Yürek yakan insan katillerinin başlattığı savaşta kırk beş gün oldu…

Her gün yeni bir haber, binlerce çocuk, binlerce insanın bombardıman altında kalması ile uyanıyoruz.

Hiç acımadan hastaneleri, okulları, sığınabilecekleri neresi var ise her yeri bombaladılar.

Bu sonbaharda yağacak olan yağmurun, yakın zamanda gelecek olan karın onlar için ne kadar zor olduğunu hissedemeyiz belki ama farkında olabiliriz.

Hatırlarsınız ki,  6 Şubat Kahramanmaraş depremi de kış ayına denk gelmişti ve insanlar çok zor durumda kalmışlardı.

Tüm ülke birlik olup yaralarını sarmak için ellerinden geleni yapmıştı.

Şimdi ise elimizden pek bir şey geldiği söylenemez…

 Yanlış hatırlamıyorsam,

Gazze'ye yardım amacıyla ilaç, tıbbi malzemeler ve 20 uzmandan oluşan hekim grubu ile Mısır'a hareket edeceğini açıklanmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere katıldığı her uluslararası toplantıda İsrail’in savaş ve insanlık suçu işlediğini yineleyerek, kınamadan çok daha fazlasının yapılması gerektiğini net bir ifadeyle dile getirdi.

Fakat yeterli mi? Maalesef değil…

Peki tüm bunlar bittikten sonra hayatta kalanlara ne olacak?

Hayatta kalmayı nasıl sürdürecekler?

Ne zaman bitecek bu savaş, ne zaman ilan edilecek bu ateşkes?

Daha kaç kadın, erkek, çocuk yaşamını yitirecek?

Kaç gün daha göreceğiz ölen çocukların videolarını, yerle bir olmuş evleri?

Yok olmuş ülkeyi daha ne kadar yok edebilirler ki?

Korunacak, sığınacak bir ülkeleri olmamasına rağmen ülkelerinden kaçmadan, canlarını ortaya koymaları gerçekten kelimelerle ifade edilemez bir gerçek.

Dün akşam gördüğüm bir haber beni derinden yaraladı.

On üç bin çocuk hayatını kaybetmiş…

On üç bin gelecek yok oldu,

On üç bin aile yok oldu.

Bu insanlığa sığmaz…

Vicdan yok, acıma yok…

Bir ülkenin derdine düşmüş bu milletin bedeli on üç bin çocuk olmamalıydı…

Bir ülkenin bedeli milyonlarca asker de değildi…

Yüzyıllardır süre gelen savaşlar yalnızca topla tüfekle, yalnızca günümüzün gündemi İsrail-Gazze Savaşı’yla da sınırlı değil aslında.

İç savaş, ekonomik savaş, psikolojik savaş, kara harekatı, deniz harekatı, hava harekatı…

‘’İnsanoğlu’’ deyince olayları sınırlamak pek de mümkün olmuyor.

Söylenecek çok söz var da, kelimeler varmıyor dökülmeye…

İnsanın var olduğu yerde kaos bitmez. Tek temennim bu uzlaşamama durumunun  savaşla değil, diplomasi ile çözüme kavuşmasıdır.

Sağlıcakla…