İnsan mutlu hisseder, mutsuz hisseder, bazen yorgun bazense EKSİK

Eksiklikten bahsetmek istiyorum sizlere.

Eksik kalmak.

Bir insan yarım kalmaz…

Yarım bırakılır, yarı yolda bırakılır ve en acısı da yaralı bırakılır.

Bazen yarım kalmaktan, bazen yarım bırakılmaktan ve bazense yaralı bırakılmaktan besleniriz.

Acılarımızla baş etmeyi öğreniriz ve zevk almaya başlarız…

Acıyı tadan insan değişir.

Benliğini kaybeder, kendini kaybeder…

Bambaşka bir insan olur.

Etrafındaki insanlar bile tanıyamaz artık.

O eski halinden eser kalmamıştır çünkü.

Kendinden vazgeçmiştir!

Zamanla alışır insan her acıya, her boşluğa…

Kalbi buz gibi olur.

Kimse o buzları eritemez sanırsın.

Ve öyle bir gün gelir ki, o buz tutmuş kalbi erir.

Tekrar heyecanlanmaya, tekrar kalbinin ritmini hissetmeye ve en önemlisi tekrar bir kalbinin olduğunu anlar.

Planlı gelen bir şey değildir o his.

Sanki o eksikliği tamamlayan, o yarım bırakıldığı yolda elinden tutan birini bulmuş gibi.

Planla bir sevgi oluşmaz zaten.

Bazen birinin sadece sana bakışı bütün kötü şeyleri unutturur.

Sanki 40 yıldır tanıyormuş gibi.

O sıcacık bir bakış, seni kendi benliğine tekrar götürür.

Tekrar birine güvenmeyi, hayatta iyi insanlarda varmış demeyi öğretir.

Hayatınızda hep iyi insanlar olsun.

Her insan kalbinin ekmeğini yer derler…

Karşınıza kalbiniz kadar güzel insanlar çıksın.

Hayat üzülmek için çok kısa.

Elbette engeller çıkacak karşına, ama her ne olursa olsun kendinden vazgeçip kişiliğini yerle bir etme.

Sen, “Sen” olduğun için güçlüsün.

 

GÜNÜN NOTU:

Hissedebilenlerle susarak da anlaşabilirsiniz.