Sevgili okurlar,
Hayat akışı içinde, nelere şahit olmuyoruz, nelere?
İktidar partisi AK Parti ve dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sistemi içinde, “bakan, sekreter, kabine üyesi”, ne derseniz deyiniz, “Hazine ve Maliye’den sorumlu” bir isim önce “azlediliyor” ve sonra da “kurtarıcı olarak”, tekrar işin başına getiriliyor!
Eh, “olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar” türünden,” bir oldu, bitti, maşallah” uygulaması ile karşı karşıya olduğumuzu bilmeyen mi var?
Adını bilmeyenimiz mi var?

ZOR DOSTUM, ZOR!?
İngiltere’de tahsilini tamamlamış, bir ara “çifte vatandaşlığı”, hatta daha ileri gidilerek, “ İngilizlere hizmeti” bile, söz konusu edilerek, “taşlanan Mehmet Şimşek” kardeşimize, tekrardan “Hazine ve üstelik Maliye’de” emanet edildi!
“Ekonomi’nin dibe vurduğunu, borçlanma sınırlarının aşıldığını, para bulacak kaynakların, güven ve itibarını yitirdiğimiz bu günlerde, gel de karaya vurmuş”, pardon “batık bu gemiyi” kurtar ve yüzdür!?
Zor dostum, zor!

KADİFEDEN KESESİ!?
“İtibardan tasarruf yapılmaz” anlayışının egemen olduğu, “şaşaalı, görkemli,  görev teslim törenlerinin yapıldığı, kapıda üç dört uçağın bekletildiği, göreve büyük korumalar eşliğinde gidildiği, paranın seçimler dolayısıyla har vurup harman savrulduğu bu günlerde”, bir “ekonomik mucizeyi” gerçekleştir?!
Ne güzel şarkıdır o, “Kadifeden kesesi/kahveden gelir sesi/ Oturmuş kumar oynar/ah ciğerimin, ah ciğerimin köşesi../” diye devam eder..
Vallahi, “ülke yangın yerinde” diyeceğim ama, sürekli yağan yağmurlar,” sel, su baskın” haberlerinden geçilmiyor!
Allah kolaylık versin, afetlerden neler çekmedik ki?
Yaz ayları, kapıyı çaldı...

KURBAN MI, KESMEYİNİZ, A CANIM!
Bir de; "başlarsa orman yangınları”, ne yaparız?
Yangın söndürme uçaklarımız hazır mı?
Seçim öncesi, ne güzel umut dağıtmıştı, şu bizim namı değer gedikli muhalefet liderimiz Kılıçdaroğlu, “ Sarayın önünde bekleyen uçakları satıp, o para ile yangın söndürme uçakları alacağım” diye!
Ya şu yaklaşan “Kurban Bayramı telaşına”, ne dersiniz?
Kurbanlıklar, ateş pahası!
Hemen cevabı yetiştirenlerimiz hazır kıta, pardon bindirilmiş kıtalar gibi “ kesmeyiniz a canım” ukalalıklarında!
Kesmeyiniz canım!
Burada da, “nas, yok mu, nas” çıkışlarını, gel de hatırlama?
Kılıçdarolğu, ne güzel, “ İki bayram hediyesi olarak 15 Bin kayme” verecekti ya?

SABIR VE ŞÜKÜR HEP BANA,BANA?
Lüzumu kalmadı?
“Euro, Dolar girdabı da”, o parayı yuttu, gitti!
Umutlar, başka bahara?
Ne güzeldi, o slogan değil mi?
“Baharlar gelecek, yüzlerimiz gülecek ti?”
Et pahalı!
Yemeyiniz canım!
Ekmek  zamlı!
Kuyruğa girmeyeniz, evde yapınız, a canım!
Domates, patates, biber, patlıcan!..
Tarlaya ekiniz, a canım!
Zamlar, fiyatlar, geçim derdi kapıda, “cambaza bak, cambaza” söylemleri bitmek bilmiyor?
Yemeyiniz öyle mi, a canım?
Yemeyiniz, yaşamayınız, görmeyiniz, sitemkar olmayınız?
“Sabır ve şükür”, hep bana, bana ha?
Türkiye’de milyonlarca, gencimiz iş beklerken, “biri Brükselli, biri New Yorklu olanlarımız”, önemli görevlere getirildi...
Bir bakan, biri Merkez Bankası direksiyonunda artık!
Bilmem nerede iş tutan gençlerimizi Türkiye’ye getireceğiz” dediğinde Cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, demediğini bırakmayanlar, neredesiniz?
Bizim memlekette, işler böyledir!?

DEĞİŞİM, DEĞİŞİM DE?
Söyleyene değil, söyletene bakınız!
Kılıçdaroğlu istifa etmeli!
“Değişim, değişim, değişim!”
“Ülkeyi dedeler yönetiyor”
 naralara havalarda uçuşuyor!..
Bu taşlardan sadece Kemal Kılıçdaroğlu, nasibine düşeni alıyor!
Ya, devrin hâkimi?
Sahnede, Mehmet Şimşek bakanımız!
Yine, ülkenin içinde bulunduğu, ağır ekonomik şartların gizlenme çabaları..
Tarikat şeyhleri, mollalar, açıklamalarını sürdürüyor...
Bir erkek, bir erkeğin elini sıkarken, dikkat etmeli?
Aman ha?
Besmelesiz olmaz bu işler?
Daha, neler, neler, maydanozlu köfteler?

AH ŞU CE HA PE!?
Kesede para kaldı mı ki, köftenin maydanozlusunu bulasın?
Vurun CE HA PE’ye?
Bütün bu zamlar, onların eseri?
Bu “Euro ve Dolar ateşini de CE HA PE” yaktı!
Hani,” 2023 Yılında Lozan anlaşması” bitiyordu?
Ülkenin her yanından gaz, petrol fışkıracaktı?
Ülkeye bolluk, bereket gelecekti?
Hani “yunan kazansaydı” fikrinde birleşenler?
Ne haber usta?
Öyle mi, “yattı balık yan gider” kolaycılığı ha?
Düzelme olmayacaksa,” yattı balık yan gider” diyerek işin içinden çıkalım mı?
Türkiye, bunu hak ediyor mu?

BAŞLASIN TÜRK YÜZYILI!
Devrin hâkimine toz kondurmayanları, üzmek olur mu?
Bazıları ise çözümü dünden bulmuşlar?
Kırılanı, bozulanı, batığı, yırtığı, söküğü tamir edeceğine, çaba harcayacağına, yeniden başlamayı, yeni bir Türkiye kurmayı teklif ederler?
İşte bizimkiler gibi?
Nasıl ama?
Başlasın, yeni Türk Yüzyılı!
Oh, ne ala memleket!
Vatan, millet Sakarya’m,
Güzel kuşum, kanaryam!
İç suyu, çek nutuğu, yuttur halka?
Ah, seni Kemal Kılıçdaoroğlu, ah!

TEMİZ TOPLUM BEKLENTİSİ?
21 Yıldır iflahımızı kestin, ne bereket koydun,  ne siftah?
Elimizdekileri hep aldın, bizi ettin sersefil?.
Sonuç, “temiz toplum ve güçlü, mutlu, müreffeh bir Türkiye beklentisi içinde olanlar”, bilmelidirler ki, “biz bu yattı balık yan gider” anlayışı ile “bu yoklukların, bu yanlışların, bu haksızlıkların, bu adaletsizliklerin, bu keşmekeşliğin, bu basiretsizliğin, bu teslimiyetin, bu liyakatsizliğin, bu kokuşmuşluğun, bu çözülmenin, bu tarafgirliğin…” üstesinden gelemeyiz!
Daha kısa özeti mi?
“Keyfine bak dünyanın, bir gün tenden can gider, çalalım durmayalım, battı balık yan gider!.”
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Haziran 2023