Pazartesi günkü yazımın sonunu böyle bağlamıştım.

Pazartesi günkü o yazımın konusu Kocatepe Gazetesinin binası ve gürültü nedeniyle CİMER’e yapılan şikayet ve sonrasında yaşanan gelişmelerin bir analizi idi.

Yazdığım her satırın gerçek olduğunu bir kez daha altını çizerek vurguluyorum.

Dün Sezer Küçükkurt Kocatepe Gazetesinde yazdığı köşe yazısında Belediye Başkanımız Burcu Köksal ve çevresindekiler ile ilgili ODAK’ın geçmişteki nüshalarındaki bazı haberler ve bazı köşe yazılarımı alarak ‘Odak Gazetesi ve Mehmet Emin Güzbey cevap versin’ demiş.

Başkanımız Sezer Küçükkurt emretmiş ise elbette cevap veririz.

ODAK’ın belirtilen nüshalarındaki haberler ve köşe yazılarımda aktardığım düşüncelerim o olayların ve konuların akabinde özgürce gündeme getirdiğimiz haberler ve yorumlarımdır.

Aynı olaylar...

Aynı konular yine yaşansa, ODAK’ın haberciliği yine aynı manşetleri attırır, bende köşe yazımda yine aynı yorumları yaparım.

Ben Pazartesi günkü yazımı bu yazının başlığındaki söz ile noktalamıştım.

Yine aynı şeyi çok rahatlıkla ve inanarak söylüyorum.

Bu benim köşemde kendi özgür irademle yazıya döktüğüm düşüncelerimdir.

Şimdi...

Üzerine basa basa ve büyük harflerle yine yazayım ki, daha net anlaşılsın.

BURCU KÖKSAL VE EŞİ YASİN KÖKSAL YANLIŞ BİR ŞEY YAPMAZ, YAPTIRTMAZ, GÖZ DE YUMMAZLAR.

Madem böyle, o manşetler ve o günkü köşe yazılarında yazdıkların diye söze başlanmasına gerek yok hiç.

O haberler ve yorumlarıma bakıldığında, bunların Burcu Köksal’ın çevresindeki kişilerin hareket ve tutumlarından kaynaklandığı apaçık ortadadır.

Önemli olan aynı hataların tekrar yapılmamasıdır.

Burcu Köksal ve Eşi Yasin Köksal’da geçen bu süreçte pek çok olaydan ve etraflarında kendi insiyatifleri dışında gelişen olaylardan elbette kendilerince edinmeleri gereken tecrübeyi edinmişler ve gereğini yapmışlardır ki, bugün artık o haberlere ve yorumlara neden olan olaylar yaşanmamaktadır.

*

Benim Pazartesi günkü yazımdaki o net ifadem Sezer Küçükkurt’u olduğu kadar bazı siyasileri de rahatsız etmiş anlaşılan.

Olabilir benim şahsi düşüncemdir.

Fikir özgürlüğü olan bir ülkede yaşamaktayız.

Nasıl ki herkes benimle aynı düşüncede olmak gibi bir mecburiyet içerisinde değilse, bende başkalarının düşüncelerinde olmak zorunda değilim.

Kim ne kadar aba altından sopa gösterse de...

Doğru bildiğimizi söylemekten çekinmedik, çekinmeyiz.

*

*

*

İnsan hata yapar, hatasız olan ALLAH’tır...

Eski Cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Süleyman Demirel’in bazen dile getirdiği bir söz vardı...

Dün dündür, bugünde bugün.’

Türkiye’yi idare eden en tepe noktadan yereldeki idarecilerimize kadar pek çoğu geçen süreç içerisinde hasım olarak gördüklerine daha sonra sarılmışlar -sarıldıkları ve yere göğe koyamadıklarını da gün gelmiş terörist ve hain olarak bile nitelendirmişlerdir.

Devletimizin en tepe noktasındakiler bile yanılabilirlerken...

Ben kimim ki yanılmayayım...

Olabilir...

Yarın belki o sözümden dolayı ‘Keşke’ demeseydim bile diyebilirim.

Ne olur o zaman kerametten kağıt mı yırtılır?

Bak Sezer Küçükkurt Başkanım...

Ben yanıldığımda da yanılmışım diyebilecek kadar medeni cesareti olan birisiyim.

Dün o manşetleri atan ODAK ve o yazıları yazan ben, bugün Burcu Köksal ve Eşi Yasin Köksal için, BURCU KÖKSAL VE EŞİ YASİN KÖKSAL YANLIŞ BİR ŞEY YAPMAZ, YAPTIRTMAZ, GÖZ DE YUMMAZLAR diyebiliyorsam bundan bir Afyonkarahisarlı olarak sende mutlu olmalısın diye düşünüyorum.

Demek ki, Onlar çevresindekilerin kendilerine hata yaptırtmasını engelleme yolunda önemli adımlar atmışlar ve bu gelişmeler bana bu sözü söyletebiliyor.

*

*

*

Belediye’yi aklamak mı?

Gelelim Sezer Küçükkurt Başkanın başka bir ithamına...

Mühür’ olayı ile ilgili o yazımın tek taraflı ve Belediye’yi aklamaya yönelik olduğunu iddia etmiş.

El insaf...

Yüz kişi okusun o yazıyı.

Tarafsız ve önyargısız bir şekilde okusunlar...

Konuyu objektif olarak değerlendirdiğim görülecektir.

Kaldı ki...

Afyonkarahisar Belediyesinin bu konuda aklanmaya ihtiyacı falanda yoktur.

İlgili birimin yaptığı işlemler yasaya uygun bir şekilde ilerlemiştir.

Bu dosya haricinde diğer 239 dosyaya ne yapıldı ise, bu dosyada da yapılanın farklı olmadığı görülmektedir.

*

*

*

Teknik rapor konusuna gelince...

Binadaki kolonların yerinde olduğunu ispatlayan ilgili TEKNİK RAPOR bir kenara bırakılarak’ diye bir cümlesi var Sezer Küçükkurt’un dünkü yazısında.

Bundan bende bahsettim zaten...

Ve o teknik rapordaki fotoğraflardan iki tanesinin aynı olduğunu, ama farklı numaralandırıldığına kadar bahsettiğim o bölümü kaçırmış anlaşılan değerli Başkanım Sezer Küçükkurt.

Hatta o raporda imzası olan hocalardan bir tanesi hakkında pek çok olumsuz yorumun yapıldığını da yazdım ayrıntısına girmeden.

Hatta İlimizdeki pek çok mışırıklı olarak tabir edilecek dosyada O’nun ‘Uygundur’ şeklindeki raporlarda imzasının olduğu bile belirtiliyor.

Ve bilmeyenlere bir not...

Evinizde veya işyerinizde iki odayı bile birleştirseniz, Belediye o daireyi veya dükkanı mühürlemeye yetkili.

*

*

*

İşlerimiz yoğun...

Böyle ben yazayım o yazsın, sonra ben yine yazayım, o yine yazsın şeklinde kamuoyunu da meşgul etmeye de hakkımız yok, vaktimde yok.

Bugünkü bu yazı, bu konudaki son yazımdır.

*

Ben bu konuda hiç bir şey yazmaya da bilirdim.

Ama Sezer Küçükkurt Başkanın daha önce yazdığı ve tüm Afyonkarahisar Basınına adeta kaş çattığı ‘Afyonkarahisar Basını dut yemiş bülbüle döndü’ şeklindeki ifadesinden ve Belediye Başkanımız Burcu Köksal’a ‘Vur Abalıya’ misali olarak yapılan haksız eleştirilerden sonra bu konudaki duygu ve düşüncelerimi aktarma gereği duydum ve bunu da yaptım.

Belediyenin yaptığı görevin Basın Özgürlüğüne bir darbe olarak değerlendirilmesi kendisi ve öyle düşünenlerin görüşüdür.

Saygı duyarım.

Bu konuda Sezer Küçükkurt ile aynı düşüncede değilim.

Ama ben ve benim gibi, bu konuda Belediyenin yaptığının CİMER’den kaynaklı verilen bir görev ve bunun yerine getirilmesine yönelik çalışma olduğunu düşünenlere de aynı saygının gösterilmesi gereklidir.