Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen “İklim Krizi ve Kuraklık” konulu seminer, çevresel değişimlerin küresel boyuttaki etkilerini gündeme taşıdı. Erdal Akar Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, Prof. Dr. Fatma Kafalı Yılmaz ve Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt konuşmacı olarak yer aldı. Seminere, Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kaymak, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, son yıllarda artan çevresel olayların iklim değişikliğinin somut göstergesi olduğunu belirterek, Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda yer alması sebebiyle kuraklık riskinin yüksek olduğunu vurguladı. Özdemir, “Birleşmiş Milletler çatısı altında alınan kararlar ülkelerin onayıyla yürürlüğe giriyor. Ancak kuraklık ve yağış rejimindeki düzensizlikler, bölgesel istikrarı tehdit etmeye devam ediyor” dedi.

SICAKLIK ARTIŞI, KURAKLIK RİSKİNİ DERİNLEŞTİRİYOR

Sıcaklığın iklim değişikliğinden etkilenme oranını belirleyen en kritik faktörlerden biri olduğunu dile getiren Özdemir, 2100 yılına kadar tüm iklim modellerinin sıcaklık artışını öngördüğünü ifade etti. Tarım, kıyı yönetimi ve su kullanımı politikalarının bu doğrultuda revize edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Aksi takdirde, çevresel sorunların beşerî sonucu olarak göç hareketleriyle karşı karşıya kalabiliriz” diye konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt ise küresel ısınmanın kalıcı rüzgâr sistemlerinde kırılmalara neden olduğunu belirterek, alize kuşaklarındaki değişimlerin El Nino olaylarının sıklığını artırdığını söyledi. Bozyurt, “Isınmanın etkisiyle atmosferdeki basınç koşulları değişiyor, bu da küresel ölçekte dengesizliklere yol açıyor” ifadelerini kullandı.

TARIMSAL KURAKLIKTA İNSAN ETKİSİ BÜYÜK

Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Kafalı Yılmaz, tarımsal kuraklığın meteorolojik kuraklıkla yakından ilişkili olduğunu ifade etti. Yılmaz, “Bitkiler, su ihtiyaçlarını karşılayamadıklarında strese girer; bu durum verim kaybı ve tarımsal üretimde azalmaya yol açar” dedi. Yanlış otlatma ve arazi kullanımı gibi insan faaliyetlerinin kuraklığı hızlandırdığını belirten Yılmaz, erken otlatmanın toprağın çıplak kalmasına, suyun buharlaşmasına ve nem kaybına neden olduğunu vurguladı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden örnek veren Yılmaz, Atatürk Barajı sonrasında artan sulama imkânlarına rağmen yanlış uygulamalar nedeniyle toprakta tuzlanma ve çoraklaşma yaşandığını söyledi. “Aşırı sulama, toprağın mineral dengesini bozarak verimliliği düşürüyor. Bu nedenle doğru sulama politikaları hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

KÜRESEL VE YEREL ÖLÇEKTE ORTAK MÜCADELE GEREKİYOR

Bozyurt, Türkiye’nin kuraklaşmasında Arktik ve Kuzey Atlantik Salınımlarındaki değişimlerin doğrudan etkili olduğunu belirtti. Bu durumun Batı rüzgârları kuşağının güneye inmesini engellediğini ifade eden Bozyurt, “Akdeniz Havzası’nda kış yağışlarının azalması, gelecekte su kaynakları üzerindeki baskıyı artıracak” dedi.

Öte yandan yapılan projeksiyonlara göre Doğu Karadeniz’de yağış oranlarının artabileceğini belirten Bozyurt, “Bu artış bölgesel dengesizliği daha da artıracak. Dolayısıyla iklim krizine karşı hem küresel hem yerel ölçekte koordineli bir mücadele şart” değerlendirmesinde bulundu.

Okul Servis Şoförlerine Yönetmelik Kapsamında Eğitim Verildi
Okul Servis Şoförlerine Yönetmelik Kapsamında Eğitim Verildi
İçeriği Görüntüle

Seminer, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.

Kaynak: GAMZE KARABULUT