“Türk’üm” demek de meşrudur.

“Türkiyeliyim” demek de meşrudur.

Biz hem “Türk’üz” hem de “Türkiyeliyiz”.

*

“Türk” sözcüğünü bir “etnisite” nitelemesi olarak algılayanların, kendilerine “Türkiyeliyim” demelerinden rahatsız olmak gereksiz.

“Türkiyeliyim” diyen de “Türk’ün yurdundanım” demiş oluyor sonuçta.

*

“Türk” sözcüğünü, bir “etnisite” nitelemesi olarak algılayanlar var.

“Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Dolayısıyla sen de Türk’sün” yaklaşımı, tartışmayı bitirmiyor, bitirmeyecek.

*

Bırakın birileri de “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan bir Türkiyeliyim” desin.

Bu cümle, yeterince Türk bir cümledir.

“Yetmez, herkes Türk’üm diyecek” zorlamasına gerek yok.

HAKAN FİDAN’A SALDIRININ ANATOMİSİ

Özgür Özel’in Hakan Fidan’a devam eden saldırısının anatomisi aşağı yukarı şöyle:

*

- SALDIRI DİLİ: Baştan aşağıya seviyesiz, bayağı, ucuz ve pespaye.

- SALDIRI ÜSLUBU: Bırakın genel başkanı, grup başkanvekili üslubu bile değil.

- KULLANILAN AĞIZ: Mahalle ağzı ile ergen ağzı karışımı bir şey.

- SALDIRI GEREKÇESİ: Dişe dokunur tek bir gerekçe bile yok.

- MUHATAPLIK: Fidan tek bir harfle bile cevap vermedi, vermiyor.

- SALDIRI AMACI: Fidan’ı aşağılarken yüceltmek olabilir mi acaba?

HAMDİ ULUKAYA’NIN VİDEOSU: SAMİMİYETİYLE BİTİRİYOR HER ŞEYİ

ChobanI markasıyla Fenerbahçe’ye sponsor olan Hamdi Ulukaya, bir video çekmiş.

Fenerbahçe sevgisini anlatan bir video.

*

Videoyu izleyince şunları öğrendim:

- Erzincan’ın İliç kazasında geçmiş çocukluğu Ulukaya’nın.

- O günlerde radyo başında Fenerbahçe maçlarını dinlermiş.

- Kilometrelerce öteden o maçı dinlerken kendini Kadıköy’de hissedermiş.

- İstanbul’a geldiğinde ilk yaptığı şey kale arkasından bir bilet almak olmuş.

- Rıdvanların, Aykutların, Selçukların olduğu zamanlar.

- “Benim için hep sihirli bir yerdi Fenerbahçe Stadı” diyor Ulukaya.

Bu videoyu sosyal medyada bulup lütfen izleyin.

*

Videoyu izledikten sonra...

Hamdi Ulukaya’nın Fenerbahçe’ye sponsor olmasının...

Nasıl sahici bir aşka dayandığını anlayıp son günlerde yapılan tartışmaların bir anda anlamsızlaştığını fark edeceksiniz.

GELİYOR, ÖZGÜR ÖZEL’İN ADAYLIĞI GELİYOR

BEŞ AY ÖNCE ÖZGÜR ÖZEL

- Ekrem İmamoğlu savunuculuğu dışında bir görevi yoktu.

- “Kolay lokma” olarak görülüyordu.

- Henüz lider sayılmıyordu.

- Performansı beğenilmiyordu.

- İktidara karşı pasif bulunuyordu.

- Hataları çok göze batıyordu.

- Kitlesinin kendisinden razı olup olmadığı belirsizdi.

*

BEŞ AY SONRA ÖZGÜR ÖZEL

- İmamoğlu savunuculuğu yaptıkça kendi yıldızını parlatıyor.

- Asla “kolay lokma” olmayacağını kanıtlamış durumda.

- Artık dostları da düşmanları da onu lider olarak görüyor.

- Performansı inanılmaz. 10 kaplan gücünde.

- İktidara karşı pasif kaldığını söyleyecek tek bir kişi bile çıkmaz.

- Hataları artık eskisi kadar göze batmıyor.

- Kitlesi kendisinden razı. Hem de çok razı.

*

BEŞ AY SONRA DURUM

- Özgür Özel, “ben aday değilim” diyebilir. Ki demiş.

- “Aday değilim” derken süper samimi olabilir. Ki mutlaka öyledir.

- Ama bu tür işlerin mekaniği, göründüğünden farklı işler.

- Günü geldiğinde dev bir koro, “aday olman gerekiyor, başka çare yok, bundan kaçamazsın” der.

- Ve o da görevden kaçmaz.

MANSUR YAVAŞ’IN TRAJEDİSİ

Şartlar olağanüstü değilken... Mücadele kızışmamışken... Operasyonlar yapılmıyorken... Kimse hapislere girmiyorken... Ortalık savaş alanına dönmemişken... Kutuplaşma şiddetlenmemişken... Öfke patlamaları söz konusu değilken...

MANSUR YAVAŞ, en ciddi seçenek idi.

*

Olağanüstü şartlar devreye girdi... Mücadele acayip kızıştı... Operasyonlar, hapisler falan söz konusu oldu... Ortalık savaş alanına döndü... Kutuplaşma korkunç derecede şiddetlendi... Öfke patlamaları alıp başını gitti...

MANSUR YAVAŞ, bir seçenek olmaktan çıktı.

KOMİSYON: ABAT DA EDER BERBAT DA

EĞER KOMİSYON

Terörü bitirmenin içtenlikli platformu olmayı başarırsa... 40 yıllık sorunu bitirmenin aracı haline gelirse... Yapıcı yaklaşımların yarıştığı bir odak olursa... Olumlu katkıların yükseldiği bir alana dönüşürse...

HER ŞEY ABAT OLUR.

EĞER KOMİSYON

Siyasi kavgaların arenası haline getirilirse... Tribünlere oynamanın mekanizması gibi görülürse... Yıkıcı yaklaşımların yarıştığı bir odağa dönüştürülürse... Terörü bitirme amacının unutulduğu bir yere evrilirse...

HER ŞEY BERBAT OLUR.

BU TANIMALAR SİZİ TEMİZE ÇIKARMAZ

Fransa’nın, İngiltere’nin, Kanada’nın Filistin devletini tanıyacak olmaları...

Bir adımdır. Önemli bir adımdır.

*

Fakat bu adım...

Şunca zamandır devam eden tarihin en büyük soykırımına verilmiş eşsiz desteği hepten temize çekmez.

Fransa, İngiltere, Kanada gibi ülkeler...

Bu kara lekeden böyle kolay kurtulamazlar.