Afyonkarahisar, tarihi dokusu, termal zenginlikleri ve lezzetleriyle ünlü bir şehir. Ancak, şehir içi ulaşımın bel kemiği olan minibüsler, vatandaşların günlük yaşamında önemli bir yer tutuyor ve bu durum, denetim meselesini sıkça gündeme getiriyor.
Minibüslerin trafik kurallarına uyumu, yolcu güvenliği ve hizmet kalitesi, hem şehir sakinlerinin hem de yetkililerin dikkatle üzerinde durması gereken bir konu.
Peki, Afyonkarahisar’da minibüsler yeterince denetleniyor mu?
Bu soruya yanıt ararken, mevcut durumu, vatandaşların şikâyetlerini ve resmi açıklamaları göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü’nün 2025 yılı verilerine göre, sadece Ocak-Mayıs ayları arasında 5.935 minibüs denetlenmiş ve 2.965 cezai işlem uygulanarak 8 milyon 682 bin TL’lik trafik cezası kesilmiş. Bu rakamlar, denetimlerin hiç yapılmadığını söylemeyi imkânsız kılsa da, denetimlerin etkinliği ve kapsamı tartışmaya açık.
Çünkü bir şehir, detaylarda saklıdır.
Denetimlerde, durak dışı yolcu alma, indirme, fazla yolcu taşıma, kırmızı ışık ihlali, seyir halindeyken telefon kullanımı gibi ihlaller öne çıkıyor.
Ayrıca, İl Trafik Komisyonu’nun toplantılarında minibüs denetimlerinin artırılması ve şoförlere yönelik eğitimlerin devam etmesi kararlaştırılmış. Bu, yetkililerin konuya eğildiğini gösteriyor.
Ancak, vatandaşların şikâyetleri, denetimlerin sahada istenilen etkiyi yaratmadığını düşündürüyor.
Minibüslerin denetiminden sorumlu kurumlar arasında Afyonkarahisar Belediyesi, İl Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı yer alıyor. Belediyenin “Ticari Hatlı Minibüslerin Çalışma Yönetmeliği” çerçevesinde denetimleri sıkılaştırması ve Şoförler Odası ile iş birliği yaparak hat, güzergâh sorunlarını çözmesi planlanıyor.
Ancak, vatandaşların şikâyetlerinden anlaşıldığı üzere, bu yönetmeliklerin uygulanmasında aksaklıklar yaşanıyor.
Örneğin, minibüslerin arz fazlası olduğu ve bu durumun şoförler arasında rekabete yol açarak keyfi uygulamaları artırdığı belirtiliyor. Bu, denetimlerin sadece cezai işlemlerle sınırlı kalmayıp, yapısal sorunlara da odaklanması gerektiğini gösteriyor.
Peki, çözüm ne?
Öncelikle, denetimlerin sadece trafik kuralları ihlallerine değil, yolcu memnuniyetine ve hizmet kalitesine de odaklanması şart.
Şoförlere yönelik eğitimler, sadece trafik kurallarıyla sınırlı kalmamalı; müşteri ilişkileri ve etik davranışlar da bu eğitimlere dâhil edilmeli.
Ayrıca, minibüs hatlarının ve sefer sayılarının şehirdeki talebe göre yeniden düzenlenmesi, özellikle yoğun saatlerde yaşanan sorunları azaltabilir. Vatandaşların şikâyetlerini iletebileceği daha etkin bir geri bildirim mekanizması kurulmalı ve bu şikâyetler ciddiyetle takip edilmeli.
Teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, minibüslerin güzergâh takipleri GPS ile yapılabilir, böylece keyfi güzergâh değişikliklerinin önüne geçilebilir. Böyle bir uygulama var mı onu da bilmiyorum, şayet yoksa mutlaka uygulanmalı diye düşünüyorum.
Konforsuzluğun Gölgesinde Bir Şehir
Afyonkarahisar, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle Anadolu’nun önemli kentlerinden biri. Ancak, şehirde yaşayanların ya da burayı ziyaret edenlerin sıkça dile getirdiği bir sorun var: Şehir içi minibüslerdeki konforsuz ulaşım. Yazın kavurucu sıcaklarında klimasız araçlarda terleyen, kışın soğuğunda titreyen vatandaşlar, haklı olarak seslerini yükseltmeye başladı. Peki, bu sorun neden çözülemiyor ve Afyonkarahisarlılar neden modern bir ulaşım hizmetinden mahrum kalıyor?
Minibüsler, Afyonkarahisar’ın şehir içi ulaşımında önemli bir yer tutuyor. Ancak, birçok araçta klima bulunmaması ya da mevcut klimaların çalıştırılmaması, yolcular için adeta bir çileye dönüşüyor.
Yaz aylarında, özellikle öğle saatlerinde minibüslerin içi sauna gibi oluyor. Yolcular, nefes almakta zorlanırken, yaşlılar ve çocuklar için bu durum daha da çekilmez hale geliyor.. Klima olan araçlarda ise şoförlerin “yakıt tasarrufu” bahanesiyle klimayı çalıştırmaması, vatandaşları çileden çıkarıyor. “Parasını veriyoruz, hizmet alamıyoruz!” serzenişleri, şehirde sıkça duyulan bir yakınma.
Bu durum, sadece konfor meselesi değil, aynı zamanda bir sağlık sorunu. Sıcak havalarda klimasız minibüslerde yolculuk, özellikle kronik rahatsızlığı olanlar için ciddi riskler taşıyor. Öte yandan, şoförlerin de çalışma koşulları göz ardı edilmemeli. Uzun saatler direksiyon başında olan şoförler, hem yolcu konforunu hem de kendi sağlıklarını düşünerek klimaları çalıştırmalı. Ancak, bu noktada denetim eksikliği göze çarpıyor. Belediyenin, minibüslerde klima kullanımını zorunlu kılacak bir denetim mekanizması oluşturması şart. Aksi takdirde, “kendi kendine düzelir” mantığı, sorunu kangren haline getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Peki, çözüm ne? Öncelikle, şehir içi minibüslerin modernizasyonu için bir plan yapılmalı. Klima, artık lüks değil, temel bir ihtiyaç. Yeni araç alımlarında klima zorunluluğu getirilmeli ve mevcut araçlarda klimaların çalışıp çalışmadığı düzenli olarak kontrol edilmeli. Şoförlere yönelik eğitimler ve yaptırımlar, bu konuda farkındalığı artırabilir. Ayrıca, vatandaşların şikayetlerini iletebileceği etkin bir sistem kurulmalı. Örneğin, bir mobil uygulama ya da şikayet hattı, sorunların hızlıca tespit edilip çözülmesine katkı sağlayabilir.
Afyonkarahisar, termal turizmiyle, kalesiyle, sucuk ve kaymağıyla anılan bir şehir. Ancak, bir şehri yaşanabilir kılan sadece turistik mekanlar değil, aynı zamanda günlük hayatı kolaylaştıran hizmetlerdir. Şehir içi ulaşımda konforun sağlanması, hem vatandaşların yaşam kalitesini artırır hem de şehre gelen ziyaretçilerin gözündeki imajı güçlendirir. Unutmayalım, bir şehir, detaylarda saklıdır. Minibüslerdeki klima sorunu gibi küçük görünen bir mesele, aslında o şehrin vizyonunu yansıtır.
Artık harekete geçme zamanı! İlgili ve yetkililer vatandaşın sesine kulak vermeli. Klimasız ya da kliması çalışmayan minibüsler, bu güzel şehre yakışmıyor. Daha konforlu, daha insanca bir ulaşım için adım atılmalı. Çünkü Afyonkarahisarlılar, bunu fazlasıyla hak ediyor.