AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Dr. Hasan Arslan İlimize Karayolları Bölge Müdürlüğünün kurulmasıyla ilgili olarak yaptıkları çalışmaları aralıksız olarak sürdürdüklerini ifade ederek, ‘Yani inanın Ulaştırma Bakanımızla neredeyse her konuşmamızda, şu YHT için Sinanpaşa'ya geldiği gün dahil, her konuşmamızda Karayolları Bölge Müdürlüğü'ne ihtiyacımız var, biz üç bölgeye bağlıyız. Birbirine uyumsuz ayrı bölgelere bağlıyız diyoruz. Onlar da diyor ki, savunma olarak, Siz hizmette sıkıntı yaşıyor musunuz? diyorlar.

Gerçekten bizim buradaki Konya Bölgenin şube şefi iyi çalışıyor. Mesela dün Sultandağı’ndaydım. Sultandağı’nın Yakasenek karayolu bağlantısı ben buraya bağlı sanıyordum. Akşehir şubeye bağlıymış. Sağ olsun arkadaş direkt kontak kurdu, Akşehir şubeyle görüştü, sorunu çözdü. Demek istediğim birbiriyle hemen irtibata geçip bölgesi olmamasına rağmen çözüyorlar. Ulaştırma Bakanı da şunu diyor, bölgeler arasında hizmette ya da iş yansımasında bir sıkıntı kesinlikle olmayacak sözünü veriyor Bakanımız.

Ve bakış açısı şu, biz illa ısrarla istediğimiz zaman yeni bölge müdürlüğü demek, yeni istihdam demek, yeni bölge müdürü demek, yeni yeni şube şefi demek, yeni personeller demek, devlet yeni istihdam alanı açacak demek. Karayollarının şu anda mesela 10 bin tane personeli varsa, işte bir 50 tane daha artırmak demek. Onların bakış açısı bu.

Biz mevcut kaynaklarla hizmeti veriyoruz. Hizmet veremediğimiz ya da üç bölge olmasından dolayı size olumsuz yansıyan şeyleri bize direkt bildirin, çözelim diyorlar. Fakat biz her ortamda bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.’

ODAK: Bizim yollarımıza şimdi bir bakın. Eskiden Afyon kaymağı gibi diye Bakanımızın bir sözü vardı. Şimdi Afyon karayolundaki asfalt kalitesi maalesef diğer illerin daha altına düştü. Sizde yolda giderken bir o gözle bir bakın. Yani size her ne kadar böyle söz verse de Bakan Bey yollarımızın kalitesi git gide düşüyor. Eğer Bölge Müdürlüğü Afyonda olsaydı yollarımız böyle olmazdı. Neler diyeceksiniz bu konuda?

HASAN ARSLAN: Aktardıklarım onların savunması. Biz elbette Afyonkarahisar Karayolları Bölge Müdürlüğünü istiyoruz. Bizim siyaset olarak, İl Başkanımız ve Vekiller olarak üzerinde durduğumuz, Afyon için üzerinde durduğumuz en önemli konulardan birisi de bu. Sürekli gündeme getireceğiz ve başarmak için uğraşacağız.’

*

*

*

*

*

ODAK : FETÖ ile ilgili olarak her gün veya iki günde bir operasyon yapılıyor. Muazzaf askerler yakalanıyor, tutuklanıyor. Yurt dışına kaçmış olanlar yakalanarak getiriliyor. 15 Temmuzdan bu yana 9 yıl geçti. Bu Vatan hainlerinin halen kökü kazınamadı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

HASAN ARSLAN: FETÖ’NÜN TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNDAN KİMSENİN ŞÜPHESİ YOK

‘Artık vatandaşımız bu FETÖ terör örgütünün terör örgütü olduğunu, bir ciddi bir yapılanma olduğundan en ufak bir şüphesi yok. Ama maalesef bazı vatandaşlarımız bundan örgütten bir şekilde zarar gören vatandaşlarımız da içinde olup da zarar gören vatandaşlarımız yani bu örgüt nedeniyle ceza alanlarda, anlaşılan operasyonlara baktığımız zaman halen yapıyorlar.

Ama eskisi gibi güçlü olma şansları, ihtimalleri yok.

Buna da devlet olarak fırsat vermemek lazım.

Müsaade etmemek lazım.

Bu operasyonlar onun için yapılıyor.

Tabii haklıyla haksızı ayırt etmek çok önemli. Doğruyu ayırt etmek, gerçek suçluyu bulmak çok önemli.

İnşallah o örgüte sempatisi olan vatandaşlarımız da bunu devletin, milletin her zaman ön planda olduğunu bu örgütsel yapılanmanın devlete ne kadar zarar verdiğini fark ederler.

Fark etmişlerdir diye düşünüyorum. Fark etmemiş olanlarda bundan sonra da fark ederler.

Şahsi düşüncelerini bırakıp memleketi milleti düşünürler diye düşünüyorum. Şahsiyeti bir kenara bırakmak lazım. Zarar görmüş olsa da bir şekilde onlara sempatisinden dolayı zarar görmüş olsa da, icraatından dolayı zarar görmüş olsa da, ceza almış olsa da kastettiğim zarardan kastettiğim bu.

Bir şekilde bizim milletimiz için, birlik olmak için elimizden geleni yapmamız lazım. Ömür geçiyor. Kaybedecek hiçbir zamanımız yok.’

*

*

*

*

*

ODAK: Siz geçen yıl yanılmıyorsak Burcu Hanıma hayırlı olsuna gidecektiniz. Sonra vazgeçtiniz. Neden vazgeçtiniz? Burcu Hanıma hayırlı olsun demek için illa AK Partiye geçmesini mi bekliyorsunuz?

HASAN ARSLAN: ‘ASLINDA GEÇEN YIL BURCU HANIMA ZİYARETE GİDECEKTİM’

‘Burcu Hanım'la, herhangi bir idareciyle ya da herhangi bir siyasetçiyle bir sorunum yok. Şahsıma yönelik bir şey olmadığı için herkes kendi cephesinde siyaset yapıyor. Aslında geçen yıl 30 Ağustos'ta ben gidecektim.

Kendi aramızda da konuştuk. Ben gideceğim dedim arkadaşlara.

Ben gitmeyeceğim diyen de olmadı.

Ben önce, ben gideceğim dedim. 30 Ağustos'un ziyaretleri var.

Afyon'un kurtuluşunda ziyaretler var.

Ama şu sandalye krizi bizim düşüncemizi bozdu.

Bu 30 Ağustos nasip olur mu bilmiyorum. Bizim birbirimize pozitif yaklaşmamız lazım. Hepimiz için söylüyorum bunu. Ve onu size de daha önce söylemiştim. Ben Milletvekili seçildim. Burcu Hanım herhalde 8 ya da 9 yıllık milletvekiliydi. Grup Başkan Vekili oldu. Ben yeni Milletvekili oldum. Meclise geldim. Burcu Hanım bana hayırlı olsuna gelmedi. Telefonla bile hayırlı olsun demedi. Ben bunu eleştirmiyorum ya da konu yapmıyorum. Yani niye gelmedi, gelmeliydi demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Emin olun rahatsız da olmadım bundan.

Siyasi görüştür, öyle düşünmüştür.

Ama beni üzen kısmı şu, kendisi beni kastetmemiştir diye tahmin ediyorum ayrı konu ama, kendisi beni ziyarete gelmediler diyor ama kendisi beni ziyaret etmedi. Buna ne diyeyim?

İletişim olmazsa hiçbir şey olmaz.

Kendi kendimize kurarız kafamızda, kendi kendimizle konuşuruz.

Bir yere varamayız böyle olunca da.’

*

*

*

*

*

ODAK: Altı buçuk sene önce Veysel Eroğlu, Ali Özkaya, İbrahim Yurdunuseven, Mehmet Zeybek’le beraber, o günkü İl Başkanı da Hüseyin Sezen'di.

Beşi televizyona geldiler, dört tane söz verdiler. Belediye seçimi öncesinde.

Birincisi yüksek hızlı tren. En geç bir buçuk sene içerisinde Afyon Ankara seferleri başlayacak dediler.

İkincisi komutanlarla konuştuk. Hulusi Akar’dı o zaman bu konuda en yetkili.

Askeri havalimanı sivil uçuşlara açılacak dediler.

Üçüncüsü AFRAY dediler.

Dördüncüsü ise Sağlık Endüstri Bölgesi, Afyon'a hayırlı uğurlu olsun dediler.

Aradan altı buçuk sene geçti. Bu dördü de maalesef olmadı.

Şöyle rabia işareti gibi işaret yapalım.

Dördü gitti. Hiçbir şey olmadı. Maalesef olmadı. Biz gazeteci olarak bu sözleri takip etmek zorundayız.

Neler diyeceksiniz?

HASAN ARSLAN: ‘ASKERİ HAVALİMANI HARİCİNDE, TÜM ÇALIŞMALAR DURMADAN DEVAM EDİYOR.’

‘Şunu samimiyetle söylüyorum. O zaman bir buçuk sene dediklerini bilmiyordum. Sizden duydum. Ama bazı engellerin olduğunu biliyorum. Şu anda size şunu söyleyeyim.

Bakan Bey yine en son geldiğinde uçaktan, helikopterden de, yukarıdan da izledi. İzmir'e kadar hattı izledi.

Ve burada tekrar aynı şeyi söyledi.

2027 başı itibariyle bilet kesilmeye başlanacak.

Bu YHT konusu hep mercek altında şu anda.

Üst yapılar yapılmaya devam ediyor.

Sinyalizasyon işte ciddi bir zaman alıyor biliyorsunuz. Teknik hata yapılmaması gerekiyor.

Bakan Bey de sıkıştırıyor kesinlikle.

İki bin yirmi yedinin başında bilet kesilecek.

AFRAY konusunda da Belediye ile koordinasyon da önemli sonraki süreçte.

Biz o sözü verdik. O söz aslında hızlı trenle, bu Afray’ın hiçbir bağlantısı yoktu biliyorsunuz. Önceki dönem belediye başkanımız Mehmet abinin çabası, siyasetin çabasıyla o benden önce hızlı tren projesinin içerisinde konulan bir proje oldu. YHT ile birlikte o konuda birlikte devam ediyor.

Askeri Havaalanının sivil uçuşlara açılması, şu anda gündemde yok. Bunu yine konuştuk biz. Daha önce böyle bir çalışma yaptıklarından Vekillerimiz de bahsettiler.

Fakat son anda Cumhurbaşkanımızın farklı sebeplerle uygun görmediğini, teknik olarak çalışmalar da yaptırılmış, bunlardan bahsettiler. Şu anda burası Füze Üs Komutanlığı oldu biliyorsunuz değil mi? Yani Askeri Havaalanımız daha bir önemli hale geldi.

Sağlık Endüstri Bölgesine gelince. Sağlık Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı arasında beraber bir proje olarak yürüyecek. Hem sağlık sanayisi olacak, Sanayi Bakanlığı da kendi alanında devrede olacak. Bakan Bey'in kendi teklifiydi, Sağlık Bakanımızın. Sağlık Bakanlığımızın, biliyorsunuz Sağlık Turizmiyle alakalı bir şirketi var. Ulusal Sağlık Hizmetleri adına bir şirketi, USAŞ.

Onu dahil ediyoruz şimdi.

Sanayi Bakanlığı'nın da bir şirketi var, onu dahil etmemiz konusunda tam anlaşamadık ama, çalışmalar devam ediyor.

Burası sağlık endüstri bölgesi, amaç sağlık turizmi ve sağlık sanayisi. Cumhurbaşkanı Yardımcımız da geldiği zaman o alanı da gördük, konuştuk. Bu yerin arkasında, üniversitenin karşısındaki arazide, sağlık turizmi arazisi orası biliyorsunuz. Sağlık sanayisine oraya koymayalım dediğimizin gerekçesi, enjekte üretilecek ya da sağlık sanayisi üretecek bir fabrikam oraya konulması doğru değil. Sinanpaşa'ya gidebilir. İhsaniye'de yeni bir çalışma var, oraya gidebilir. Sanayiyi ayırdık. Sağlık turizmini sadece burada yapalım dedik.

Bu Cumhurbaşkanı Yardımcımızın da kararıydı, talimatıydı.

Mantıklı ve doğru.

Sağlık turizmini oluşturacağız, sağlık endüstri bölgesine.

Türkiye'de tek. Sağlık Bakanı da, USAŞ'ı da buna dahil edelim deyince, siz olsanız, sağlık turizmi amaçlı bir sağlık endüstri bölgesi alanını, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık turizmi şirketiyle beraber yapmak, Afyonkarahisar’a ne kazandırır ne kaybettirir?

Bana göre güzel olur. Çok güzel olur, mükemmel olur.

Sağlık Bakanımızın da böyle sıcak bakması bizim çok hoşumuza gitti aslında. Bunun için tabii yapısal değişiklik gerekiyor, yeniden yapılanma gerekiyor.

Sağlık sanayisinin de organize sanayi bölgesine gitmesi için sanayi bakanlığının devreye girmesi gerekiyordu, beraber çalışılacak.

Oradaki Organize Sanayi Bölgesi'ne Sağlık Endüstri Bölgesi'nin bir kısmıyla beraber konuşlandırılacak.

Bakan Bey'in bu da Sanayi Bakanımızın teklifiydi.

Bu konuda şu anda çalışılıyor ve ilerlenecek.

Yani USAŞ'ın devreye girmesinin sebebi bu oldu.

Afyon ve sağlık turizmi için de bence çok iyi bir fırsat oldu.

*

*

*

*

*

ODAK: Terörsüz Türkiye için ne düşünüyorsunuz?

Nasıl değerlendirirsiniz?

HASAN ARSLAN: ‘DEVLET BAHÇELİ’DEN ALLAH RAZI OLSUN’

‘Şimdi ülkenin yöneticilerinden, biraz önce kurumlarından bahsettik.

Vizyon katmalı dedik ya kurumuna.

Ülkeyi yönetenler de ülkeye bir vizyon katması lazım.

Ülkenin geleceğini planlaması lazım.

Bir plan koyması, hedefi olması lazım.

Hedefsiz bir şey olur mu?

Ben üniversite sınavına gireyim de nereye tutturursam oraya yerleşeyim olmaz.

Hedefinizde mühendislik varsa mühendisliği yazarsınız. Öğretmenlik varsa öğretmenliği yazarsınız. Teknik birim varsa tıp yazarsınız. Hedefinizi koyarsınız. Ülkeyi yönetenler de, kurumları yönetenler de gelecek planlamasını yapmak zorunda.

Şu anda azalmış da olsa terörlü bir Türkiye'nin içerisindeyiz.

Ben şehit ailelerimizi ziyaret ediyorum.

Her gittiğim yerde ziyaret etmeye çalışıyorum fırsat buldukça.

Burcu Köksal: Yaşasın Cumhuriyet!
Burcu Köksal: Yaşasın Cumhuriyet!
İçeriği Görüntüle

Hep 92 yılında Şehit olanlar...

Üst üste üç şehit ailemizle görüştüm. Evlatları 1992 yılında şehit olmuşlar. 1992 yılı terörün pik yaptığı yıllardan birisiydi.

Ben 90-96 arasında Erzurum'da okudum.

Tıp fakültesinde Erzurum'da okudum.

Otobüste gidip geliyorduk.

O dönemde ben Bir defa uçakla gittim.

O da 1992 yılında. Ailem uçakla gönderdi beni yani.

Sandıklı'dan uçağa binmek için Ankara'ya gitmen, Ankara'dan uçağa binip Erzurum'a gitmen gerekiyor. Bu daha zahmetli.

Otobüse binip gitmek daha rahat aslında.

Fakat ailem zorla uçakla gönderdi.

Çünkü benim arkadaşlarımın başına geldi.

O Erzurum, Erzincan arasındaki yol, Pülümür Kavşağı.

Yollar kesildi. Yüzlerce aracı durdurdular.

Otobüsler, kamyonlar karşılıklı.

Karşı karşıya getirilmiş.

Anahtarlar alınıp dereye atılmış.

Yol kilitlenmiş kimseye ulaşamasın diye.

Askerleri kaçırmışlar dağa.

Ve orada şehit ettiler zaten.

Benim arkadaşımın da başına gelince bizim aile korktu.

Beni uçakla gönderdi. B

ir defa uçakla gittim. Biz o haldeydik.

Ülkemiz içinde, Erzurum, Erzincan’a gidemiyorduk.

Bak Erzurum çok uzak ya da çok uç bir yer değil.

Çok şükür yapılan şeylerle, özellikle 15 Temmuz'dan sonra yapılan şeylerle terör neredeyse bitme noktasına geldi.

Biliyorsunuz 15 Temmuz'un öncesi hendek olayları vardı, terör daha fazlaydı.

Yani hiç kusura bakmayın, 15 Temmuz'a kadar biz terörden sıyrılamadık.

15 Temmuz'dan sonra savunma sanayimiz de çok ciddi yol aldı.

Terörle mücadelemiz de çok ciddi yol aldı.

O yüzden Türkiye'de terör azalmış olsa da terörlü Türkiye devam etsin mi istiyoruz?

Vurarak, kırarak, savaşarak 40 senedir yaptığımız gibi terörü bitirmemiz mi lazım?

Yoksa Terörsüz Türkiye için bir adım atmamız mı gerekir?

Sayın Devlet Bahçeli'nin bu adımı, bu çıkışı bence devlet adamlığının bir göstergesi.

Cumhurbaşkanımızın da kesinlikle tavizsiz, pazarlıksız, terörsüz Türkiye demesi, bu konuda hem fikir olmaları ve bu şekilde yürümeleri ülkenin geleceğinin planlamasıdır.

Bakın geçmişin hesaplaşması yok, bir af yok.

Böyle bir şey kesinlikle yok.

Maalesef bunu sulandırmaya çalışanlar, bunun üzerinden prim yapmaya çalışanlar var.

Buna kapılmamamız lazım.

Ha şunu demiyorum ben yanlış anlaşılmasın. Şimdi Güven olur mu karşı tarafa? Karşı taraf dediğiniz PKK terör örgütü, bak Kürtler demiyorum yine yanlış anlaşılmasın.

Her ne kadar PKK'yla eş güdümle giden partinin oy oranı yüzde dokuzlarda yüzde onlarda olsa da ben PKK'ya terör örgütüne kesinlikle güvenilmez diyorum.

Kesinlikle güvenmememiz gerekir.

Yüzde on a değil, onu kastetmiyorum yine yanlış anlaşılmasın.

PKK terör örgütüne, onun yöneticilerine, Öcalan'a güvenilir mi?

Kesinlikle güvenilmez, ben güvenmem.

Siz de güvenmezsiniz diye tahmin ediyorum.

Biz böyle bir vizyon ortaya attık ya, terörist Türkiye'de silah bırakıyor musunuz kardeşim?

Yoksa sizi gömeceğiz, haberiniz olsun.

Yoksa gelin, birlik olalım, Kürtler üzerinden siyaset yapmayın, terörü bitirelim, siyasetinizi yapın.

Zaten yapıyorsunuz. Adamlar da tamam dedi.

Tamam deyince yok ben size güvenmiyorum bunu iptal ederim demek olmaz.

Silahınızı pazarlıksız bırakacaksanız biz varız.

Bırakın gelin.

Yani şimdi komisyon görüşmeleri devam ediyor biliyorsunuz.

Eğer bu halde olursa bundan güzel bir şey olabilir mi ya?

Ve şehit ailelerini ziyaret ediyorum özellikle.

Onların fikirlerini soruyorum.

Bilmek istediğiniz bir şey varsa bana sorun, ben de ileteceğim yukarıya ve size de geri dönüş yapacağım diyorum.

Sağ olsunlar memnun kalıyorlar.

Ve bildiğim şeyleri anlatıyorum.

Biz toplantılarımızda da, AK Parti'nin Kızılcahamam toplantısında da, Efkan Ala bize anlatımda bulundu, sunum yaptı, anlattı.

Sorular soruldu. Kesinlikle diyor, kapıların arkasında bir pazarlık falan yok.

Bunu diyen Bizim partinin ikinci adamı, Genel Başkan Yardımcımız, Cumhurbaşkanımızın bu konuda görevlendirdiği kişi.

Kartlarımız açık, göreceğiz.

Silahı bırakırsanız problem yok, bırakmazsanız toprağın altına gömüleceksiniz o silahlarla beraber.

Bundan daha güzel bir şey olur mu?

Şöyle olur mu?

Ve şu cümleyi de kurayım size.

Bu terörsüz Türkiye ilk açıklandığı zaman, şu Yeni Doğan Çetesi komisyonu var ya, o komisyonda çalışıyorduk.

Tabii vekillerle beraber, diğer parti vekilleri, muhalefet vekilleriyle beraber.

Doktor arkadaşlar, sağlıkçı arkadaşlar daha ziyade bir arkadaşım dedi ki, vekil doktor arkadaş;

Bu AK Parti'nin, bunlar AK Parti demiyor, AKP diyor ya, AKP'nin kazanmasına bile sebep olacak bir hareketse de Allah razı olsun bu geçsin dedi.

CHP'li bir vekili arkadaş, doktor arkadaş.

Milliyetçiysek. Bu memleketi, bu milleti düşünüyorsak, doğru olanın arkasında hep beraber koşalım.’

*

*

*

*

*

ODAK: Milletvekilliği mi, Doktorluk mu?

HASAN ARSLAN: ‘ŞİMDİYE KADAR BENİ BU MAKAMLARA GETİREN KİMSE OLMADI, BENİM ELİMDEN TUTAN KİMSE YOK.’

‘Kendiniz için düşünürseniz insanın en iyi yaptığı iş, en rahat olduğu iş kendi işidir.

Yani mesleğidir.

Sizin mesleğiniz gazetecilikse en iyi gazeteciliği yaparsınız.

Bugün size ben seni hakim yapıyorum deseler, hakimliği ne kadar yapabilirsiniz?

Öğrendiğiniz kadar.

Ben en iyi kendi işimi yaparım.

Bütün meslekler için de böyledir.

Sadece Hasan Arslan için değil.

Kolumuzdaki altın bilezik kendi mesleğimiz.

O yüzden bunun en iyisi, en rahatı derseniz, sanki öbür işten kaçıyorum gibi algılanmasın, üzerimize düşen, giydiğimiz gömleğin hakkını veririz.

Vermeye çalışırız.

Şimdiye kadar ki çalışmalarımız da hep bunun göstergesidir zaten.

Halk için, vatandaş için, devlet için, millet için derseniz, kesinlikle ve kesinlikle etkinizin en çok olduğu yerde olmalısınız.

Eğer çalışan, çalışkan birisiyseniz, Ben bu konuda mütevazı değilim, yani çalışmak konusunda, iş konusunda mütevazi değilim, olmayacağım.

Ben bulunduğum makamın hakkını vermek için elimden geleni yapıyorum.

Şimdiye kadar da beni bu makamlara getiren kimse olmadı, benim elimden tutan kimse yok.

Ben çalışmamla bu yerlere, bu makamlara geldim.

Çok şükür Rabbim nasip eyledi.

Ben yaptım demiyorum, yine yanlış anlaşılmasın.

Ama çalışmakla bir yere geldiysek hakkını verebileceğimize inanıyorum ve o konuda da özgüvenim var.

Birçok kişiden de bu işi iyi yaparım.

Milletvekilliğini kastediyorum.

İddiam da var.

O yüzden halk için derseniz etkinin en çok olacağı yerde olmalısınız, kanun çıkaran olmalısınız ki halka yansımalı.

Biraz önce söylediğimiz gibi ilk imzası olduğum kanun teklifinde de aynı şeyi yaptık.

Organ nakliyle alakalı ciddi bir kanun çıkardık.

Ne bileyim işte başka alanlarda vardı.

Şimdi ona çok girmeyelim.

Buradaki etkimiz daha geniş. Yine iddialıyım. Hepsi halk için.

En ufak bir kafamda tereddüt olan bir şey yok.

O kanun ile ilgili bir tane madde vardı.

Onda tereddütüm vardı.

Onu da Bakan Beyle görüşerek, Grup Başkan Vekili ve Meclisimizle beraber buradaki tereddüdü şöyle aşabilirseniz ben bunu imzalayacağım dedim.

Bakan bey de tamam dedi. O konuyu da çözdüm.

Kafamda tereddüt kalmadı öyle olunca.

Ben sahaya giden birisiyim.

Sağlık kanunu bu. Sağlıkta 26 yılda hekimlik yaptım.

Bunun 17 yılı idarecilikle geçti.

Çıkardığınız kanunun vatandaşa etkisini ölçebilecek bir tecrübe. Bu tecrübeye sahip, burada da mütevazı olmayacağım.

Genelde mütevazı olmaya çalışırım ama burada değilim.

Kimse kusura bakmasın. Çıkardığınız kanunun vatandaşa etkisini ölçebilecek kişilerden birisi olduğumu iddia ediyorum. Bunu da ölçüyorum. Kimsenin söylemediği noktaydı o tereddüt, sahaya yansımasında.

Onu da giderdik, rahatlıkla imzaladım. Böyle olursa imzaladım ben dedim ve imzaladım.

Yani nereden geldik?

Siz hekimlik mi, milletvekilliği mi diye sordunuz.

En rahat dersen, kendim için en rahat.

Doktor, ben doktorum. Hasta muayene ederim, günde 50 tane muayene ederim, 60 tane muayene ederim ve çok şükür beni milletvekilliğe taşıyan da odur.

Yani ben oy istemeye gittiğim zaman 2023'te, geziyoruz ya dükkanları, esnafları ya da vatandaşı.

Hocam benim şurayı siz dikmiştiniz ya da benim kolum kırılmıştı, siz alçıya almıştınız.

Benim çocuğumu siz sünnet etmiştiniz ya da benim şu hastam yoğun bakımda iğne ihtiyacı vardı, siz bulmuştunuz diyen birçok vatandaşla karşılaştım ki hepsini tanımam mümkün değil.

Ama bunun geri dönüşleri var ya, dedim ki, Allah şahit ben milletvekili olamasam da bu bana yeter ya.

Bu bana yeter dedim.

O yüzden işinizi iyi yaparsanız bir şekilde yol var.

Kendiliğinden açılıyor.

Yoksa birisinin illa sizi tutup da alıp şuraya koymasına gerek yok.

Tabii ki istekli olmanızda gerekiyor.

Durduğunuz yerde hiçbir şey de olmaz.’

Kaynak: ODAK ÖZEL HABER