Sındırgı’da meydana gelen depremler sonrası Prof. Üşümezsoy, Simav fay zonunun Afyonkarahisar’ın güneyine, Sandıklı ve Dinar bölgesine uzandığını vurguladı. İlçenin günlerdir beşik gibi sallandığını belirten uzman, bölgede dikkatli olunması gerektiğine işaret etti.
AFAD: ART ARDA ÜÇ DEPREM
24 Ağustos’ta Sındırgı’da art arda üç deprem meydana geldi. AFAD’ın açıklamasına göre, saat 21.58’de 4.8, saat 22.00’da 4.2 ve saat 22.14’te 4.3 büyüklüğünde depremler kaydedildi. Depremlerin 7 kilometre derinlikte meydana geldiği, çevre illerden de hissedildiği bildirildi.
“ARTÇILAR DEVAM EDECEK”
Balıkesir depremlerini değerlendiren Prof. Şener Üşümezsoy, Habertürk canlı yayınına katılarak önemli uyarılarda bulundu. Afyonkarahisar’da da hafif şiddetli depremler yaşandığını dile getiren Üşümezsoy, “Sındırgı’daki depremden sonra artçılar sürse de bu doğaldır ve yeni bir büyük deprem anlamına gelmez. Ancak Simav fay zonu, jeolojik yapısı gereği uzun vadede büyük deprem potansiyeli taşımaktadır” dedi.
Üşümezsoy ayrıca, küçük depremlerin birkaç kilometrelik kırılmalara yol açtığını, büyük depremlerde ise onlarca kilometrelik fay parçalarının harekete geçtiğini belirtti. “Sındırgı depreminde yaklaşık 20 kilometrelik bir fay kırıldı. Bu da artçıların devam etmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
SİMAV FAYI’NIN TEHLİKESİ
Uzmanlara göre Simav Fayı, 6.0–7.0 büyüklüğünde depremler üretebilecek kapasiteye sahip. Türkiye’nin Batı Anadolu Bölgesi’nde yer alan bu fay hattı, Afyon–Akşehir–Gıraverdi üzerinden Konya–Karaman yönüne kadar uzanıyor ve ciddi bir deprem zonunun parçası olarak değerlendiriliyor.
HANGİ İLLERİ ETKİLİYOR?
Simav Fay Hattı, Balıkesir, Kütahya, Afyonkarahisar, Manisa ve Konya illerini kapsayan geniş bir alanda etkili. Depremler sadece Simav bölgesinde değil, bu illerdeki yerleşim alanlarında da yüksek risk oluşturuyor. Fay hattının normal doğrultulu hareketi, iki kaya bloğunun birbirinden ayrılmasına yol açarak gerilimli sismik aktiviteleri tetikliyor. Uzmanlar, hattın geçtiği güzergâhta zaman zaman büyük depremlerin yaşanabileceğini vurguluyor.
