Aklımın erdiği tek askeri ihtilal 12 Eylül’de yapılmıştı. O tarihe kadar Sağ, Sol kavgaları sokaklara taşmış, polis asayişi sağlayamaz olmuştu. Kutuplaşma halk içinde öylesine derin çatlaklar oluşturmuştu ki, ne siyasiler ne de bürokrasi, sivil toplum örgütleri bu işi çözemiyordu.

Çünkü herkes bir şekilde taraf olmuş, kardeş kardeşi dövüyordu. Bir taraf’’ Yaşasın Sosyalizm’’ diye nutuklar atarken bir taraf ‘’ Milliyetçi Türkiye’’ diyordu. Hükümetler değişiyordu ama hiç kimse işin içinden çıkamıyordu.

Demokratik yolların tamamen tıkandığı bir anda 12 Eylül sabahı tanklar sokaklara çıkmış ve Ordu yönetime el koymuştu. Cunta lideri Kenan Evren şehir, şehir gezerek neden yönetime el koyduklarını açıklıyor ve vatandaşlarımız her yerde kendisini çılgınca alkışlıyordu. Afyonkarahisar’daki mitingi o tarihlerde bende takip etmiştim ve miting alanından vatandaşlar şöyle bağırıyordu.

-‘’Bu dört partiyi kapatın paşam..’’

Cuntaya öylesine destek yağıyordu ki, köylerdeki çiftçiler tarladan kaldırdıkları ürünleri Türk askerine bağış yapıyor ve Mehmetçik için yardım kampanyaları düzenleniyordu. O tarihler de tek bir Allah’ın kulu Orduya ‘’Yanlış yapıyorsunuz’’ dememiş, tam aksine elleri patlayıncaya kadar alkışlıyordu.

Mahalle ve sokakların, Okulların adı Kenan Evren olarak değiştirilmiş, Stadyumların adı tıpkı bugün’kü gibi Kenan Evren Stadyumu olarak değiştirilmişti. Düzenin zemberekleri öylesine işliyordu ki, düzenden nemalanmak isteyen vatandaşlarımızda her türlü yağcılığı yapıyordu.

Nitekim hazırladıkları Anayasa’ya bile yüzde 90 destek vererek kabul edilmişti. Anayasa’nın kabul edilmesiyle birlikte Kenan Paşa’da başımıza Devlet başkanı olarak seçilmişti. Aynı Kenan Paşa yıllar sonra AKP iktidara geldikten sonra alkışlayanlar tarafından hain olarak suçlanmaya başlamış ve yargılanarak rütbeleri sökülmüştü.

Yani yirmi sene adama yağ çekenlerin, alkış tutanların akılları birden başına gelmiş Kenan Evren’e hakaret ve küfürler ederek intikam alır hale gelmişti. Adalet belki de geç tecelli etmişti ama geç gelen Adaletin adalet olmadığı’ da acı bir gerçekti. Maalesef Ortadoğu kültüründen bir türlü kurtulamayan vatandaşlarımız esen rüzgarlara göre söz ve tavır geliştirerek hak hukuk ve Adalet anlamında sınıfta kalıyordu.

Adam öldükten sonra birden maçolaşan siyasetçilerin askere ulu orta laf söylediklerini de yine bu dönemde gördük. Demek ki hala M. Kemal ATATÜRK’ ün açmış olduğu yoldan yürüyebilmiş değiliz. Ve onun ışığından hala istifade edemiyoruz.

Hakkın değil güçlünün yanında saf tutarak kaderimizi de bedbaht ediyoruz.

Ertuğrul KALAFAT