Camgöz, 12. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi için geldiği Afyonkarahisar'da, AA muhabirine, kurumda çoğunlukla bilimsel araştırma projeleri ve tezler üzerine yoğunlaştıklarını söyledi.
Radyoaktif madde olan her şeyin ilgi alanları içerisinde yer aldığını dile getiren Camgöz, şöyle konuştu: "Doğal radyoaktif elementler uranyum, toryum ve potasyum, doğanın her yerinde var. Bitkilerde ve insan vücudunda dahi vardır. Bunlar doğal su ve gıda çevirimleriyle insanlara ve cansız objelere de geçiyor. Dünyanın oluşumundan beri jeolojik katmanlarda bunlar var. Özellikle su çevirimleri, jeolojik çatlak ve boşluklardan doğal radyoaktif elementleri çok küçük düzeylerde mineral ve çözülmüş olarak etrafa dağıtıyor."

"BİR ÇAKIL TAŞINDA BİLE YAPILACAK ÖLÇÜMDE RADYOAKTİF MADDE BULABİLİRSİNİZ"
Camgöz, doğal yapı taşlarının oluşumunun da çok kaotik süreçler gerektirdiğini ve bir anda meydana gelmediğini vurguladı.
Mermerlerinin üzerindeki başka renklenmelerin de farklı elementlerinin varlığıyla ilgili olduğunu aktaran Camgöz, "İnsanlar, doğal radyasyona sürekli maruz kalıyor. Yıllık ortalama 2.4 milisievert (mSv) dünyadaki her insan bu doza maruz kalıyor. Bunun üzerinde bir doz alıyorsak eğer, sağlık riskimiz var demektir. Granitler, volkanik kayaların soğumasıyla oluşuyor. Bu süreçte radyoaktif madde taşınımları buralarda giriyor. Bunlar özel bir durum değil. Bir çakıltaşında bile yapılacak ölçümde radyoaktif madde bulabilirsiniz. Doğanın kendisi böyle." diye konuştu.

"İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN ZARARLI DEĞİL"
Camgöz, doğal yapı taşlarında yapılan çalışmalarda dünyada kabul edilen bazı indekslerin olduğunu kaydetti.
Türkiye'de satışı yapılan 54 doğaltaşta radyoaktif ölçümleme ve içerik analizleri yaptıklarına dikkat çeken Camgöz, şöyle devam etti: "Biz, bir şey doğal radyoaktivite içeriyorsa bunu zararlı kabul etmeyiz. Yaptığımız çalışmada, Türkiye'de çıkan mermer, granit, traverten ve her türlü yapı taşının radyoaktif içerik açısından insan sağlığı için zararlı olmadığını tespit ettik, kabul edilebilir düzeydeler. Yine bu doğaltaşların radyasyonu ne kadar durdurabildiğini inceledik. Yani dışarıdan insan yapımı bir radyasyon gönderdiğimizde arkasına ne kadar geçirebildiğine baktık. Bunların neredeyse alüminyumla eş değer olduğunu gözlemledik. Doğal yapıtaşlarıyla binaları kaplamanın betondan çok daha iyi bir koruyucu olduğunu fark ettik. Güneşten gelen kozmik radyasyonu daha da azaltıyor. Kullanmak daha faydalı. Bunu da yaptığımız çalışmada ortaya çıkardık. Yine medikal alanda da radyasyondan korunmak için bu taşlar kullanılabilir."




