ödül töreninde konuşma yapmak gibi bir jest yapmıştı. Ben de Afyonkarahisar’da törende konuşma yapmıştım. Bu benim için unutulmaz bir andı.” İrem, bunları anlatırken özgüvenleri dikkatimi çekti. Kalabalık bir salona karşı konuşma yapamam demiyor İrem. Bundan endişe duymuyor. Muhammet Öztürk öğrencilerinin özgüveni çok yüksek.

Devamı edecek….