Ağustos 2025 sonunda İspanya ve İtalya limanlarından yola çıkan Küresel Sumud Filosu, sivil aktivistlerin, gazetecilerin, doktorların ve sanatçıların yer aldığı 40’tan fazla küçük tekneden oluşuyordu. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı filonun amacı yalnızca insani yardım ulaştırmak değil; aynı zamanda Gazze ablukasını uluslararası hukuk gündemine taşımak ve küresel dayanışmayı büyütmekti.
Filo adını Arapça “direnç, sebat” anlamına gelen “Sumud” kavramından aldı. Filistin siyasetinde 1967 sonrası öne çıkan bu kavram, şiddet dışı direnişin simgesi olarak görülüyor. Filo, hem moral hem de siyasi destek sağlayarak, Gazze’deki insani krizi tüm dünyanın gündemine taşımayı hedefledi.
ULUSLARARASI KATILIM VE YÜK
Türkiye, İspanya, Fransa, Yunanistan, Tunus, Kanada ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu 46 ülkeden 497 aktivist bu filoya katıldı. En büyük katılımcı grup 56 kişiyle Türkiye oldu. Katılımcılar arasında insan hakları savunucularının yanı sıra milletvekilleri, doktorlar ve sanatçılar da yer aldı.
Gemilerde taşınan insani yükün büyük kısmını gıda ve ilaç oluşturdu. Öte yandan filo, Filistin halkının yaşadığı kuşatmaya dikkat çekmek için “vicdan yolculuğu” olarak tanımlandı.
ÖNCEKİ DENEMELER
Sumud girişimi, 2025 yılı içinde farklı teşebbüslerle gündeme gelmişti. Haziran ayında Madleen adlı tekne İsrail tarafından durdurulmuş, eylemciler gözaltına alınmıştı. Mayıs ayında Conscience (Vicdan) teknesi Malta açıklarında İsrail SİHA saldırısına uğramış, Temmuz ayında ise Handala adlı gemi yine İsrail engeline takılmıştı.
Bu tecrübeler, Ağustos ayında daha büyük ve çok uluslu bir filo organizasyonunun yola çıkmasına zemin hazırladı.
Olayların Kronolojisi
31 Ağustos 2025: Filo, İspanya’nın Barselona ve İtalya’nın Cenova limanlarından eş zamanlı olarak yola çıktı.
7-9 Eylül: Tunus’a ulaşan teknelerden bazıları İsrail drone saldırısına uğradı.
13-17 Eylül: Tunus’tan Gazze’ye doğru “son etap” başlatıldı; Yunanistan’dan da yeni tekneler katıldı.
24 Eylül: Aktivistler, Gazze yakınlarında drone saldırısı ve patlama iddialarında bulundu.
26 Eylül: “Family” adlı ana gemi arıza nedeniyle seferden çekildi.
1 Ekim: İsrail donanması uluslararası sularda 13 tekneye operasyon düzenledi.
2 Ekim: Ashdod Limanı’na götürülen teknelerdeki 474 aktivist gözaltına alındı; 200’den fazlası Türk vatandaşıydı.
3 Ekim: Son tekne “Marinette” de İsrail tarafından durduruldu; böylece filodaki tüm gemiler alıkonuldu.
TÜRKİYE’DEN İLK TEPKİ
Milli Savunma Bakanlığı, Doğu Akdeniz’deki insani yardım faaliyetlerini yakından takip ettiklerini açıklarken, Türk Deniz Kuvvetleri 11 kişiyi tahliye etti. Dışişleri Bakanlığı ise sert bir bildiri yayımlayarak saldırıyı “terör eylemi” olarak niteledi ve BM’yi harekete geçmeye çağırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, “Türkiye insanlığın ortak vicdanına tercüman olan Sumud Filosundaki umut yolcularının yanındadır” dedi. Erdoğan, sivillerin uluslararası sularda hedef alınmasını “haydutluk” olarak tanımladı.
DİPLOMATİK GİRİŞİMLER
Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Tel Aviv Büyükelçiliği’nin Türk vatandaşlarına konsolosluk desteği verdiğini, ailelerin düzenli bilgilendirildiğini açıkladı. Sözcü Öncü Keçeli, yüzlerce kişinin gözaltına alındığını, bunlar arasında 50’ye yakın Türk vatandaşı bulunduğunu duyurdu.
Vatandaşların Türkiye’ye en hızlı şekilde dönüşü için özel uçak seferi dahil alternatifler üzerinde durulduğu belirtildi. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yoğun telefon diplomasisi yürüttüğü de aktarıldı.
AK PARTİ’DEN ORTAK TEPKİ
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, saldırıyı “insanlığa karşı işlenmiş suç” olarak niteledi ve “Bu çağdaş Naziler eninde sonunda hesap verecek” dedi. Parti yöneticileri ve milletvekilleri de yaptıkları açıklamalarda, Gazze’ye insani yardım girişiminin engellenmesini uluslararası hukukun ağır ihlali olarak değerlendirdi.
Fatma Betül Sayan Kaya, Mustafa Demir, Belgin Uygur ve Özlem Zengin gibi isimler, saldırının yalnızca gemilere değil, insanlık onuruna yapıldığını vurguladı. “Sumud Filosu insanlıktır” ifadesi partinin en güçlü mesajlarından biri oldu.
ULUSLARARASI TEPKİ VE İSRAİL’İN AÇIKLAMALARI
İsrail Dışişleri Bakanlığı, operasyonun tamamlandığını ve hiçbir teknenin Gazze kara sularına ulaşamadığını duyurdu. Gözaltına alınanların sınır dışı edileceği açıklandı. İlk adımda dört İtalyan vatandaşının ülkelerine gönderildiği bildirildi.
Ancak dünya kamuoyu bu açıklamayı ikna edici bulmadı. Çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş, sivil gemilere yönelik saldırıyı uluslararası hukukun açık ihlali olarak değerlendirdi. Filonun “vicdan yolculuğu” dünya gündeminde geniş yankı uyandırdı.
SONUÇ VE BEKLENTİLER
Küresel Sumud Filosu, Gazze’ye ulaşamasa da Filistin’deki insani krizi yeniden dünya gündemine taşıdı. Saldırılar, İsrail’in yalnızlaşmasını hızlandırırken, uluslararası hukuka uygunluk tartışmalarını da alevlendirdi.
Türkiye, vatandaşlarının güvenli dönüşü için girişimlerini sürdürürken, uluslararası toplumdan beklenti; hem ablukaya son verilmesi hem de insani yardım girişimlerinin engellenmemesi yönünde.