Bayramlar, dini ya da milli fark etmeksizin, toplumsal dayanışmanın, sevginin ve birlikteliğin en güçlü şekilde yaşandığı zamanlardır. Bayramlaşma ise bu günlerin en karakteristik ve sıcak yönlerinden biridir. Geçmişten günümüze uzanan bu kadim gelenek, hem toplum yapımızın hem de iletişim biçimimizin değişimine ayna tutar.
OSMANLI’DA BAYRAMLAŞMA
Osmanlı döneminde bayram sabahları erken saatlerde camilere gidilir, namaz sonrası mahalledeki büyükler ziyaret edilirdi. Özellikle sarayda, padişah ile devlet erkânı arasında gerçekleşen “resmî bayramlaşma merasimi”, bayram protokolünün önemli bir parçasıydı.
Bayramlar öncesi “diş kirası” verilen iftar sofraları olurdu.
Büyük konaklar bayram sabahı misafir ağırlamak için kapılarını açardı.
Kahve, şerbet ve şekerleme ikramı, geleneksel bayram ikramları arasında yer alırdı.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE BAYRAMLAŞMA
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren bayramlaşma, şehirlerde de yaygın bir toplumsal ritüel halini aldı. Komşuluk ilişkilerinin yoğun olduğu dönemlerde:
Çocuklar ellerinde poşetlerle kapı kapı dolaşır, şeker ve harçlık toplardı.
Aile büyüklerinin evine gidilir, el öpülür, dua alınırdı.
Bayram namazı sonrası mezarlık ziyareti yapılır, geçmişe rahmet okunurdu.