Antalya, sinerji anlamında iyidir ama Afyonkarahisar’ı görünce, daha yolumuz var dedim. Kentin valisinin, tüm kurumlarla ve iş adamları ile uyumu...Tek bir ses olmaları... İçimden, bu kente bir de on altı milyon yabancı turist gelse (?) uzaya çıkarlar herhalde dedim. Vefa tavan, orda kazanan orası için harcıyor parasını.

BİR kentin en önemli zenginliği nedir diye sorsalar, Ben; ‘sinerji’ derim.

Doğal zenginlik, zengin ekonomi... bana bir sürü şey sayanlar olabilir. Ama gelin görün ki; şehri yönetenlerin ve onların şehirde yaşayanlar ile kurduğu bağ olmadan, sinerji olmadan bir çok zenginlik sadece var oluyor, gelişemiyor ve güdük kalıyor. Gelin, bu etkisi büyük olan ‘sinerji’ sözcüğünün Türk Dil Kurumu, tanımına bir bakalım.

Sinerji, farklı özelliklere sahip iki maddenin birleşmesi demektir. Sinerjiyle oluşan karışımların diğer karışımlardan en büyük farkı, maddelerin potansiyel güçlerinden daha büyük bir kuvvete ulaşmasıdır.

Bu sözcük, insanlar ve ekipler için de kullanılır. Eş ve yakın anlamlı olan birçok sözcük günlük hayatta sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanları şu şekilde sıralanabilir: 1- Güç 2- Kuvvet 3- Birlik 4- Görevdeşlik 5- İş Bölümü.

Farklı güce, özelliğe, kuvvete sahip insanların bir araya gelerek, tek başlarına yarattıkları enerjiden daha büyük bir enerji oluşturması desek, yanlış olmaz sanırım. Farklılıkların bir görev için bir araya gelmesi ve her birinin sahip olduğu potansiyelin kat kat fazlasının ortaya çıkması. Okuyunca siz de benim gibi; ‘yanardağ gibi etki’ dediniz mi? Hemen sahip olmak istediniz mi?

TÜRKİYE’NİN KAVŞAĞI

Bu hafta, saygın bir yayın kuruluşundan aldığım bir davet üzerine Afyonkarahisar’a gittim. Davetin içeriği, UNESCO Tescilli Afyonkarahisar gastronomisi idi. Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek ve Belediye Başkanı Mehmet Zeybek nezdinde, AFYONKARAHİSAR bir bütün olarak bizleri ağırladı. İki gün süren davette, elini taşın altına sokmayan yoktu, hatta sadece el değil, gövdeleri ile taşın altına girmiş Afyonkarahisarlılar. Yaşadıkları kente olan sevgileri ve dahası, vefaları görülmeye değer.

Üniversite yıllarımda, 1996-2000 arası sıklıkla Antalya-Bursa arası karayolunu kullandım. Afyonkarahisar, benim için bir kavşaktı, batıyı ve doğuyu, güneyi ve kuzeyi birleştiren büyük bir kavşak. Ve benim için, dinlenme tesislerinden ileri değildi o yıllar... 2021 Kasım’ında bu kenti ziyaret edene kadar. Benim kavşak dediğim Afyonkarahisar,  olmuş uluslararası havalimanı! 2019 yılında, UNESCO tescilli Gastronomi Şehri olmuş. Bunun için ellerinde var olan yaşayan mirası çok iyi korumuş ve bu alanda çalışmalar yapmışlar.

Afyonkarahisar ile ilgili en çok bilinen Afyon şekerlemesi, lokum gibi görünse de, buzdağının altı öyle değil. Gerçi buzdağının artık neredeyse tamamı ortada. Geleneksel lezzetlere merakınız var ise, gastroafyon.org adresini ziyaret edin, ne dediğimi anlayacaksınız.

Göce Tarhanası ile yapılan bir akşam yemeği açılışı; nasıl bir lezzet o ‘göce tarhanası’... Nohut ve buğdaydan elde edilen göce ve düğü (ince çekilmiş bulgur), öyle lezzetli ki...  Yemeğin başından itibaren masada duran vişne hoşafı! İnsanı hoşafa aşık edecek nitelikte. Çay ilçesinin vişnesi ünlü olmakla birlikte, namı dünyaya yayılmış durumda. Şuhut Keşkek’i diye bir gerçekle tanıştım yine aynı gecede. Haşhaşın anavatanında olduğumuzu anladım. Baklavaya dahi girmiş haşhaş. Annem, haşhaş henüz yeşil ve körpe iken kendi yaptığı nar ekşisi ile salata yapardı benim çocukluğumda, güzel bir uyku çekerdik... Çok sonra, babam sordu, ‘hanım bu nedir?’ Annem, ‘Haşhaş otu’ deyince, bizim uykuların sebebi belli olmuştu:)

Yirmiden fazla tarifte yer alan patlıcan, o akşam börek olarak tabaklarımızda yer aldı. Manda kaymağının masayı etkisi altına alması saliseler almadı, inanın. Bir kar gibi, bembeyaz... Keşkeğe, ekmek kadayıfına ne çok yakışıyor girdiği her ortama. Manda kaymağı ile olan aşkımız baki. Ama ben bu lezzetlerden daha önemli bir tat bırakan, ‘sinerji’ den bahsedeceğim.

TÜM LEZZETLERDEN DAHA ÇOK TAT BIRAKAN...

Akşam yemeğinin ardından, Türkiye ekonomisine yön veren, yurt dışında da adından bahsettiren tüm Afyonkarahisar markalarının sahipleri oradaydı ve yaptıkları işleri anlattılar. Türkiye’nin yumurtasının %20’sinin Afyonkarahisar’dan olduğunu bilmiyordum. Daha bilmediğim tonla bilgi... Kentin valisinin, tüm kurumlarla ve iş adamları ile uyumu...Tek bir ses olmaları...İçimden, bu kente bir de on altı milyon yabancı turist gelse (?) uzaya çıkarlar herhalde dedim kendime. Çünkü, vefa tavan, orda kazanan orası için harcıyor parasını.

Tarihi bir konak Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiş hem de hatırı sayılır bir bütçe ile tüm bu lezzetleri orada tattık, şefler birbiriyle yarıştı adeta. Demem o ki, Antalya Kaleiçi’nde henüz böyle bir oluşumu yapamamış olmak beni utandırdı. Yalan yok, üzerine alınan alınsın. Antalya, sinerji anlamında iyidir ama Afyonkarahisar’ı görünce, daha yolumuz var dedim. Afyonkarahisarlılara ve yönetenlere, dahası gönüllülerine hayran kaldım ve alkışlıyorum.

Bir kentin sahip olduğu sinerji, o kentin şansıdır!

Sevgiyle Kalın.