Daha önce...
Ağustos ayının sonunda gündeme gelmişti Taşoluk’taki maden konusu.
Yöre halkı, firmaya tepki göstermiş ve Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı devreye girmiş, daha önce verilmiş olan GSM ruhsatını iptal etmiş, konu bir süreliğine buzdolabına konmuştu.
İlgili firma Valiliğin bu GSM iptali kararını İdari Yargıya taşımış ve Afyonkarahisar İdare Mahkemesi de Valiliğin bu kararına karşılık ‘Yürütmeyi Durdurma Kararı’ vererek 3 Kasım 2025 tarihinde kaldırdı.
Geçtiğimiz hafta...
İlgili firma Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin verdiği Yürütmeyi Durdurma Kararına dayanarak iş makinelerini tekrar Taşoluk’a götürdü.
İş makinaları yöre halkının tepkisi göz önüne alınarak gece yarısı maden sahasına götürüldü.
Bunu duyan halk sabah saatlerinden itibaren orada adeta etten duvar ördü ve ‘Kimse burada çalışamaz’ diyerek tepkisini devam ettirdi.
Sinanpaşa Kaymakamı Emrah Aslan konuyu hemen Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’na iletti, bu arada da Jandarma Ekipleri tatsız bir durum yaşanmaması için gerekli tedbirleri aldı.
Firmanın orada maden ocağı açması her ne kadar yasal olsa da...
Valimiz akıllı bir idareci.
Halk ile karşı karşıya gelmek istemiyor.
‘Halka rağmen’ orada maden ocağının açılmasının ileride doğurabileceği sıkıntıları bilmekte.
O nedenle daha önce Afyonkarahisar Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilmiş olan ‘ÇED gerekli değil’ kararına rağmen...
İl Özel İdaresinin vermiş olduğu GSM ruhsatını iptal etmişti.
Bu aslında bir riskti Valimiz için.
Ama Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı, halkımız için almıştı bu riski.
İptalden sonra ilgili firmanın İdare Mahkemesine Yürütmenin Durdurulması istemiyle gidileceği bilinmesine rağmen, GSM iptali yapılmıştı.
Yukarıda da bahsettiğim gibi konu geçici olarak buzdolabına konulmuştu.
Bu süreç içerisinde beklenmekte olan Valiler Kararnamesi ve Bakanlıklardaki atamalar ile Valimizin de Bakan olmasıyla birlikte, bu konu Valimizin Afyon’b daki görev süresi içerisinde başka bir sıkıntı olmadan atlatılmış olacaktı.
Sonrasında da Ankara’da bazı görüşmeler yaparak bu konuyu kökten çözebilirdi.
Valimiz böyle düşünmüş olabilir...
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı diyebileceğimiz bir şekilde Valiler Kararnamesi bilinen bazı nedenlerden dolayı gecikti.
Afyonkarahisar İdare Mahkemesi de bu arada Yürütmeyi Durdurma Kararını verdi.
Firma da kar yağmadan önce o maden sahasında bazı çalışmaları yapmak istemekteydi.
Bu Yürütmeyi Durdurma Kararı alınır alınmaz firma bir adım daha attı ve iş makinalarını oraya gece yarısı götürdü.
Ama halk kararlıydı.
İşler yine karıştı...
Bu defa Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı bir karar aldı.
Halkın sakinleşmesi ve orada üzücü olayların olmaması için bence en doğru yolu tercih etti.
5442 sayılı kanuna dayanarak krizi bir kez daha buzdolabına koydu.
Nedir 5442 sayılı kanun diyecek olursanız...
İl idaresi kanunu.
Bu kanuna dayanarak İl’de Vali, Güvenliği ve Asayişi sağlamak için bazı yaptırımları devreye alabilir.
Burada da Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı bu kararı aldı ve o firmanın iş makinalarının maden sahası ve Taşoluk sınırları dışına çıkarılması talimatını verdi.
İş makinaları oradan çıkartıldı, Sinanpaşa Kaymakamı Emrah Aslan ve yöre halkı aynen devrimci lider Ernesto Che Guevara gibi sahadan şarkılar, türküler söyleyerek ayrıldılar.
Ama sonradan alınan bazı duyumlar yöre halkını tedirgin etti ve nöbetler tutulmaya başlandı.
*
*
*
Kaymakam ile görüştüm...
Bu maden sahası neden önemli?
Neden firma bu kadar ısrarcı?
Sinanpaşa Kaymakamı Emrah Aslan ile iki saate yakın görüştüm.
Konuyu enine boyuna anlattı.
- Bu maden sahası neden önemli?
Bu firmanın adı Global Industry Mıneral Madencilik Sanayi ve Ticaret A. Ş.
Alanyurt’ta başka firmanın taşeronu.
Oradan çıkartılan seramik kili yurt dışına ihraç ediliyor.
Bu firmanın ilgilileri taşeron olarak çalıştıkları bu maden ocağından çıkartılan seramik kilinin başka nerelerde olduğunu araştırıyor.
Afyonkarahisar Sinanpaşa İlçesi Taşoluk Beldesinde önemli bir endüstriyel ham madde olan Feldspat, Kaolen (Seramik Kili) madeni olduğunu tespit ediyor.
Aslında bu madenden Türkiye’nin pek çok yerinde var.
Ama Taşoluk’taki çok değerli ve dünyada bulunan bu tür madenlerin en iyisi.
Cam, seramik, kaynak elektrotları ve boya sanayisinde kullanılmakta.
Bu madenler çok uzun süreçlerde oluşuyor.
Uzun süreçler sonucunda feldspat mineralleri kaoline dönüşmekte. Dünyaca ünlü Çin porselenlerinin yapı maddesini bu kaolin oluşturmakta.
- Neden firma bu kadar ısrarcı?
Kaymakam Bey bu konuda bir yorum yapmadı.
Ama ilgili firmanın ilgililerinin bu konuda bazı kişiler ile yaptıkları görüşmeleri kaynaklarımdan öğrendim.
Firma ilgilileri şunu demekteler imiş;
- Bu sahadaki maden kıymetli.
- İhracat ham maddesi.
- Türkiye bu madenleri daha önce Ukrayna’dan temin ediyordu.
- Döviz gidiyordu.
- Şimdi biz bu madeni hem yurt içinde değerlendirerek, hem de yurt dışına ihraç ederek ülkemize döviz kazandıracağız.
- Tüm izinlerimizi, ruhsatlarımızı aldık.
- Uzun bir süreçten beri de emek sarf etmekteyiz.
- Bu madenin çıkartılmasıyla hem istihdam sağlanacak, hem yöre halkına faydalı olacağız, hem devletimiz döviz kazanacak, hem de katma değer oluşturulmuş olacak.
- Yaklaşık dört yıldır bu konuyla uğraşıyoruz.
- Buradan kepçe ile alacağız. Kamyonlara yüklenecek. Üzerini örteceğiz. Çevreye toz toprak yayılmayacak. Taşoluk yollarını da kullanmayacağız.
- Taşoluk merkezden araç geçmeyecek.
- Doğaya kesinlikle zarar vermeyeceğiz.
- İhracat sözümüz var. İlgili Bakanlık hani ne oldu? demekte. İki arada bir derede kaldık.
*
*
*
Kafama takılan sorular...
İlgili firmanın aldığı izinler öyle kolay kolay alınabilecek şeyler değil.
Önemli merhalelerde kısa sayılabilecek şekilde hallolmuş.
Bana göre...
Kanunun boşluklarından istifade edilmiş.
Bazı yetkililerin yetkilerini son haddine kadar kullanmaları da sağlanmış.
Mesela...
Bu firma 649 hektar için MAPEG’ten ruhsat alıyor.
Ama ÇED gerekli değil belgesi ve GSM ruhsatı için sadece 19 Hektarlık alan için müracaat ediyor.
Neden?
Belli bir hektar altında olan talepler için ÇED Gerekli Değildir ve GSM Ruhsatları daha rahat mı çıkmakta acaba?
Ya da 19 Hektar başka bir şeyin kılıfı mı?
Başka bir soru...
Ormanlık bir miktar alanda bu çalışmadan etkilenecek.
Bu konuda Orman yetkililerinin ne kadar hassas ve katı olduklarını bilmekteyiz.
Afyonkarahisarlı pek çok Mermer Maden İşletmecisi dostlarımızı dinleyin, neler neler duyacaksınız.
Orman yetkililerini aşmak herkes için deveye hendek atlatmaktan daha zor iken, acaba bu firma yetkilileri bu konuyu nasıl çabucak aşabildiler?
O yol ve stratejilerini bizim Mermer Madencilerimize de anlatsalar, onlarda ülkemize döviz kazandırmaya katkıda bulunsalar.
Bir başka soru da Özel İdareye...
Bu firmaya 03.09.2024 tarihinde E-2024132 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir kararı veriliyor ve akabinde 30.09.2024 tarihinde de 2. Sınıf Gayri Sıhhi Müessese işyeri açma ve çalışma ruhsatı veriliyor (2024/49).
Sonra...
E-2024132 sayılı ÇED Gerekli Değildir kararının iptali istemiyle Afyonkarahisar İdare Mahkemesine dava açılıyor.
Davayı açan o ÇED Gerekli Değildir kararını ve GSM İşyeri açma ve çalışma ruhsatı veren Özel İdare.
Yani önce kendileri veriyor, sonra iptalini istiyor.
Afyonkarahisar İdare Mahkemesi konuyu incelemeden önce...
Süre aşımı olup olmadığına bakıyor.
Görülüyor ki...
Özel İdare dava açma süresini geçirmiş!
Dava bu gerekçe ile reddediliyor. (30.09.2025 E:2025/1087, K:2025/1047)
Acaba süre bilerek mi geçirildi?
Ya da neden...
Bir başka ilginçlik...
Bu İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının (Ruhsat tarihi 30.09.2024 Ruhsat No: 2024/49) altındaki imza o tarihteki Vali Yardımcısı Mehmet Keklik’e ait.
O tarihte İlimizde Vali Yardımcısı idi.
Sonra...
Hatay Dörtyol’a Kaymakam olarak atandı.
Afyonkarahisar Vali Yardımcılığı görevine göre, ‘Terfi’ sayılabilecek bir atama.
Hatay Dörtyol önemli bir İlçemiz.
Mehmet Bey şimdi oranın en büyük mülki amiri konumunda.
O ruhsata imza atarken, Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’nın haberi ve izni var mıydı merak ediyorum?
*
Valimiz yalnız bırakılıyor
Anlaşılıyor ki...
Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı bu konularda adeta tek başına mücadele ediyor ve önemli riskler alıyor.
Ekibine elbette bir toz kondurmayacaktır.
O ‘kol kırılır yen içinde kalır’ zihniyetinde.
Saygı duyulacak bir düşünce.
Sanıyorum bundan sonrasında, ekibindeki bazı kişilere verdiği değeri ve yetkiyi gerçekten hak edip etmediğinin muhasebesini kendi içinde yapacaktır.
*
*
*
Hadsizlik, terbiyesizlik...
Global firmasının ilgililerinin yaptıkları basın açıklaması dün akşam saatlerinde ulaştı bana da.
Ben Kaymakam Bey ile görüşmeyi öğlen saatlerinde yapmış ve notlarımı alıp, araştırmamı da akşam öncesinde tamamlamıştım.
Bu son bölümü, o basın açıklaması geldikten sonra yazdım.
Öncelikle üzüldüm böyle bir açıklamada Milletvekilimiz Ali Özkaya için o firma yetkililerinin ifadeleri için.
Hadsizlik ve terbiyesizlik etmişler.
Aynı terbiyesizliği yöre halkı içinde ettikleri aşikar.
Çünkü bir yörede o yöre halkının rızası olmadan iş yaparsanız huzur bozulur.
O huzur bozukluğu ve rızasızlık ile ne kadar bol sıfırlı milyon dolarlar kazanırsanız kazanın, hayrının görülebileceğini düşünmüyorum.
‘Haram helal ver Allahım, çoluk çocuk yer Allahım’ zihniyetinde olanlar olabilir.
Ama onlarında sonlarına bir bakın.
Dedesi koruk yemişte, torununun dişi kamaşmış...
Gelelim tekrar konumuza...
O firmanın ilgililerine;
Siz kim oluyorsunuz da, Afyonkarahisar halkının oylarıyla seçilmiş olan bir yöre Milletvekiline, Afyonkarahisarlıya provokatör diyebiliyorsunuz?
Milletvekilimizin halk ile kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya getirdiğini söyleyebiliyorsunuz?
Hadsiz terbiyesizler bunları söylemekle kalmıyorlar.
Bakın daha neler demekteler;
‘... bölgede devletimizin kontrolünde suhulet ve sükûnetle devam eden süreç kontrolden çıkmıştır.’
Ey firma yetkilileri...
Yöre halkı siz gece yarısı yangından mal kaçırır gibi o iş makinalarını maden sahasına götürdüğünüzden itibaren teyakkuz durumundadır. Valimizin talimatıyla o iş makinaları maden sahasından çıkartılarak yöreden uzaklaştırılmıştır.
Yani o açıklamanızda bahsettiğinizin aksine, sizin insiyatifinizle falan değil.
Valimiz talimat vermiş ve yetkisini kullanmıştır.
Size kalsa neleri göze aldığınızı halk iyi anlamış durumdadır, o nedenle gece nöbet tutar hale gelmişlerdir.
Firma yetkilileri o basın açıklamalarında bir de aba altından sopa göstermekteler.
Çalışma hürriyetlerini kısıtlayan bu durum ile ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını, Milletvekilimiz hakkında tazminat davaları açacaklarını belirtmekteler.
Elinizi tutan yok.
Hodri meydan.
Bizler içinde suç duyurusunda bulunmazsanız hatırımız kalır.
*
*
*
Neler olabilir?
Birincisi...
Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı ve Milletvekillerimiz bu konuda Ankara’da girişimlerde bulunurlar ve MAPEG’in verdiği o ruhsat iptal edilir.
Sorun kökten biter.
İkincisi...
İl Özel İdaresi, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin verdiği Yürütmeyi Durdurma Kararına karşın Konya Bölge İdare Mahkemesine dava açar. Oradan da istenilen sonuç elde edilmez ise, konu Danıştay’a gider.
O süreçte de Valimizin 5442 sayılı kanuna dayanarak verdiği karar aynen uygulanmaya devam eder.
Üçüncüsü...
Firma sahipleri o hadsiz ve terbiyesiz ifadeler için hem Milletvekilimizden, hem de yöre halkından özür dilerler.
Sonrasında;
Öncelikle yöre halkının rızasını alarak...
ÇED raporu ve diğer konularda kanun ardına dolanmaktan vazgeçerek, gerekli yükümlülüklerini yerine getirirler.
Davulla zurnayla yöre halkının desteğiyle işlerine başlarlar.
*
Bugünlük bu kadar.
Sinanpaşa Kaymakamı Emrah Aslan ile belirttiğim gibi iki saat kadar görüştük.
Hepinizin merak ettiği ve bizim daha önceden gündeme getirdiğimiz bazı konuları da konuştuk.
Sonraki yazımda onlara da değinmek üzere...




