“İşte gidiyorum

Bir şey demeden

Arkamı dönmeden

Şikayet etmeden

Hiçbir şey almadan

Bir şey vermeden

Yol ayrılmış

Görmeden gidiyorum”

 

Yol ayrılmış, yolumuzu ayrılmış işte gidiyor koca yürekli valimiz.

Ne valisi ya!

Bırakın resmiyeti…

Gökmen Abimizi uğurluyoruz. Bugün sadece Gökmen Çiçek’i uğurlamadık. Gizemli şehri uğurladık. Frig vadisini uğurladık. Samimiyeti ve Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun kokusu üzerine sinmiş, devlet bakışlı adamı uğurladık.

Onca Vali gelişine ve gidişine şahit olan birisi olarak hiç böylesine şahitlik etmemiştim. Boğazımız düğümlü ağlamak ile dirayet arasında gel git yaşıyoruz. Dün insanlarımız gözyaşlarıyla uğurladı efsane Valimizi bugün de şehir yağmurla sokakları ıslatarak uğurluyor.

700 gün 7 gün gibi geldi bizlere…

Bu cümleler inanın yalaka bir gazeteci kalemi değil bu cümleler hüzün hamalı bir şehrin insanlarının gerçek düşünceleri…

Unutmayacağız Sayın Valim!

Ne sizi ne yaptıklarınızı ne de hatıranızı…

Sabahları şehirden önce uyanıp günü karşılayan başka bir vali daha tanımadık biz…

Şehir öksüz, Afyon yetim kaldı sanki…

Boğazımızda ki düğüm elbet geçer ama yüreğimizde ki hüzünle yaşamayı öğrenmemiz gerekecek.

Özhaseki’nin gelişinden belliydi belki de…

İmzadan sonra gördük gibi bahaneler kabahatten daha acıtan özürler olarak arşivlerde yerini aldı.

Bunun bir ömür devam etmeyeceğini biliyorduk lakin bu kadar da erken vedayı tahmin etmiyorduk…

Güle güle Efsane Vali…

Güle güle Koca yürekli adam

Olmadı…

Olmadı sanki…