Bir önceki yazımızda Dumlupınar Bilsem Tarih Öğretmeni Muhammet Öztürk ve TÜBİTAK Lise Yarışmasında derece yapan öğrencilerimizle bir araya geldik. O kadar güzel şeyler anlattılar ki yazımızı ikiye ayırdık. Bir önceki yazımızı da okumanızı tavsiye ediyorum. Devam edelim.

“Küçük düşünme, bunların hepsini yapabiliriz”

Azra özgüvenlerinin gelişmesinde hocalarının rolünü şöyle anlatıyor: “İlk geldiğim gün Muhammet Hoca, projeleri konuşurken “Burada bunu yapacağız, şurada şunu yapacağız. Bunu ekleriz, şuralara gideriz” diye anlatıyordu. Ben de öyle ağzım açık dinliyordum. Sonra bana baktı, sanki zihnimi okumuş gibi “İnanmıyorsun değil mi bunları yapabileceğimize” diye sordu. “Küçük düşünme, bunların hepsini yapabiliriz” dedi. Ben de “Hee” dedim. (Burada gençlerin hepsi gülüyor). Bana hiç inandırıcı gelmiyordu ilk zamanlar. Projelere ilk defa başlamışım. Neyse, biz bir başladık projeye. Hocanın her dediğini adım adım yapmaya başladık. Yapılabiliyormuş. Bunu gösterdi bize… 4-5 ay önceki benle şimdiki beni karşılaştırdığımda proje süreci bana o kadar çok şey katmış ki şimdi daha net görebiliyorum.”

Burada araya Muhammet Hoca giriyor ve yine tam köşe başına asılacak, kulağa küpe olacak şu sözü söylüyor: “Benim öğrencilerimin bilmiyorum deme hakkı-lüksü vardır ama yapamıyorum deme lüksü yoktur. Çünkü ben öğrencilerimin çalışılarak her şeyi yapabileceğine inanıyorum. Bilmiyorsak öğreniriz.”

“Onun Öğrencisi Olmak Özgüven Veriyor”

Öğrencileri, hocalarını yere göğe sığdıramıyor. Ama öyle soyut cümlelerle değil örnekleri ile anlatıyorlar. “Muhammet Hoca’nın her konuşması insana bir şey katar. İnsan fark etmiyor ama normal bir konuşmada bile ondan çok şey öğreniyorsunuz. Bir bakmışsın zihnine girivermiş.”

Büşra “Ben başlarda çok fark etmiyordum ama bu sene finallerde şunu gördüm. Muhammet Öztürk ismi diğer rakip projelerde müthiş bir algı oluşturmuş. Bizim proje stantlarımıza gelenler hemen projeye bakıp Muhammet Öztürk öğrencisi olduğumuzu söylediğimizde hayranlıklarını dile getiriyorlar ve bize en ince ayrıntısına kadar projenizi anlatır mısınız, Muhammet Öztürk projelerinde neler yapılıyor öğrenmek istiyoruz diyorlar, bizimle fotoğraf çektiriyorlar. Anlattığımız her şeyi not ediyorlar. Zirvede bir isim. Türkiye genelinde tanınan bir hoca.”

“En Büyük Motivasyon Kaynağımız Muhammet Hoca”

Muhammet Hoca ile öğrenci grubu arasında iletişim çok güçlü. Bu iletişim proje sürecini de bence olumlu etkilemiş. Azra burada şu cümleleri kullanıyor: “Aslında bizim en büyük motivasyon kaynağımız Muhammet Hoca. Bazen bizi zorlasa da gerilsek de (Ekip burada hep birlikte gülüyor) her zaman yanımızda olduğunu bilmek bize çok şey katıyor. Bir şey yaparken ona danışıyoruz. Bize yolda nasıl ilerleyeceğimizi anlatıyor. Çok tecrübeli… Çünkü hiçbirimiz aslında Muhammet Hoca ile tanışmadan bu olayları bilmiyorduk. Bizi farklı dünyalara götürüyor. Onunla tanışmak bizi sadece proje aşamasında değil sosyal hayatımızda da etkiledi, bize çok şey kattı bize. İnsanlarla nasıl konuşmamız gerektiğine kadar bizlere çok eğitici bilgiler veriyor.” Azraˈnın bu sözleri aslında proje sürecine giren bir öğrencinin doğru bir yol göstericilikle ne kadar çok kazanç elde ettiğini de net olarak gösteriyor. Muhammet Öztürklerin sayısı artmalı.

“Muhammet Öztürk ile Proje Yapmak 1-0 Önde Başlamak Demek”

“Muhammet Hoca ile proje yapmak 1-0 önde başlamak gibi. Çok tecrübeli. Bize süreci öyle bir anlatıyor ki onun anlattıkları hep oluyor… Muhammet Öztürk öğrencisi olmanın verdiği bir özgüven de oluyor. Stantlarda dururken bile herkesin bize karşı davranışının farklı olduğunu gördük. Bak, Muhammet Öztürkˈün öğrencileri, çok iyiler. Çok iyi çalışmışlar, çok iyi proje yapmış diyorlar. Bu finallerde hem öğretmenlerde hem öğrencilerde var. Bize de bu özgüven olarak yansıyor. Yaptığımız işin değerli olduğuna, kaliteli olduğuna, farklı olduğuna dair inancımız artıyor. Rahatlıyoruz.”

“Bölge finallerine ve Türkiye finallerine gittik. Standımıza gelen herkes Muhammet Öztürkˈü soruyor. Onun danışman olduğu projeler de öğrencileri de hep iyi olur diyor herkes. Biz de gururlanıyoruz tabii ki. Biz sadece bölge finallerinde böyle sanıyorduk. Türkiye finalleri daha da beter. Bir efsane olmuş.”

“Hep Bizi Ön Plana Çıkarıyor-Başrolü Bize Veriyor”

Büşraˈya kulak verelim. “Biz finallere gidiyoruz, insanlarla tanışıyoruz, projeler anlatıyoruz. Muhammet Hoca bize hep “Öncelik sizin, ön planda siz olacaksınız” diyor. Aynı zamanda mutlu olmamızın, sağlığımızın, ailemizin de her şeyin önünde olduğunu bize sürekli söylüyor. Bizi her zaman merkeze alıyor, sonra projeye yön veriyoruz. Bu da kendimiz daha değerli hissetmemizi sağlıyor. Biz Türkiye finallerine gitmişiz, çok önemli bir yerdeyiz ama önce bizi tutuyor, bizi merkeze alıyor”.

Büşraˈnın kullandığı cümleler çok önemli. Zira yarışın olduğu bir yerde dereceye girmeyi ön plana çıkaran çok kişi olabilir. Sporda da bu var. Başarı odaklı olan kişiler ne ailesini düşünür ne sağlığını düşünür ne geleceğini düşünür. Muhammet Öztürkˈün proje sürecinde çalışmayı ön plana çıkarıp öğrencilerine siz daha değerlisiniz düşüncesi ile öğrencilerine yaklaşması takdir edilesi…

“Bir Tek Yemek Konusunda Anlaşamıyoruz”

Aslı, Muhammet Hoca ile anlaşamadıkları tek konuyu esprili bir şekilde anlatıyor. “Finallere gittiğimiz zaman bize bazı yemekleri yedirmiyor. Adanaˈya gittik. Bize şırdan yedirmedi. Kendisi çorba-sebze ağırlıklı hafif besleniyor. Bize de mideniz bozulur, sonra uğraşırız diye bazı yemeklerden uzak tutuyor.”

Aslıˈnın anlattığı bu olaya hep beraber gülüyoruz. Tabii Muhammet Hoca’nın çok yemekle işi yok ama yine de önceki yıllardan bir deneyimini anlatınca hepimiz ona hak veriyoruz. Deneyim, deneyim…

“Duygu Kontrolü Önemli”

Proje süreçleri sadece bir konuda araştırma yap, sunum yap, jürini sorularına cevap ver şeklinde yürümüyor. Bunu konuşmaların arasında daha net olarak görüyoruz. Gençler finallerdeki duygu durumunu örneklerle anlatıyor. “Muhammet Hoca, bize üzülürseniz ağlayın ama herkesin içinde ağlamayın, diyor. Tamam emek verdik, vücudumuz o duygu ağırlığını bazen kaldıramıyor. Ama yerinde üzülün” diyor. Gençlerin bu cümlelerini “Ağlamak insancıl bir durum ama yine de proje süreçleri duygusal ve psikolojik olarak da kendimizi eğitmemiz gereken süreçlerdir. Bu duygusal ve psikolojik süreci doğru yürütürsek gelecekteki kazanımlarımız artar” diyerek açıklıyor. Onun şu cümlesi de önemli: “Aslında biz gençleri bugüne değil, yarına, üniversiteye, akademi dünyasına, bilim dünyasına hazırlıyoruz. Lisede yaşadıkları bu süreç onların gelecekte bazı şeyleri daha kolay yapmasına imkan hazırlayacak.”

Afyonˈun Adını Yukarılara Taşıdılar

Büşra ödül töreni sonrasında yaşadığı bir anı şöyle anlattı: “Ödül töreninden sonra başka bir şehirden bir öğrenci arkadaşımız ile konuşurken velisi geldi yanımıza. Bana hangi şehirden geldiğimi sordu. Ben Afyonkarahisar deyince o da bana “Afyon bu sene sildi süpürdü” dedi. Çok mutlu oldum. Tabii insan seviniyor.”

Son Söz

Dumlupınar Bilsem ile ilgili bir yazı dizisi yaptım. Spor merkezli yazan, yaşayan biriyim ama eğitim camiası içinde bu kurumu, Muhammet Öztürk ve proje öğrencilerini özelikle yazmak ve sizlere daha yakından tanıtmak istedim.

Afyonlu gençlere dair ümidim arttı. Ülkeye dair ümidim arttı. İyi örnekleri daha da tanıtmak, ön plana çıkarmak lazım. Bir öğretmenin bir öğrenci grubu ile Afyonkarahisar adını Türkiye çapında nasıl zirveye taşıdıklarını gördüm.

Teşekkürler gençler

Tebrikler gençler.

Yolunuz açık olsun.