Sevgili ODAK okuyucuları bizler ne yaparsak yapalım hayat akışına devam ediyor ve bizim için sağa çekip durmuyor. Her birimiz birbirinden farklı yaşamlar sürerken bazılarımızın hayat sınavı bir diğerimizinkinden daha zor olabiliyor. Ancak mühim olan akışın içinde düzgün bir şekilde ilerlerken insan olmak yani insanlığımızı kaybetmeden devam etmemizdir.

Her birimiz toplumda bir statüye sahibiz. Bu statüler bizlere kendimizi toplum içerisinde geliştirmişliğimize ve aldığımız roller çerçevesinde verilir.

Toplum içerisinde kimimiz şoför, kimimiz öğretmen, kimimiz doktor, kimimiz ise gazeteci veyahut sadece bir vatandaş…

Ortak noktamız ise saygı ve sevgi,

Bizler hayatta ne olursa olsun sevmek zorunda değil ancak herkese ve her şeye saygı duymak zorundayızdır.

Buda insanlıktan gelir…

Saygı birine statüsünden dolayı değil insan olduğu için gösterilir.

Saygı, zarafet ve kibarlık hayatımızın tamamında başımızda taşımamız için bize sunulmuş erdemlerdir.

Hayatın sizi güzelliklerle karşılamasını istiyorsanız sizde güzel ve ince olmaya gayret edin…

Sizlere geçtiğimiz günlerde başıma gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum; bir çoğumuz gibi bende sabah işyeri güzergahına giden belediye halk otobüslerini kullanıyorum. Bu kez de aynı şeyi yaptım ve işyerimin konumuna giden ilk otobüse bindim. Biraz ilerledikten sonra aynı işyerinde çalıştığım arkadaşımın geldiğini belirterek belediye aracının şoföründen bekleyip, bekleyemeyeceğini sorarak kısa süre beklemesi noktasında ricada bulundum. Aynı zamanda arkadaşıma da acele etmesini söyledim. Kısa bir bekleyişin ardından çalışma arkadaşım araç içerisinden görüş mesafesine girdiği ve koştuğu halde Şoför Bey azarlar bir biçimde daha fazla bekleyemeyeceğini söyleyerek hareket etmek istedi. Ben beklediğimiz yolcunun zaten geldiğini belirterek tekrar ricada bulundum. Ancak bana şoför bey, “Birde bana laf yetiştiriyorsun bravo” şeklindeki söylemleriyle azarlama girişimini sürdürdü. Bunlar olup biterken sokaktan otobüsün beklemesi için gelen var işareti ve ıslık, bağırma sesleri yükseldi. Bu sayede arkadaşımızı da alarak yola devam ettik. Yolculuk sonunda durakta indiğimde Şoför Bey tarafından kim olduğumuz anlaşılmaya çalışarak yolcu biniş kapısına eğilerek camdan bizi süzmesiyle son buldu. Bu yaşananlardan sadece bir tanesi. Farklı güzergahlarda benzer sıkıntılar yaşandığına dair bir çok duyum aldım.

Emektar şoför ağabeylerimizi anlıyorum onlarında belli bir süre zarfında seferlerini tamamlaması gerekiyor ancak bu hem şoför hem de yolcular tarafından karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde gerçekleşmeli.

Bu yaşananlar sadece sözlü tartışma çerçevesinde yaşanmıyor bazen davranışlar sözlerden daha kırıcı olabiliyor ki yaşlılarımız bu örnekle yüzleşenlerin başında geliyor.

Peki, ne yapılmalı...

 

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek ve tüm ekibi vatandaşa en iyi bir hizmet verebilmek için gece gündüz çalışırlarken yaşanan bazı tatsız olaylar Belediyemizin başarılı çalışmalarına gölge düşürmesin.

Böyle sıkıntılara mahal vermemek için ise eğitim her alanda şart…

Örneğin; etkili ve güzel hitabet eğitimi…

Belediyede, aslında işi insanla olan her kamu biriminde mutlaka düzenli eğitimler verilmeli

Çünkü kişi konuşmasıyla kendini, hem konuşması hem de sergilediği tavır ve tutumlarıyla işine olan saygısını belli eder.

Bu nedenle yapılan eğitimler kaliteli hizmet noktasında yapıcı adımlar olacaktır.

Ancak tüm belediye personelinin bağlı olduğu bir birim ve amirlik varken Afyonkarahisar Belediyesi Özel Halk Otobüsleri Şoförlerinin bir sıkıntı esnasında “Git istediğin yere şikayet et” özgüveni nereden geliyor.

Onlara bu özgüveni ne veriyor?

Akıl karı değil…

Afyonkarahisar Belediyesi Özel Halk Otobüslerinde yaşanan sıkıntılara değindik ama bunun yanında güzel çalışmalarda yok değil. Örneğin halkımız otobüslerde unuttuğu ya da düşürdüğü kıymetli eşyalarını, kredi ve banka kartlarını Anıt Park karşında yer alan Durak Hareket Amirliğinden teslim alabilirler.

Bu konuda duyarlı otobüs şoförlerine de ayrıca teşekkür etmek gerekir.