Bugünkü yazımda İl Sağlık Müdürümüz Dr. Hakkı Öztürk ile yaptığımız sohbetten, O’nun ‘off the record’ demediği bölümlerden bazı notlarımı aktaracaktım.

Ama...

Güncel bir konunun sıcaklığı geçmeden, o konuyla ilgili düşüncelerimi aktarayım istedim.

Konu...

Son günlerde basın toplantılarını şova dönüştürmeye başlayan Muhammet Mısırlıoğlu’nun bazı sözleri.

O sözlere ve yorumuma geçmeden önce...

Bilinen bir fıkrayı aktarayım.

Adamın biri hakkın rahmetine kavuşmuş.

Günahları ağır basmış olacak ki, cehenneme düşmüş.

Cehennemde, yanlarında il adı yazan kocaman birer kazan, her kazanın başında da birer zebani varmış.

Kazanda kavrulup duranlardan kazara başını çıkarabilen olursa, zebani elindeki dev sopayla onu aşağıya itermiş.

Bir tek, yanında Afyonkarahisar yazan kazanın başında zebani durmuyormuş.

Bizim adam kendi kazanına atılmadan zebanilerden birine sormuş:

‘O kazanın başında niye zebani yok?’

Zebani demiş ki;

Afyonkarahisar’dan gelenleri kendi hallerine bırakıyoruz, aralarından sivrilen olursa diğerleri zaten onu hemen bacaklarından aşağı çekiyorlar. O kazanın başına bizden birisinin beklemesine gerek yok.’

*

İsmet Attila.

Maliye Bakanımız oldu.

Türkiye’nin en önemli Bakanlıklarından birisinin başında bir Afyonkarahisarlı.

Belediye Başkanımızda, İsmet Attila’nın partisinden.

Rahmetli Mehmet Sami Hancıoğlu.

Ama nedense İsmet Attila’ya karşı bir istemezüklük hali yıllarca ortadan kalkmadı.

İsmet Attila buna rağmen elinden geldiğince Afyonkarahisar’a hizmet etti.

Bugünkü Afyon Kocatepe Üniversitesinin, Afyon Sağlık Bilimleri Üniversitesinin, Afyonkarahisar Ticaret Borsanın, Afyon Ticaret ve Sanayi Odasının bulunduğu arazileri, milyonlarca m2’den bahsettiğimiz arazileri Maliye Bakanımız İsmet Attila bu kurumlara tahsis etti.

Afjet, Sanjet İsmet Attila’nın Özel İdareye gönderdiği paralar ile kuruldu.

Yetmedi...

Onlarca okul.

Esnaf Kefalet Kooperatifine plasman üstüne plasman.

Belediye’ye şimdiki Uydukent’in tamamının tapusunu İsmet Attila verdi.

Saymakla bitiremeyiz İsmet Attila’nın hizmetlerini ve Afyonkarahisar’a yağdırdığı nimetleri.

Sadece şunu söyleyeyim...

Açın önünüze Afyonkarahisar haritasını.

Gözlerinizi kapatın.

Parmağınızla o harita üzerinde bir yere basın.

Orada mutlaka ama mutlaka İsmet Attila’nın bir hizmeti vardır.

İşte böyle bir babayiğit hemşerimize bile o makamda rahat vermedi, bazı hemşerilerimiz.

Sonra...

Rahmetli İbrahim Özsoy Sağlık Bakanımız oldu.

Daha sonra Abdülkadir Akcan.

Bayındırlık ve İskan Bakanımız oldu.

Hem İbrahim Özsoy, hem Abdülkadir Akcan Bakanlıkları sırasında ilimize yüzlerce eser kazandırdılar.

Abdülkadir Akcan Bakanımızın kısa süreli Bakanlık görevinde bile ilimiz için neleri başardığını çok iyi biliyoruz.

Veysel Eroğlu.

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi Bakanlarından birisi olarak tarihe ismini altın harflerle yazdırdı.

Veysel Hocamın da ilimize kazandırdıklarını saymakla bitiremeyiz.

Hepsi de kendi partilileriyle çeşitli sorunlar yaşadı.

Kendi ilçelerinde bile bazı hemşerilerimiz canlarını sıktı Bakanlarımızın.

Şimdiki Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş.

Afyonkarahisarlı.

Sorarım şimdi sizlere...

Afyonkarahisarlı hemşerileri olarak Bakanımız Mahinur Hanıma yeterince ilgi gösteriyor muyuz?

Hem kendi partisi, hem de hemşerileri olarak...

O’na olması gereken ne desteği veriyoruz, ne de O’nun ilimize attığı adımlara aynı şekilde cevap verebiliyoruz.

Bunun en birinci nedenini sizlerde en az benim kadar biliyorsunuz.

Aman falancayı gücendirmeyelim diye düşünenler çoğunlukta sanırım.

Herkesin kıymeti var. Ayrıca hizmet eden herkes başımızın tacı.

Ama unutmayalım, Bakanımız bir Afyonkarahisarlı ve Bakanlığının tüm imkanlarını ilimiz için seferber etmekte.

*

Biliyorum uzattım epey...

Geçmişi ve yaşananları birazcık hatırlayalım istedim.

Nedense içimizden çıkanın bizde pek bir kıymeti harbiyesi olmuyor.

Ya da yeterince olmuyor diyelim.

Fakat Afyonkarahisarlı olmayan bir Bakanımızı yere göğe sığdıramıyoruz.

Elbette tüm Bakanlarımıza, bürokratlarımıza gereken ilgiyi alakayı göstermeli ve hizmetlerini takdir etmeliyiz ama, kendi hemşerilerimizin kıymetini neden aynı şekilde bilemiyoruz.

Neden?

*

Karadenizlilerin ve Doğulu, Güneydoğulu vatandaşlarımızın birliktelikleri, birbirlerine olan sargınlıkları hep bilinir.

Egenin ve İç Anadolunun ise birbirlerine sargınlıkları pek o kadar kavi değildir.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bir kaç dönem TOBB Delegeliğinde bulundum.

Genel Kurul zamanlarında gittiğimde hep dikkatimi çekmiştir.

Karadenizliler ve özellikle Doğulu, Güneydoğulu TOBB Delegasyonu hep birlikte dolaşırlardı.

Bizim Afyonlu hemşerilerimiz ise bir ikisi bir köşede, diğer bir kaç tanesi başka yerde.

Yemek yerken bile ayrı ayrı masalarda olurduk.

Orada da bir ve beraber olamıyorduk.

O nedenle benim hatırladığım pek çok onlarca yıldır hiç bir Afyonkarahisarlı hemşerimiz TOBB Yönetim Kuruluna giremedi.

Çünkü biz hemşerilerimiz için kulis yapamadık.

Aman sakın ha bizim falanca oraya girecek ise, girmemesi için elimizden geleni yapalım girmesin’ türünden faaliyetlerde bulunanların bile olduğunu duyduk maalesef.

Uzayan kol bizden olsun zihniyeti bizim bölgeye mahsus değil maalesef.

İşte bizim kazanın başında bundan dolayı bir zebani bulunmasına gerek yok.

*

Geçenlerde Adalet Bakanımız ve heyeti ilimizdeydi.

Yeni Adliye Binası için yer tespiti gündemdeydi.

Adalet Bakan Yardımcısının bulunduğu bir ortamda bir Milletvekilimiz dedi ki, ‘Oraya hastane yapılsın, daha uygun’, diğeri ‘Hayır orasına şu yapılmalı.’

Adalet Bakan Yardımcısı hepsinin yüzüne baktıktan sonra ajandasını kapattı.

Muhtemelen içinden şunu demiştir; ‘Bunlar daha kendi aralarında anlaşamıyorlar. Buraya yeni Adliye Binasına şimdilik gerek yok.’

Ne kadar acı değil mi?

Koskoca Adalet Bakanı ilimize geliyor.

Programını uzatıyor, ‘Ayazini’ni duydum oraya da gidelim’ diyor.

Tüm protokol orada birlikteler.

Bakanın A Takımı da yanında.

Kopartın yeni Adliye Binasını. Başka da ne ihtiyaç varsa...

Orada yemek yerken bitecek bir iş bu.

Yazık maalesef bizim Çorumlu, Bakanın ve Adli Erkanın içerisinde poz vermek için çaba sarf etmekte, ama yeni Adliye Binası için nedense sonuç alınamıyor.

Eğer sonuç alındıysa ve benim bilgim yoksa da söyleyin yazayım hemen.

Özürde dileyeyim alenen.

Bizim Vekiller ve Çorumlu İl Başkanımız tuttuklarını kopartmışlar diyeyim.

Canı gönülden diyeceğim söz.

*

Adalet Bakanımızın Afyonkarahisar ziyaretiyle ilgili bir not daha...

Cumhur İttifakının ortağı olması nedeniyle Milliyetçi Hareket Partisi ilimize gelen üst düzey konukların tüm programlarına davet edilir ve Bakanlarımız da MHP İl Başkanlığını ziyaret ederlerdi.

Hatta, Cumhur Başkanımızın Yardımcısının Afyonkarahisar ziyaretinde de MHP’ye ziyaret yapılmış, MHP Milletvekilimiz Mehmet Taytak ile İl Başkanımız Ahmet Kahveci tüm programlara davet edilmişler, onlarda katılmışlardı.

Ama, Adalet Bakanımızın ziyaretinde MHP Milletvekilimiz Mehmet Taytak ile İl Başkanımız Ahmet Kahveci’yi programlarda göremedik.

Adalet Bakanımızın MHP İl Başkanlığına bir ziyareti de olmadı.

Bir önceki üst düzey ziyarette bilindiği gibi Sağlık Bakanımız Afyonkarahisar’a gelmişti.

O programda hem MHP Milletvekili, hem de İl Başkanı vardı.

Bakanda MHP İl Başkanlığını ziyaret etmişti.

Gerçi AK Partide Çorumlu İl Başkanı kendilerine verilen süreyi epey fazlaca uzatıp Bakanın MHP’ye planlanan saatten daha geç gitmesine neden olmuştu ama, ziyaret gerçekleşmişti.

Şimdi bu konuda Çorumlu İl Başkanı mı sorumlu, ya da başka bir nedeni mi var merak ediyorum doğrusu.

Şimdi bu ayrıntıya neden değindim?

Çorumlu İl Başkanımız bak burayı lütfen iyi oku...

Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin böylesine önemli bir döneminde herkesi kucaklamaya özen göstermekte.

Son Meclis açılışında...

Muhalefet Partilerinin Genel Başkanlarının bile yanı başına oturmalarını sağlayarak dost düşman her ülkeye önemli bir mesaj verdi.

Türkiye’de birlik beraberlik var. Ülkem ile ilgili aklında şer fikirler olan varsa ayağını denk alsın mesajı verdi.

Koskoca Cumhurbaşkanımız böyle yaparken, Cumhur İttifakı içerisinde olmayanlara bile böylesine sarılırken...

Liderimiz Devlet Bahçeli ve MHP oy kaybetme pahasına Terörsüz Türkiye için çırpınırken...

Kimse MHP’ye farklı bir gözle bakmaya çalışmamalıdır.

Vee...

Adalet Bakanımızın Afyon programına keşke tüm Milletvekillerimiz davet edilse idi.

Burcu Köksal Başkanımız Milletvekilliğinden ayrıldığı için ilimizin beş Milletvekili kaldı.

AK Partili Ali Özkaya ile İbrahim Yurdunuseven ve İYİ Partili Milletvekilimiz Hakan Şeref Olgun hukukçu kökenli.

MHP’li Milletvekilimiz Mehmet Taytak ve Dr. Hasan Arslan ile birlikte beş Milletvekilimiz, Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç’un karşısına çıksalardı.

Biz Afyonkarahisar Milletvekilleri olarak ilimiz için şunları şunları istiyoruz Sayın Bakanımız’ deseler idi...

Bakanımız buradaki birlik ve beraberliği gördükten sonra daha bir olumlu düşünmez miydi?

Ama nerede o birlik ve beraberlik bizde...

Yukarıda özetledim...

AK Partili üç Milletvekilimiz kendi aralarında yeni Adliye Binasının yeri için anlaşamıyor.

AK Partinin Çorumlu İl Başkanı, MHP’yi maalesef sanki hasım gibi görüyor.

İYİ Partili Hakan Şeref Olgun ise sanırsınız hepsinin düşmanı olarak ilan edilmiş.

Değerli siyasilerimiz...

Afyonkarahisar sizlerin bu çekişmeleriniz nedeniyle kan kaybediyor.

Bakın PTT arsasını yazdım.

Gitti...

Hiç kimse bir açıklama yapmadı, yapamadı.

Çünkü gitti.

Hem Lojistik Bölge Müdürlüğü gitti, hem de arsası.

Daha fazla şeyler kaybetmeden bırakın artık sen-ben çekişmesini ve bir araya gelin.

Afyonkarahisar birlik ve beraberliği hak ediyor.

*

Şimdi lafı neden bu kadar uzattım?

İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu yüzünden...

Konu nerden nerelere geldi.

Geçenlerde bir basın açıklaması yapmıştı.

O andaki heyecanından olduğunu düşündük, kalktı sandalyesinden ve neredeyse masanın üzerine çıkacaktı.

Avazı çıktığı kadar bağırdı çağırdı.

İl Başkanlığı seçimi öncesiydi.

Heyecanını ve kendi ekiplerine mesaj verme hissiyatındandır dedik.

Sonra geçtiğimiz gün yine basın toplantısı.

Bu kez daha bir hırçınlaştı.

Basın danışmanı da üzerine düşeni yaptı.

Gitti kravatını çıkardı, gömleğinin yaka düğmesini açtı.

Başkan daha fazla bağırsın diye sanırım.

O toplantıda geçti.

Daha doğrusu toplantı denmez buna, şov denir.

Anne ve Kız 9 Haftalık Aile Eğitimini Birlikte Tamamladı
Anne ve Kız 9 Haftalık Aile Eğitimini Birlikte Tamamladı
İçeriği Görüntüle

Şov bitti bitmesine de...

O toplantıda söylenilen bazı sözler ve özellikle AK Parti Afyonkarahisar Milletvekilimiz İbrahim Yurdunuseven için Mısırlıoğlu’nun sözleri çok yakışıksız oldu.

Dedi ki Mısırlıoğlu, ‘Ne oldu protokolde ikinci sıraya gelince boyun mu uzadı?

Yuh artık...

Ne kadar dengesiz ve İl Başkanına hiç yakışmayacak terbiye dışı bir ifade.

Afyonkarahisar olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece 11 tane olan koltuklardan birisine hemşerimiz oturmuş.

Mecliste 11 Katip Üyelik var.

Altısı AK Partiden, üçü CHP’den, Yeniyol ve İyi Partinin de birer üyesi var o koltuklarda.

Normalde AK Partiye beş üye düşmekteydi ama, DEM Parti İdare Amirliği tercih ettiği için AK Partinin Katip Üyelik sayısı altıya yükseldi.

Milletvekilimiz, hemşerimiz İbrahim Yurdunuseven o koltuğa layık görülmüş.

Hepimize düşen ‘hayırlı uğurlu olsun’ demektir.

Afyonkarahisar Burcu Köksal’ın Grup Başkanvekili olduğu zaman sahip olduğu kırmızı plakaya şimdi İbrahim Yurdunuseven ile sahip olmuş.

Bir Afyonkarahisarlı olarak bundan mutlu olmalıyız.

Şov yapma ve AK Partiye vurma uğruna hadsiz ve seviyeyi düşürerek sarf eden, öyle bir sözü Muhammet Mısırlıoğlu’na hiç yakıştıramadım.

İbrahim Yurdunuseven’i bugüne kadar defalarca eleştirmişimdir.

İYİ Parti İl Başkanı olarak ta Muhammet Mısırlıoğlu’da eleştirebilir.

Ama sadece icraatlarıyla ilgili varsa söyleyebileceğimiz bir şey o konuda eleştirebiliriz.

Ayrıca...

İbrahim Yurdunuseven’i o kırmızı plakalı araçla resmi programlar dışında Afyonkarahisar’da her hangi bir yerde görmedik.

Hava atmadı yani kırmızı plaka ile.

Hakkı olmasına rağmen...

Ama Muhammet Mısırlıoğlu Başkanım.

Sizin kullandığınız o siyah Wolksvagen Transporter’da bir süre öncesine kadar takılı olan plaka galiba Milletvekilimiz Hakan Şeref Olgun’un Milletvekili olmasından dolayı kendisine tahsis edilen iki plakadan birisiydi.

Radar ve her türlü cezadan muaf bir plaka yani.

Geçiş üstünlüğü sağlanan bu plakalı aracın galiba çakar tabir edilen ışık sistemi de vardı.

Peki...

Sizin makamınıza ait olmayan ve bizzat sizin yararlandığınız bu aracı kullanmaktan dolayı o tarihlerde sizin boyunuzda bir uzama falan olmuş muydu?

Muhammet Mısırlıoğlu Başkanımız...

O basın toplantısında Katibim şarkısını da müstehzi bir ifade ile araya sıkıştırmanızda hoş olmadı, bilesiniz.

*

Bugüne dair son bir not...

İbrahim Yurdunuseven’i otuz yılı aşkın bir süredir tanırım.

Oruçoğlu Çarşısındaki avukatlığa ilk başladığı zamandan yani.

Sonrasında AK Partide görevler aldı.

İl Başkanı oldu, Milletvekili oldu.

Şimdi TBMM’de kırmızı plaka sahibi.

O günden bugüne ben yürüyüşünde, boyunda posunda, oturuşunda kalkışında bir değişiklik görmedim.

Küçükle küçük, büyükle büyük olduğunu gördüm hep.

O gün ne ise, bugünde öyle.

*

Kaynak: MEHMET EMİN GÜZBEY