Afyon Kocatepe Üniversitesinin kantin ihaleleri yapıldı. Yapılan ihalelerin öncesi ve sonrasında yaşananlar, AKÜ Sağlık Kültür Daire Başkanlığı ‘Bile bile mi lades dedi?’ sorusunu gündeme getiriyor.
Konuyu biraz açalım.
Öncelikle...
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ı yıllardır tanırım ve en ufak bir şaibesi olmayan, şaibeli işlere karşı antipatisi olan birisi olduğunu en iyi bilenlerdenim.
Rektör Karakaş Hocamızın izinli olduğu dönemde çıkılan ihale ile ilgili kendisi bilgi sahibi olduktan sonra hızlıca yanlış olan yoldan, O’nun talimatıyla dönüldüğü ve ihalenin yenilendiğini de ifade etmek gerekli.
AKÜ’nün bünyesinde 17 kantin bulunmakta.
Bu kantinler daha önceki dönemlerde şimdiki kadar parçalı ihale edilmez iken, bu defa üç parça halinde ihaleye çıkıldığı belirtildi.
Olabilir...
Belki idare, rekabet artsın diyerek böyle bir şekli düşünmüş olabilir.
Olabilir ama, üç parça ihaleye çıkılan yerde, nedense birinci ve üçüncü yerlerde Güneş Enerji Sistemi kurulması şartı yok iken, ikinci bölümdeki yerler için GES şartı konulmuş.
Bu şart konulmakla kalmamış, nasıl bir standartta olması hususu muğlak bırakılmış.
İhaleyi alan kişi veya firmaya bakılarak sonradan karar verilecek galiba!
*
Önceki yıllarda ve pek çok yerde görülmüştü.
Bir firma ya da kişi ihaleyi olmayacak rakamlara kadar çıkartır, sonrasında sözleşmeyi imzalar ve kira ödemeden neredeyse bir yılı aşkın bir süre orada oturur, sonrasında da çeker gider.
İdare ve dolayısıyla devletimiz de bu durumda zarar eder.
Bu sistemin bugünkü kanun ve yönetmelikler ile düzeltilmesi imkansız.
Yeni bir sistem gerekli.
Şimdi nasıl olur böyle bir şey demeyin...
Kısaca anlatayım...
Bir firma ya da kişi.
Bir ihaleyi gözüne kestiriyor.
Şartları yerine getiriyor ve giriyor ihaleye.
Karşısında kimse yoksa, kaymaklı ekmek kadayıfı.
Muhammen bedelin az biraz üzerinde teklif veriyor, alıyor ihaleyi.
İyi niyetli ise, ödüyor zamanında kiralarını ve ihale süresince orada kalıyor.
Yok eğer karşıda rakip veya rakipler var ise...
O zaman madalyonun öteki yüzünü çeviriyor.
İhaleye paravan bir şirket veya kişiyi sokuyor.
O firmaya karşıdaki rakipler pes edene kadar rakamı yükselttiriyor.
Bir kaç milyonluk ihale çıkıyor onlarca milyon TL ye.
İdare seviniyor elbette.
Ama o sevinç kısa sürüyor.
Ya o ihaleyi alan firma az bir rakam olan ihale teminatını yakıyor, ya da sözleşme imzalanıp şartlar yerine getirilerek işletme faaliyete geçiriliyor.
Sonra...
Kira ödeme zamanında ödeme yapmıyor.
İkinci taksiti de ödemiyor.
Aradan altı ay geçmiş oluyor.
Daha sonra idare bir ihtarname gönderiyor.
O ihtarname geldikten sonra kiracı bir dilekçe veriyor.
‘Kiram yüksek, derdime bir çare. Falanca falanca nedenlerden dolayı kiramı ödeyemiyorum, düşürün kirayı’ diyor.
Elbette idareden bu dilekçeye olumsuz cevap verilecektir.
O zaman kiracı alıyor soluğu mahkemede.
Mahkeme ne kadar sürer bilinmez.
Arada bir ‘Yürütmeyi Durdurma Kararı’da alırsa kiracı...
Değmeyin o zaman keyfine.
Tahmin edebilirsiniz aşağı yukarı ne kadar süreceğini.
İşte o netice alınana kadar kiracının orada işlerini yapmaya devam etmesine kimse engel olamaz.
Yanlış hatırlamıyorsam 2008 yılında buna benzer bir şey olmuştu.
*
Şimdi.
İdareye sorular...
- Yıllardır tek parça halinde çıkılan ihale neden üç parça oldu?
- Üç parça olduysa, neden eşit bölünmedi?
Birinci bölge 4 kantin
İkinci bölge 2 kantin
Üçüncü bölge ise 11 kantin.
- Bu üç bölge içinde en iştah açıcı yer üçüncü bölgede yer alan 11 kantin.
Bu üç ihale içerisinde yukarıda bahsettiğim gibi sadece ikinci bölge için Güneş Enerji Sistemi şartı konulmasının manası da merak ediliyor.
Eğer gerekli ise diğer yerlerde neden bu şart yok?
*
Yapılan ihalede neler oldu biliyor musunuz?
Kısaca onu da anlatayım...
Öncelikle bu üç bölge daha önce ihaleye çıkmıştı.
Rektör Karakaş izindeydi.
Bu ihalelerde yazılı olan şartlardan birisi ihaleye girmek isteyenlerin dikkatini çekti.
‘TSE’ şartı vardı ihale şartnamesinde.
Hayırdır, nedir bu TSE dediler.
Sonra öğrendiler.
İşyerinin TSE belgeli olması gerekiyormuş.
Yani ihaleye girecek olan firmanın iş yerinin TSE belgesi gerekiyormuş.
İhale edilen yerler AKÜ bünyesinde.
Firma ya da kişiler buraya nasıl TSE belgesi alacaklar?
Firma ya da kişilerin başka işyerlerinin TSE belgesi olarak ifade edilmiş soranlara, ilgililer tarafından.
Hayda...
Adamın Adana’da yeri var.
O işletmenin TSE belgesi var.
Buradaki işletmeye ne katkısı olacak veya neye yarayacak o belge Afyonda?
Rektör Hoca bu konu kendisine iletilince, ‘Haklısınız’ demiş ve o ihale iptal edilmiş, o madde çıkartılmış ve yeniden ihaleye çıkılmış.
Peki neden öyle bir madde konulmuş derseniz...
Mevcut işletmecinin ihaleye tek başına girmesi sağlansın istenmiş olabilir.
Sağlık Kültür Daire Başkanlığı bu konuda bir açıklama yapar sanırım.
*
Bu TSE avantajı ortadan kalkınca...
Mevcut işletmeci de belki bu yerleri elinden kaçırmamak için, rakipleri de alt edemeyeceğini anladıysa...
O zaman şöyle bir yol düşünülmüş olabilir.
Yanında sigortalı işçi olarak çalıştırdığı bir kişi adına ihalelere girilerek, olmayacak rakamlara kadar yükseltilerek ihale süreci böylece çok ilerilere sarkıtılmış olacak.
Düşünce böyle olabilir.
O zaman ne olur?
Mevcut işletmeci halen ödemekte olduğu kirayı öder ve uzun süre büyük bir avantaj elde etmiş olur.
*
Yapılan üç ihaleye de mevcut firmanın bünyesinde sigortalı olarak çalışan kişi girdi.
Birinci ve üçüncü ihaleleri o aldı.
İkinci ihalede dosyasında eksik bulundu ve o ihaleden elendi.
Birinci ve üçüncü ihalelerde ne oldu derseniz?
Üçüncü ihalenin muhammen bedeli yanılmıyorsam 2 milyon TL civarıydı.
O kişi 30 milyon TL ye aldı ihaleyi.
İlk yerde de böylesine afaki rakam oluştu.
Umarım ve dilerim yukarıda bahsettiğim şekilde süreç gelişmez.
Ama perşembenin gelişi çarşambadan belli olur denir ya, şimdi ya bu firma sözleşmeyi imzalamayacak, önceki firma şimdiki rakamın KDVsi bile olmayan
ucuz rakamdan yeni ihale neticesine kadar orada kalacak.
Ya da sözleşme imzalanıp basit teminat ve kiranın dörtte biri yatırılsa bile diğer belirttiğim husus devreye girecek.
*
Peki idare ne yapabilirdi?
Bir...
İhale bedelinin peşin olarak yatırılması şartını ve teminat bedelinin tüm kiralama sürecini kapsayacak şekilde belirleyerek o maddeyi koyabilirdi.
Böylelikle artıranın ömrü artsın, nasılsa ödemeyeceğiz diyerek çantacıların ve paravan şirketlerin önü kesilirdi.
İki...
Yaz döneminde önünüzde dört aylık bir süreç varken, neden bu ihaleyi yapmadınız?
En azından olumsuz bir durumda yenilerdiniz ihaleyi.
Yeni döneme de böylesine mışırıklı girilmezdi.
*
*
*
Başta söylediğim gibi...
Rektör Hocamız Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ın dışında gelişen bu sürece en iyisi Hocamızın bizzat müdahale etmesi gerekiyor.
AKÜ Sağlık Kültür Daire Başkanımızın da her türlü olumsuzluğu düşünerek, idarenin zarar etmemesi için duyarlı olması gerekli.
*
*
*
Günün sözü
‘Kamu malından haksız kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır’
Hz. Muhammed S.A.V.