Dün Afyon Kocatepe Üniversitesindeydik.

Eski Rektörümüz Prof. Dr. Şan Öz Alp’e göre AKÜ’nün kuruluşu 1974.

Anadolu Üniversitesi’ne bağlı olarak açılan Meslek Yüksek Okulu’nun açıldığı yılı AKÜ’nün temelinin atıldığı ve kurulduğu yıl olarak kabul ediyor Şan Hocam.

Ama kanun ile AKÜ’nün müstakil üniversite olarak kurulduğu yıl 1992.

Otuz yılını geride bırakan Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin bu otuz yılını iyi gözlemledim.

Çoğu zaman pek çok çalışmada perde arkasında yer aldım.

Elimizden geleni yapma gayretinde olduk.

Orada oluşturulan radyo televizyon stüdyolarından, programlara ve bazı çalışmalara karınca kararınca destek olmaya gayret ettim.

Bir Afyon’lu olarak, AKÜ’nün bugünlere ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

*

Mütevazi Rektör...

Afyon Kocatepe Üniversitemizin 30. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında dün düzenlenen törende dikkat çeken en önemli hususlardan birisi Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ın mütevaziliği idi.

 

Rektör Karakaş AKÜ’de özellikle 2003 sonrasında hiç yapılmayanları kendi döneminde yapan ve bunun da reklamını yapmayan bir Rektör.

Afyon Kocatepe Üniversitesi 30. Kuruluş yılını kutlarken, bu otuz yılın 29 yılına şahitlik eden bir kişi Mehmet Karakaş.

 

AKÜ bugüne gelirken her tuğlasında Mehmet Karakaş hocanın büyük emekleri var.

*

Hocanın hassasiyeti...

Vefanın öneminden önceki günkü yazımda bahsetmiştim.

Rektör Karakaş da mütevaziliğinin yanı sıra vefalı bir insan.

Bunu her daim hissettiriyor.

 

AKÜ’nün kuruluşundan bugüne belgeseli hazırlanırken özellikle tüm Rektörlerimizle görüşülmesi ve onların konuşmalarının belgeselde yer alması talimatını verdiğini aktardı belgeseli hazırlayan arkadaşlar.

Karakaş Hocanın bu hassasiyeti, O’nun kişiliğini anlatmaya yetecek türden.

*

KANAL 3’te yayınlayacağız...

Kuruluştan bugüne Afyon Kocatepe Üniversitesi belgeselinin ön gösterimiydi dün AKÜ Kongre Merkezinde izlediğimiz.

Belgesel ile ilgili teknik çalışmalar halen devam etmekte.

Tamamlandığında KANAL 3’te tamamını yayınlayacağız.

İzlemenizi tavsiye ederim.

Sena Coşkun ve Hakan Bayrakçı başta olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

*

*

*

*

 

Kurucu olmak zordur...

Afyon Kocatepe Üniversitemizin kurucu Rektörü Prof. Dr. Şahabettin Yiğitbaşı 1992-1997 yılları arasında görev yaptı.

Kurucu olmak zordur.

Şahabettin Hoca gerçekten o günkü şartlarda önemli bir başarı kaydetti.

Şahabettin Beyin bugünlerde sağlık problemleri var.

Allah’tan kendisine acil şifalar diliyoruz.

*

Keşke...

Yiğitbaşı’nın ardından Prof. Dr. Şan Öz Alp göreve geldi.

Bir dönem görev yaptı.

Tam yaptı görevini.

Layıkıyla yaptı.

Tüm Afyonlular O’ndan sonra şunu hep birlikte söylediler;

Şan Hoca keşke bir dönem daha görevde kalsaydı.’

Evet...

Keşke.

O zaman AKÜ en az ikiye katlanırdı.

Bugünkü Afyon Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin temelleri Şan Hoca zamanında atıldı aslında.

Pembe, Kırmızı, Mavi Hastaneler ile Şan Hoca döneminde tanıştı Afyon halkı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi merkez kütüphanesinden konservatuara kadar şu anda AKÜ de olan ne varsa hemen hepsi Şan Öz Alp zamanında ya temeli atıldı, ya da faaliyete geçirildi.

Disipline önem verirdi Şan Öz Alp.

Sert görünüşünün altında duygu yüklü bir dev vardı aslında.

İnançlıydı, cesurdu.

Verdiği sözden, karardan asla geri adım atmazdı.

İyi niyetliydi.

Makam, mevki, unvan, kariyer peşinde olmadı hiç.

Doğru bildiğini yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Devletimize ve Türk Milletine bağlılıktan asla ödün vermedi.

Pek çok kimse bilmez...

Rektörlüğü sırasında bölücü terör örgütünün hedefindeydi ve suikast girişiminde bile bulunuldu kendisine karşı.

Ama bunun reklamını yapmadı.

Kimsenin bilmemesi için çaba sarf etti bilakis.

 

Neyse Şan Hocayı anlatmaya ne bu sütunlar yeter, ne de günlerce yazmak.

Allah razı olsun hem kendisinden hem de Ailesinden.

Eşi Füsun hanım, oğlu Orhan ve kızı Nevra.

Hepsinin  Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne emekleri var.

 

Dün o belgeseli izlerken o yıllar ve Öz Alp Ailesinin Afyon ve Üniversitemiz için emekleri, çabaları gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti.

*

Kayıp yılların başlangıcı...

Hemşerimiz Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı sırasında attığı imzalardan belki de en çok pişman olduğu kararnamesi, AKÜ’ye Prof. Dr. Halim Sözbilir’i ataması olmuştu.

2003-2007 yılı AKÜ için kayıp yılların başlangıcı idi bir açıdan.

Belgeselde izledik.

Halim Hoca icraatlarından kendince en akılda kalanın Kocatepe’de başlatılan yürüyüş olduğunu vurguladı.

Onu bile sahiplendi.

O yürüyüşe start veren o dönemki Valimiz Muzaffer Dilek idi.

Şuhut Atatürk Evi’nin restorasyonu başta olmak üzere o dönem Kocatepe ve Kurtuluş Savaşı’nın öneminin aktarımına ve hatırlatılmasına dair ne varsa hepsi Muzaffer Dilek’in eseridir.

 

Bana göre Halim Sözbilir’in akılda kalan en önemli icraatı, rutin günlük üniversite görevlerinin yerine getirilmesi haricinde;

Rektör olur olmaz yardımcısı ile önce yurtdışına gitmesi ve ardından eşinden ayrılıp, o Rektör Yardımcısı ile evlenmesi, akabinde de çocuklarının soyadlarını mahkeme kararı ile değiştirmeleridir.

*

Sadece Amanda...

Prof. Dr. Ali Altuntaş 2007-2011 yılları arasında görev yaptı.

Şan Hocamızın ekibindeydi daha önce.

Yaptığı en önemli icraatı Veterinerlik Fakültesi’nin çalışmalarına ağırlık vermesiydi.

Amanda markasıyla manda kaymağı, yoğurt ve peynir üretimi yüzeyde birileri tarafından önemsiz gibi gösterilmeye çalışılsa da, bana göre önemli bir hizmetti.

Ali Altuntaş hocada üniversitenin rutin işlerini yaptı, sakin ve sessizce.

*

Boşa geçen yıllar...

2011-2019.

Prof. Dr. Mustafa Solak’ın Rektörlük yaptığı zaman dilimi.

Bence heba edilmiş olan yıllar.

Bir döneminde bile çok büyük işleri yapmış olan Şan Hocadan az biraz bir şeyler öğrenmiş olsa idi, çok önemli hizmetler yapabilirdi.

Aslında o döneme ait yazılacak olumsuz o kadar çok şey var ki...

Kayırmacılıktan özel izinlere, hak edenlere verilmeyen kadrolardan birilerine özel verilen kadrolara kadar...

Kamuoyu ve üniversite camiası pek çok şeyi biliyor, bilinmeyenleri de Allah biliyor.

*

Karakaş ile yeni ufuklara...

2019 yılında Rektörlük ataması yapılan Prof. Dr. Mehmet Karakaş ile AKÜ yeniden Şan Öz Alp’li yıllardaki atılımına geri döndü diyebiliriz.

Hem o makama layık bir kişi olarak, hem de her şeyi bilen ve her tuğlada emeği olan bir kişi olarak Mehmet Karakaş görevini layıkıyla yapmakta.

Etrafındaki bir kaç kibirli vatandaş haricinde, ekibi gayet başarılı ve hizmete odaklı.

Bir kaç ay içerisinde yeni dönem içinde inşAllah ataması tekrar yapılacak Mehmet Karakaş’ın.

İçinde bulunduğu ilk dönemde covid salgını ve pek çok olumsuz koşula rağmen AKÜ gayet iyi yol aldı Karakaş Hocanın liderliğinde.

Yeni yıl, yeni dönem...

Gücüne güç katan, yeni fakülteler ve tam akreditasyonu başaran bir üniversite olarak göreceğiz inşAllah AKÜ’yü.

*

*

*

*

Attila farkı...

İsmet Attila.

Maliye eski Bakanımız.

Afyon haritasını açın önünüze.

Gözlerinizi kapatın ve bir noktaya parmağınızı basın.

Neresi olursa olsun...

Orada mutlaka İsmet Attila’nın bir hizmeti, eseri vardır.

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde de İsmet Attila’nın önemli hizmetleri var.

Hem de her noktasında.

Kurulmasından arazisinin teminine, kadro tahsislerinden yüklü ödeneklere kadar...

İsmet Attila’yı da Ankara’da ziyaret ederek görüşlerini almış Sena Bey ve Hakan Bey.

Hizmet edenler unutulmuyor.

Eser bırakanlar unutulmuyor.

Hizmet edenlerden de, onları unutmayanlardan da Allah razı olsun.

*

*

*

*

*

Tebrikler...

Dünkü törene dairde bir kaç not aktarmak isterim.

Rıfat Yağmur.

Ailesini bilirim, tanırım.

Her şeyleri ile mükemmeldirler.

Doçentlik ünvanı hayırlı uğurlu olsun inşAllah.

Dünkü törenleri O sundu.

Başarılıydı.

Duygu dolu anlarda yaşadı.

Alkışlayarak duygularına ortak olduk.

 

Sena Coşkun.

Pırlanta kalpli.

İyiliksever ve bir kişiye bile zararı dokunmayan kişiliğe sahip.

İşinin uzmanı.

Pratik ve çözüm odaklı.

Kuruma katkı ödülüne layık görüldü.

Tam isabet.

Yürekten tebrik ediyorum.

 

Gözde Özel.

Rektörlük Özel Kalem Bilgisayar İşletmeni.

Tam bir hanımefendi.

Naif.

İdari Başarı Ödülü aldı.

On numara beş yıldız denir ya...

Aynen öyle.

Tebrik ediyorum.

*

Örnek alınmalı...

Akademik unvan yükseltmeler ile ilgili bölümde Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakaş hem mütevaziliğini hem de insani değerlere verdiği önemi bir kez daha gösterdi.

Şal takma merasimine eşlik etmesi için eski Rektörlerden Prof. Dr. Halim Sözbilir’i de sahneye yanına davet etti.

Güzel bir davranıştı.

Tebrik ediyorum Karakaş Hocayı.

Ders sadece anfide verilmiyor.

Alanlara güzel bir örnek.

*

*

*

*

*

Dikkat çeken hususlar...

Birazda dikkatimi çeken başka konulardan bahsedeyim;

  1. Orman ve Su İşleri eski Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu konuşması için kürsüye davetinde dombra müziğinin fonda yer alması gereksizdi.

Siyasi bir mesaj olarak algılandı.

CHP’li Burcu Köksal gelseydi ve O konuşmaya davet edildiğinde 10. Yıl marşı veya sarı saçlım mavi gözlümün müziği yer alacak mıydı fonda?

  1. Veysel Eroğlu Bakanımız çok uzun konuştu.

O konuşurken bazı davetlilerin uyuduğunu kürsüden görmüş olacak ki bir ara sesini yükseltti, adeta bağırarak, ‘Alman yapıyorsa bizde yapacağız’ dedi. Uyuyanlar uyandı.

  1. Eroğlu’nun konuşmasında ‘kitabı olmayan profesörler var’ sözü ile ‘profesörler sahaya inmeliler’ sözü salonda biraz tepki ile karşılandı.
  2. Bakanımız Veysel Bey karşısında böylesine bir topluluk gördüğünde Bakanlık günlerini anlatmaya önem veriyor.

Ondan daha ziyade kendi Öğretim Üyeliği günlerini anlatmasını beklerdik.

Uyutmamak lazım insanları böyle törenlerde uzun konuşarak.

  1. İletişim çok önemlidir.

AKÜ gibi önemli kurumların iletişim ve medya görevlileri de mütevazilik konusunda Rektör Karakaş’ı örnek almalıdırlar.

Burnundan kıl aldırmayan kibirli davranış ve yürüyüşler eski Türkiye’de kaldı. Rektör Hoca bu tipleri gözlemlese iyi olacak.

  1. Törene Belediye Başkanımız Mehmet Zeybek’i temsilen yardımcısı Murat Öner katıldı.

Keşke katılmasaydı.

O kıyafet ne öyle...

Kravat yok, gömleğin yakaları da tutmayın beni bırakın der gibiydi.

Böylesine önemli bir akademik törene katılan kişinin hem o törene, hem o törene iştirak edenlere, hem de temsil ettiği kişiye karşı daha özenli olması gereklidir. Ki Murat Öner’i de bu tür konularda daha hassas sanırdım.

  1. Av. Selcen Hıdıroğlu.

Ağustos ayında Okçuluk ile ilgili bir programa İl Başkanını temsilen katılmıştı. Geç gelmişti ve orada bir oturma krizi yaşanmıştı.

Dünkü programa da geç katıldı Selcen Hanım.

Bu kez oturma krizi yaşanmadı ama, dikkat çekti geç katılması.

Selcen Hanım da naif bir kişiliğe sahip.

Biliyoruz işleri de yoğun.

Böylesine önemli törenlere katılım konusunda daha hassas olunması, davetine gidilen kuruma ve oradakilere duyulan saygıyı göstermesi açısından önemli.

*

*

*

*

*

Günün Sözü

İyilik yap at denize.

Balık bilmezse de Halik bilir...