Sevgili okurlar,
Mevsim olarak, Sakarya, beklenmedik “yaz yağmurları” ile karşı karşıya...
Dillerde hep o kelime var?
“Mevsimler değişti” diye!
Gerçekten “küresel ısınmaya” dikkat çeken bilim adamlarına aldıran bile yok!
Dünyayı, kirleten, kirletene !?
O, Marmara Denizi’nde yüzümüze tüküren “müsilaj” köpüklerini, pardon pisliklerini unuttuk mu?
“Sokaklar, caddeler, piknik alanları, parklar, ormanlardaki güzelim alanlar, yayalar, çaylar, dereler, denizler, kumsallar bu kirliliği bize haykırıyor ama, bu sese kulak veren” kim?

UZAKLARA GİTMEYE GEREK YOK?
Bütün bunları görmek için, “çok uzaklara gitmeye”, gerek yok!
En yakında, hangi park varsa, oraya lütfen, bir gidiniz?!
“Şu Mudurnu Çayı, yanı başımızdan akıp giden şu Sakarya Nehri, içme su kaynağımız Sapanca Gölü ve diğer alanlardaki manzaralar”, bize acı gerçeği, her gün söylemiyor mu?
Neyse, bugün konumuz bu değil!
“Yaz yağmurları nedeni ile geçilmez hale gelen yol ve sokak, caddelerimizde mahsur kalanların botlarla kurtarıldığı haberleri” gazetelere bile yansıdı!..
Sadece Adapazarı mı, ilçeler ve ülkenin her yanından gelen, bu “SOS”( imdat) sesleri, bize ne anlatıyor dersiniz?
Bu “sele teslim olmak” değil de nedir?
Yollar, sokaklar, caddeleri geçtim, uluslar arası otobanlarda bile küçük golcükler, ölüm tehlikeleri saçıyor, saçmaya devam ediyor!
Zira, " imam bildiğini okuyor”(*) ve anlayış alabildiğine, fütursuzca her alanda, kendini gösteriyor!.

NE ACI BİR KAZA?
Geçtiğimiz günler, Akyazı’dan kızını sınava yetiştirmek için otomobili ile yola çıkan babanın, yolda başına gelenleri gazetelerden okudunuz...
Ne acı bir durum, ne acı!?
Daha yeni baba olmuş, minik yavrusunu kucağına bile almamış, sevememiş bir baba, kızının geleceği için onu sınava yetiştirmek için gaza basıyor...
Ah, şu eğitimdeki çarpık sistem?
Ama yoldaki su birikintileri, gölcükleri ona engel üstüne, engel kuruyor...

YA SİZ OLSAYDINIZ?
Malum kaza kaçınılmaz oluyor...
Akyazılı hemşerim direksiyon hakimiyetini kaybedip, savruluyor ve bir duvara çarparak, kızı ile birlikte ağır yaralanıyor...
Ve acı son, kara haber tez yayılıyor!..
Baba hayatını kaybediyor, kızı ağır yaralı!..
Eşsiz ve babası kalan bir aile dramı ortada!..
Şimdi, sorarım sizlere?
“Direksiyon hâkimiyetini kaybettiği söylenen bu insanın, kaza yapmasına neden olan engel” nedir?
-Dikkatsizlik mi?
-Yol ortasındaki, su birikintisi mi?
-Değilse, suçlu kim?
-Efendim, “şoför yavaş gitseydi” diyenlerin sesini duyar gibiyim de?
-Ya, siz olsaydınız?

KADER, ÖYLE YA?
“Bu yolu yapan mühendisin, zihniyetin, terazisi” yok muymuş?
Yolda,  " mühendislik bilimini " neden kullanılmamış?
Öyle ya, olan oldu, “kader” denilerek işin içinden çıkılır ya?
Bunda da öyle oldu, olacak?
Hem de “ Babalar günün de”, bir babanın ölümü, ne acı!
“Bu genç adamın ölümü, sıradan bir kaza ölümü değil”, hakkını kim arayacak ki?
Evet, yaz yağmurları nedeni ile her yerden haberler, fotoğraflar yağdı Bizim Sakarya Gazetesi mutfağına...
Her yerden haberler, fotoğraflar...
Bu fotoğraflardan birisi, Bizim Sakarya Gazetesi manşetine de yansıdı...
“Ucuz atlattık” ve altında bir başka slogan,"Sakarya bir başkadır” ne diyelim?
Şimdi burada da mı, kolaycılığa kaçarak, “bu bir afet mazeretine mi” sığınacağız?

YAĞDI YAĞMUR, ÇAKTI ŞİMŞEK?
Şüphesiz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ve Sakarya merkezdeki ve diğer ilçelerin belediye başkanları ile konunun acilen masaya yatırılması ve “kent, ilçe sokaklarına yeniden neşter vurulması, suyun akışını engelleyen, gölcük oluşmasına  sebebiyet veren eksiklikler, kanalizasyonlara suyun gidişini engelleyen logar kapakları tek tek kontrol edilmeli ve olabilecek su baskınları, sürekli yağan yağmurlara karşı tedbir alınmalı ve gerekli düzeltmeler vakit geçirilmeden planlamalı” ve gereği yapılmalıdır..
Küçükken, bu yaz yağmurlarında ıslanmak için nasılda arkadaşlarımız ile yarışırdık..
“Çocuktum, ufacıktım, top oynadım açıktım” dediğimiz günler, a canım!
Hatta,”yağdı yağmur, çaktık şimşek, sende mi adam oldun, ah bizim koca eşek” demekten, ne haz alırdık, ne?
Manda neslini tüketen, patates, pancar, kavun, karpuz ekmeyi unuttuğumuz Sakarya’da, eşeğin izi mi, kaldı ki?
“Eşeğin izi yerine, bu kente hizmet edenlerin izini bulsak, işaret taşlarını keşfetsek”, ne şanslıyız ne?

ACI KAYIP!
Bakınız, Sakarya Erenler Belediye Başkanı Fevzi Kılıç’ı, bir çalışma anında, rahatsızlanması sonucu kaybettik!..
Gerçekten çok acı bir kayıp!
Kim bilir yaşadığı ilçe Erenler için, ne planları, ne gündemi vardı?
Elbette Erenler için yaptıkları başımız üstüne!
Söylenecek söz mü kaldı?..
Vakitsiz ve ani ölümler, nedense hep bizleri sarsar, bu ölüm de öyle!
Allah, gani, gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun!
Ailesi ve sevenlerinin başı sağ olsun!

TEDBİR, TEDBİR!
Lütfen, yetkililerimizin ve AFAD uyarılarına dikkat edelim, tedbiri elden bırakmayalım!..
Görünen o ki, “her eve de bir bot hediye edecek”, halimiz yok!
Nasreddin Hoca, "eşeği sağlam kazığa bağlayınız”(*)  diye öğütlemedi mi?
“Sel olur, yel alır, deprem olur, enkazlar bizi yutar, yollar geçit vermez, kazalar olur, denizlerde su akıntılarına kapılırız!.. ”
Yine de tedbir, tedbir, tedbir!
Aman ha, “dibi görünmeyen sulara girmeyiniz”(*), uyarıları dikkate alınız!
Zira, dünyanın, yaşamın, bin bir hali var!
Yusuf Cinal yazıyor, 22 Haziran 2023
(*) İmam bildiğini okur:
 "Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar" anlamında bir söz.
(*)Eşeğini Sağlam Kazığa Bağlamak: İşini güvenli kılacak önlemler almak, işini sağlam yapmak, tedbirli davranmak, ihtiyatlı davranmak anlamlarında kullanılan bir deyimdir. Mala, mülke, işe zarar gelmemesi için bir nasihat niteliğinde kullanılır.
(*)Dibi görünmeyen suya girme” atasözü, bazı durumlarda aceleci davranmanın ve düşünmeden hareket etmenin sonucunda ortaya çıkabilecek riskleri ifade eder.