İlk gazeteler 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kitleselleşmesi ise 19. yüzyılda olmuştur. Ortaya çıkma sebeplerinden bazıları okur-yazarlık oranının artması, baskı tekniklerinin gelişmesi ve şehirlerde yaşayan insan sayısının göçlerle birlikte artmasıdır. Bu sebepler de gazetelere ve günlük habere duyulan ilginin artması sonucunu doğurmuştur.

DÜNYANIN İLK GAZETESİ: AVİSA

Bunun sonucunda kitleselleşme ise ilgi çekici olayların peşine düşme ve magazinleşmeyi de beraberinde getirdi. Gazetecilik giderek bir meslek olmaya başladı ve gazete de itibarlı bir kurumsal yapılanma olarak ortaya çıktı. Kent yaşamına entegre olduktan sonra, kent yaşamına özgü bir iletişim aracı olan gazetenin içeriği ve biçimi, kendisinden sonra gelen birçok kitlesel medyanın içeriği ve biçiminde de belirleyici oldu. Çoğu araştırmacının düşüncesine göre, dünyanın ilk gazetesi 1609’da Almanya’da yayınlanan Avisa’dır.  Almanca yayınlanmıştır ve uzun adı “Avisa Relation Oder Zeitung”dur.  Avisa’nın bugün de korunan kopyaları vardır. Bu kopyaların baskı teknikleri, siyasal içeriği ve dinsel motifleri incelendi ve gazetenin Almanya’nın kuzeyindeki Bremen kentinde yayınlandığı belirlendi.

Avrupa’da bulunan ve kullanılan haber kağıtlarının benzerlerine Japonya’da da rastlanıyordu. Bu kağıtlara Kawara Ban adı veriliyordu. Genelde içerik olarak tek bir olayı haber veren bu kağıtlar dükkanların önünde satılırlardı.  Avrupa’da ticari faaliyetlerin duyurulması amacıyla haber mektupları ve kağıtları bankerler tarafından yoğun olarak kullanıldı.  Medici’ler, Rothchild’ler gibi saygın birçok aile, haberleşmek için bu malzemeyi sık kullandılar. Haber mektuplarını çoğaltan kişilere, “nouvallanten”, “intelligencer”, “mananti”, “gazattanti”, “corrieri” denilmekteydi.

GAZETECİLİĞİN GELİŞİMİNİ BELİRLEYEN İKİ TEMEL OLAY:

• Amerikan Bağımsızlık Savaşı:

 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne basın özgürlüğünün düşünce özgürlüğünün temeli olduğu ibaresi girmiştir.

• Fransız İhtilali:

Ama gazeteciliğe devrim niteliğinde yenilikler getiren esasen Endüstri (Sanayi) Devrimi’dir.

GAZETECİLİK VE PARLAMENTO İLİŞKİSİ

Gazetecilik pratiğinin gerçek anlamda statü ve güç kazanması siyasette rol oynamasıyla oldu. 1828’de İngiliz tarihçi Macaulay, Parlamento’da gazeteciler locasını ülkesinin “dördüncü kuvvet”i olarak adlandırmıştı. Günümüzde çoğu kişi, medyanın birinci güç olmaya terfi ettiğini söyler.

Genellikle denilir ki, “Gazeteciler parlamentoya sırtını dönse, parlamentonun bir işlevi kalmaz ve tabii başka kurumların da.”

Radyo ve televizyonun gazetecilik pratiklerindeki etkisi gazeteden biraz farklı olmuştur.

Gazetelerin aksine radyo, Avrupa tam anlamıyla totaliter bir çağın eşiğindeyken doğmuştur. Teknik birçok nedenden ötürü de devlet tarafından ruhsatlandırılmış bir oligopol olarak büyümüştür.

20. yüzyılda doğan televizyona ise yine devlet, ruhsatlandırma yoluyla müdahale etmiştir.  20. yüzyılın ilk yarısı basılı medya, ikinci yarısı ise işitsel ve görsel medyanın hakimiyeti ile geçmiştir. “Geleneksel gazetecilik” bu yüzyılda evrime uğrayarak, teknolojinin imkanlarıyla daha kolay yapılır hale gelmiştir.

Bu dönem tekelleşmenin de etkisini hissettirdiği ve arttığı önemli bir dönemdir.

GAZETECİLİK PRATİĞİ VE BULVAR GAZETECİLİĞİ

Bulvar gazeteciliği, gazetelerin popülerlik kazanmasıyla ortaya çıkan ve giderek gazetecilik pratiğinin her alanına sirayet eden bir edadır. Bulvar gazetesinin boyutu, normal gazetenin yarısı büyüklüğündedir.  Bulvar gazeteciliğine günümüzdeki anlamını veren The Sun, The Daily Mail, The Daily Express, ilk başlarda normal boyutlu olarak çıkıyorlardı. Yetmişlerin başından itibaren ise hepsi bulvar gazetesine dönüştü. Bunun sebebi ise 1969’da The Sun’ı satın alan Rupert Murdoch’un, çalışanlarına, gazeteyi cinsellik, spor ve yarışmalar üzerine inşa etmelerini söylemesiydi. Üçüncü sayfa güzeli de gazetenin alamet-i farikalarından biri oldu.  Bulvar gazetelerinin unutulmazlarından biri National Enquirer’dır. Cinayet hikayelerine odaklanan bu gazete, süpermarket kasalarında satış tekniğiyle de rekorlar kırdı.  

Örneğin Elvis Presley öldüğünde, onun cesedinin yer aldığı bir sayısı bugüne kadar kırılamayan bir rekorla, yaklaşık 7 milyon sattı. Bu tiraj bugüne kadar hala daha geçilemedi.  Bulvar gazetelerinin düzmece hikayeleri, gerçek hikayeler ile bağlantılı olunca daha da etkili olur. Mesela, “JFK, halen yaşıyor”, “Hitler, canlı olarak Amerika’da görüldü” tarzı haberler bu gazeteleri her zaman bir üst basamağa taşımıştır. Bulvar gazeteleri, medya ile izleyicileri arasındaki güven ilişkisinin zayıflamasında önemli rol oynamışlardır.

GAZETELER VE ETİK YOZLAŞMA

Etik yozlaşma dünyanın en saygın gazeteleri olarak bilinen birçok gazeteye de bulaşmıştır.

Dünyanın medya devlerinden olan William Randolph Hearst’ün, 1898’de ABD ile İspanya arasında, Küba meselesi yüzünden savaş çıkarmaya çalıştığı iddia edilir. Hearst, bir Amerikan savaş gemisi Küba’nın Havana limanında battığında, oraya bir muhabir ordusu ve olan biteni resmetmek için bir ressam yollamıştır. Gemiyi İspanya’nın batırdığını iddia etmiş ve bunun sonucunda bir savaş olmasını istemiştir.  Bu olmayınca da, adaya gönderdiği ressam hiçbir şey olmadığını, sıkıldığını ve dönmek istediğini söylemiştir. Hearst’ün ona verdiği cevap tarihe geçmiştir: “Lütfen orada kal, sen bana resimleri ver, ben sana savaşı vereceğim.”

Bu ve bu gibi olaylar, gazeteciliğin çıkış noktasından bu yana ne kadar çok evrimleştiğini ve amacının çok daha üstünde hizmet ettiğini bizlere göstermektedir. Yani gazeteler sadece kurumsal bir yapılanma, gazetecilik de sadece bir meslek pratiği değildir. Medya ve medya yapılanmaları birçok olayı doğrudan etkileyerek gidişatı büyük ölçüde değiştirmektedir. Haber verme endişesi ile ortaya çıkan bu yapılanma bugün farklı bir boyuta erişerek ülkelerin siyasi yapılanmalarını, insanların bir fikre bakış açısını ve birçok olaya yaklaşımını doğrudan etkileyerek bir toplumu yeniden inşa edebilir hale gelmiştir. Medya artık boyut değiştirmiş ve insanları da bu boyutta değiştirmiştir. Eskiden dördüncü kuvvet olan medya şu an birçok ülkede birinci veya ikinci kuvvet haline gelmiştir.