Abdil Güven, 1927’de Afyonkarahisar’ın Kırca köyünde doğmuştur. Ortaokul zamanında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırladığı kadarıyla hatırladıklarını dile getirdi.

Abdil Güven, o zamanki 29 Ekim’de başka ülkelerden, her devletten öğrenciler geldiğini söyledi. Onları misafir edip evlerinde ağırladıklarını belirtti. Atatürk, o zamanlar barış olsun diyerekten birbirimize karşı sevgi maiyetinde davet edilmiş. O dönemde yokluktan dolayı kıyafetlerinin yırtık ve yamalı olduğunu bayramlarda öyle gidildiğini söyledi. Eski günlerde yokluk çok olduğu için bayramlarda bile şimdiki gibi olmadığını anlattı. Atatürk vefat ettiğinde ise beşinci sınıfa gitmekteymiş. Bir kız bir oğlan şiiri okumaya köy konağının önünde bir masa koyduklarını masanın üstünde Atatürk’ün heykeli olduğunu şiir okumaya başlayıp ağlamaktan şiiri okuyamadıklarını söyledi.

Cumhuriyet’in 100. yılı bu vatan bu topraklar uğruna o kadar çok kanlar döküldü, o kadar çok ananın ciğeri yandı ki… Evlatlarını hiç görememiş yiğitler, nişanlılarıyla kavuşamamış yiğitler, evlatlarıyla eşlerini bekleyen kadınlar… O haberi aldıktan sonra tek kelimeleri ise “VATAN SAĞ OLSUN” olmuştur. Onlarca, yüzlerce, binlerce askerimizin kanı toprağa karışalı tam 100 yıl oldu. Şehit evlerindeki o bayrak, o akan yaşlar hiçbiri yerde kalmadı. Başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, tüm şehit ve gazilerimizin sayesinde bu topraklarda yaşayabilmekteyiz. Bizler aldığımız nefesi dahi vatan uğruna can veren askerlerimize borçluyuz. Daha kaç kan dökülür bilmem ama bir kadın olarak vatan uğruna her şeye hazırım. Her bayramımızı kutlasak da onlarca şehit ve gazileri hatırlayıp içimize hüzün düşüyor. Bayrağımızın rengi, şekli dahi şehitlerimizin akan kanlarından oluştuğunu hatırlamak bile yüreğimizde sızıya yol açıyor. Rahat uyuyun şehitlerimiz bu vatan bu toprak uğruna daha çok kanlar dökülecek belki; ama Atamızın bizlere emanet ettiği vatanımıza sahip çıkacağız.

Dizler yama, ayakkabı delik, aç, susuz yollar açarak kuruldu bu Cumhuriyet. Rahat tut gönlünü bu sonsuz nöbet bize emanet! Bir çift mavi göz bize güç verir elbet. Daha nice yüzyıllar yaşatacağımız bu Cumhuriyet 100 yaşında! İçiniz rahat olsun şehidim. Bu millet emanetinin başında…

Cumhuriyetin 100. yılı, Türkiye’nin büyük bir dönüşüm geçirdiği bir yıl olarak kabul edilmelidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki devrimler, ülkeyi çağdaş bir ulus haline getirme amacı taşıdı. Bu dönemde kadın hakları tanındı, eğitim sistemi yeniden yapılandırıldı ve laiklik ilkesi benimsendi. Türkiye, demokrasi temelinde güçlendi ve uluslararası arenada saygın bir konuma yükseldi. Ancak bu dönüşüm, sadece geçmişi yansıtan bir hikaye değil; aynı zamanda geleceğe yönelik bir taahhüt içerir.

Cumhuriyetin 100. yılı, daha fazla demokrasi ve insan hakları, ekonomik refahın artırılması ve eğitimde daha büyük başarılar elde etme hedefini içerir. Genç nesiller, Cumhuriyetin temsil ettiği değerleri sürdürmeye ve ülkenin daha parlak bir geleceğe ilerlemesine katkıda bulunacaklar. Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası arenada barışın ve işbirliğinin savunucusu olarak önemli bir rol üstlenmesi gerekmektedir.

Cumhuriyetin 100. yılı, Türkiye için büyük bir dönüm noktasıdır. Geçmişi onurlandırmak ve değerleri sürdürmek, aynı zamanda daha aydınlık bir yarınlara ulaşma taahhüdünü içerir. Bu dönem, ulusumuzun birlik ve beraberlik içinde daha büyük başarılara imza atacağı bir yıl olarak anılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı kutlu olsun ve gelecekteki nesiller için ilham kaynağı olsun!

“Atam… Anadolu topraklarına 100 yıl önce attığın cumhuriyet tohumu büyüdü. Azim, kararlılık ve umutla kök saldı. İnsan onuruna saygı ve eşitliği inşa ettin. Ve bir gün geleceğe seslendin: ‘Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.’ Özgür yaşama ve eşit şartlarda var olma iradesi olan cumhuriyet, alın terini toprağa döken çiftçinin, durmadan çalışan mühendisinin, memleketin doğasını koruyan gönüllülerin, şehirlerimizin turizm güzelliklerini gösteren esnafın, anlattıklarıyla toplumu aydınlatan sanatçının, kupalarla ülkemizi gururlandıran sporcunun, hepimizin. Sen karanlıkta kalan dara düşen bir milletin nefesi oldun. Biz de memleketimize faydalı işler yapmak için çok çalışan, Cumhuriyet sevdalısı insanlar olduk. Büyük eserin olan cumhuriyetimizi yükseltecek, yaşatacak ve yüzyıllarca coşkuyla kutlayacağız. Bize emanet ettiğin gibi, ilelebet payidar kalması için var gücümüzle çalışacağız, söz veriyoruz! Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kutlu olsun. Teşekkürler Atam.”