SSCB sonrası Rusya’nın arka bahçesi olarak değerlendirdiği Türkistan coğrafyasındaki ülkelere, ABD ve AB ülkelerinin güç gösterme stratejilerine cevabını Ukrayna-Rusya savaşı ile veren Rusya, ABD’nin Kafkasya’ya girişinin anahtarı olarak görülen Ermenistan üzerinden dengeleri değiştirecek stratejik bir hamle yaparak yeni pozisyonunu ortaya koymuştur.
ABD’nin Ukrayna-Rusya savaşındaki yeni politikası, savaşa doğrudan destek vermeyeceklerini ancak Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya destek için gerekli lojistik desteği sağlamaları hâlinde, silah ve malzeme satışına finansal ödeme şartıyla devam edeceklerini açıklamalarıyla şekillenmiştir. Bu durum, Avrupa’yı Ukrayna konusunda yalnızlığa iterken, Rusya tehdidinin Avrupa topraklarında hissedilmeye başlandığı bir süreci beraberinde getirmiştir.
ABD’nin yeni askeri stratejisi, artan maliyetlerden kurtulma ve dünyanın her ülkesine uygun şartlar oluştuğunda silah satışlarını artırma, böylece ekonomik kazanç sağlama amacına dayanmaktadır.
Latin Amerika’nın artık ABD’nin “arka bahçesi” olmadığı; bölgede Rusya, Çin, İran ve Türkiye’nin etkilerini giderek artırdığı görülmektedir. Özellikle ABD’nin Venezuela politikası nedeniyle ayrışmanın en üst seviyeye çıktığı dikkat çekmektedir. Bu ülkeler, Maduro’nun ve Venezuela’nın yanında yer alarak ABD’nin politikalarına karşı ortak stratejik hamleler yapmaktadır.
Trump’ın başkan seçildikten sonra açıkladığı Grönland, Kanada ve Panama politikaları, ABD’nin yakın çevresi olarak nitelendirilen bölgelerdeki hâkimiyetinin elinden kaymaya başlaması ve hegemon yapısını kaybetme riskini fark etmesinden kaynaklanmaktadır.
Atlantik bölgesi, kuzeyde Grönland ve İzlanda’dan güneyde Antarktika’ya kadar yaklaşık 46 milyon mil kareyi kapsayan, jeopolitik olarak karmaşık bir bölgedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Atlantik ülkeleri, ortak stratejik hedefler doğrultusunda dünyayı yönetmeyi başarmışlardı. Ancak 21. yüzyıl ile birlikte değişen dengeler, küreselci Avrupa ile “MAGA” ABD arasında büyük bir çekişme ortamının oluştuğunu göstermektedir.
Büyük güç rekabetinin yükselmesiyle Washington, Amerika’yı düşmanlardan korumak için tutarlı ve koordineli bir strateji geliştirme çabası içine girmiştir. Çin’in stratejik üretim ve “soft power” hamlelerini, 2030 sonrasında ulaşacağı savunma gücüyle birleştirmesi, ABD için ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Çin’in Kuzey Kutbu’ndan Antarktika’ya, Avrupa’dan Latin Amerika ve Karayipler’e, Afrika’dan Büyük Orta Doğu sahillerine kadar etkisini artırması, yeni ekonomi koridorlarıyla dünya ticaretinde üstünlük sağlaması, ABD’nin geleceğini tehdit etmektedir.
ABD, Atlantik stratejisini yeniden dizayn etmektedir. Kısa vadeli hedef, jeopolitik konumuna yönelik tehditleri bertaraf etmek; orta ve uzun vadede ise Çin-Rusya ittifakına karşı alternatif politikalar geliştirmek ve Rusya’yı kendi safına çekerek Atlantik bölgesinde daha fazla etki sahibi olmaktır.
ABD ve Rusya, birbirlerinin “arka bahçe” stratejilerine karşı hamleler geliştirirken, istikrarlı oluşumlar, ekonomik kazanımlar, ortak eylem planları, güvenlik risklerini ortadan kaldırma, caydırıcı güç unsurlarını sahaya yerleştirme ve ittifak yapıları kurma çabaları içindedir.
Trump-Putin Görüşmesi
Trump ve Putin’in Alaska’da yapması beklenen görüşme, dünya kamuoyunda şu soruları gündeme getirmektedir:
Yalta sonrası yeni bir dünya düzeninde paylaşım mı yapılacak, yoksa savaş süreci yeniden mi şekillenecek?
Görüşme her ne kadar Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden planlansa da, Ukrayna’nın geleceği ve Avrupa’nın politikalarına karşı bir tavır alınması durumunda, ABD asker göndermeye cesaret edebilecek mi?
Ukrayna’nın nadir toprak elementleri üzerindeki zenginliklerinden anlaşmalar yoluyla fayda sağlayan ABD, Rusya’nın kontrolündeki bölgede nasıl bir pay talep edecek?
ABD’nin arka bahçesinde Rusya, Rusya’nın arka bahçesinde ABD etkisi kurulmaya çalışılırken Alaska’nın bu stratejik paylaşımda yeri ne olacak?
ABD’nin “parayı öde, silah al” stratejisiyle Avrupa ile arasındaki mesafe artarken, Ukrayna’nın geleceğinde Avrupa etkisi sona mı erecek?
Küreselci Avrupa, ABD seçimlerinde Harris’i desteklemenin bedelini Trump yönetimi karşısında nasıl ödeyecek?
Putin, savaş suçlusu sayılmasına rağmen ABD’nin bu karara taraf olmaması, Rusya lehine bir politika anlamına mı geliyor?
ABD, Çin’e karşı Rusya’nın kazanımlarına karşı Avrupa’yı yarı yolda mı bırakıyor?
Almanya, Merkel sonrası neden Rusya tehdidini ön plana çıkarıyor? Bu durum Almanya’yı Avrupa’nın yeni güvenlik lideri yapar mı? ABD, Polonya ile mi yol alacak? Almanya Rusya için gerçek bir tehdit olabilir mi?
AB içindeki liderlik çekişmesi, İngiltere ile yeni küresel güç birlikteliklerini nasıl şekillendirecek?
Alaska görüşmesi sonrası Rusya’nın küresel güç olarak daha etkin olacağı bir dönem mi başlayacak?
İngiltere arka bahçesinde Rusya-ABD işbirliği mi gündeme gelecek?
Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya kadar yaşanacak şekillenme sürecinde istikrarlı liderler mi öne çıkacak, yoksa kriz ve kaos ortamı mı sürecek?
“Dünya beşten büyüktür, insanlık beşten büyüktür” anlayışı ile yeni ittifaklar ve uluslararası kuruluşların ortaya çıkacağı bir süreç mi başlayacak? Çin ve Rusya belirleyici olamazsa ABD etkisi devam mı edecek? Türkiye, “küresel vicdan” olarak lider ülke vizyonuyla istikrar sağlayıcı bir rol üstlenecek mi?
Yeni Dünya Düzeninde Belirleyici Unsurlar:
Teopolitik
Enerjipolitik
Hidropolitik
Jeopolitik
Finansal politikalar
Güvenlik politikaları
Veripolitik
Siber politikalar
Uzay savaş politikaları
Hava savunma sistemleri
Değişen savaş teknolojilerinde üretim üstünlüğü
Yeni ticaret ve enerji yolları
Tüm bu unsurlar, yeni “merkez ülkeler”in şekilleneceği ve karar süreçlerini yönlendireceği bir küresel yol haritasının habercisi niteliğindedir.
Mehmet Bozkuş
Kafkassam – Stratejist, Siyaset Bilimci