Sevgili okurlar,
“Brüksel-Sakarya” gidip gelmelerimiz devam ediyor...
Bundan gocunduğumuz, yani sıkıldığımız yok!
Ne yana gitsek, ailemiz, yakınlarımız, dostlarımız var...
Türkiye’de yağmur yağsa, bizler burada şemsiyelerimizi açarız!
“Türkiye’de olup bitenden kendimizi soyutlamamız”
 mümkün mü?
“Orada olup bitene kulak tıkamamız mı”, asla?
Her kuşaktan insanımız ile yazışmalarımız tam gaz!
“Bizim kuşak, yani birlikte büyüdüklerimiz, birlikte o yılların yokluklarını, güzelliklerini, heyecanlarını, sevgilerini yaşadıklarımızı, bir kenara koymak”, aklımızın ucundan geçer mi?

AKYAZILI MUHAMMED SEÇKEN?
“Facebook buluşmalarını, yazışmalarını” bilmeyenimiz mi kaldı?
Artık herkesin, bir kişisel sayfası var.
Neler paylaşılmıyor, neler?
Memleketten dostumuz, Belçika’dan hemşehrimiz, aileden sevgili Muhammed Seçken, emeklilik günlerinin tadını, artık Antalya’da çıkarıyor.
Bir defasında, ziyaret etmedim değil...
Keyfi yerinde...
Hoş sohbet zaman dilimi içinde, " Akyazı ve Belçika günlerine " gitmedik değil!
Ah be yıllar?
Zaman, zaman yazılarıma notlar düşer, takılmacalarda bulunur, bir büyük olarak kendince nasihatlerini sıralar...
Bazılarını not eder, bazılarına ise gülüp geçeriz!

HATIRLAMAMAK OLUR MU?
Son paylaşımım altına, şu notu düşmüş;
“Senin o eski top oynadığın günlerin aklıma geldi...
Takım arkadaşın rahmetli Mehmet Hünkar Baykal, Osman Akçan, ya Hıristo Fuad Aktürk, kardeşi bakkal Vedat Aktürk, Oflu Naci Fazlıoğlu, rahmetli Hayri, Kemanço (Kemal Sarıhan), aşçı Ferruh Kökten ve ismini unuttuklarım, Rahmetli kardeşim Ramis Seçken, Kulüp Başkanı Hüseyin Durmuş, Hasan Mangır, Nalbur Cemaletin Cur ve sevdiklerimiz gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geldi, geçti!”

Hatırlamak, yad etmek ne güzeldir...
Hatırlamak ve hatırlanmak!

GÜNEŞLİ SICAK GÜNLER?
Bir Belçika sabahına daha, merhaba demek de bir başka güzel...
Bir aydır, gök mavi ve güneşli günlere uyanmak, o da bir başka güzel...
Sanki, Türkiye günleri, bu günler!..
Hava güneşli, sıcak ve suya çok ihtiyaç duyduğumuz, serin köşelere kaçtığımız günler, bu günler...
Yağmur sularını topladığım tankımda, su bitti!..
Ama, Brüksel gibi bir metropoldeki bahçemdeki güller, çiçekler, ürünler ve yeni toprakla buluşturduğum,” lahana, biber, salatalık, domates, kabak fideleri gibi, böğürtlen, kara dut, karayemiş, fındık, hayata tutunan ceviz, meşe, badem fidanları da”, su bekliyor...
Onları susuz koymak, olur mu?

KÖYÜMÜ ÖZLEDİM?
Eşim Fatma Cinal’ı Antalya'ya yolcu etmek için Belçika’nın Flaman yerleşim birimlerinden Beringen’e kadar götürdüm.
Beringen, Akyazılı vatandaşlarımızın yoğunlukta olduğu bir yerleşim merkezi...
Türkiye’den, yeğeninin düğünü için gelmiş olan, yakınımız Gönül Sevencan’ı ziyaret ettik.
O da,Türkiye’ye döneceği günü, saatleri iple çekiyor...
“Köyümü çok özledim... Bir daha ya gelirim, ya gelirim” diyesiye ya?
Hasret ve özlem bu işte!

SERDİVAN’DAN BİR MESAJ?
Bir ara, elim telefona gitti...
Adapazarı  Serdivan’dan Ali Osman Tuncer’in bir mesajı gözüme ilişti.
“ Sayın Yusuf Ağabeyim, selamlar, sağlık afiyetler dilerim...
Sakarya’dan yazıyorum
... "Hakikatin Peşinde Bir Ömür” adlı kitabınızı okurken, sizlere bir selam verme gereği duydum ve selamlaşmak istedim.
Bir köy çocukluğundan, bir dünya kentine uzanan hayat içinde, Akyazı ve Sakarya’ya ve Brüksel’e, Belçika’ya ne güzellikler katmışsınız! Muhabbetlerimi sunarım.”

Ne güzeldir, hatırlamak ve hatırlanmak!
Hele de, siyasi pisliklerin, kin ve öfkenin, hırsların, çekememezliliklerin, önyargıların ardından sıyrılarak, güzelliklerde buluşmak ne güzeldir...

BİR SELAM, BİR KELAM!
Ankara’dan bir not?
Kimden mi?
Elbette Türkiye Ziraat Odaları Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’dan...
“İlginize çok teşekkür ediyorum. Sağlıkla görüşmek üzere, selamlar, saygılar!”
Birçok yazımız, paylaşımımıza notlar düşen, bize en güzel mesajları gönderen dostlarımı, unutmak olur mu?
Her güne, sevgili dostum, Bizim Sakarya Gazetesi mutfağının şefi Mansur Yılmaz’ın arı, duru, temiz, “günaydını” ile güne başlamak, ne güzel...
“Bir selam, bir kelam, bir gülüş, bir bakış, bir kelebek uçuşu dokunuş...”, ne güzeldir.
Adapazarı’nda bir medya emeklisi Nedret Saran...
Sevgi timsali, çiçek gibi güzel paylaşımları...
Bir hanımeli sarmaşığı gibi yakınızı bırakmaz!
Okunası satırlar bunlar..
Tam yazımı bitiyordum ki, Hatay’dan dostum, Halil Kaçın aradı.
“Tekrar deprem yıkımlarına gittik, hal hatır sorduk, selamlaştık...”

GÖNÜL DAĞLARIMIZ!

Siz de, sevdiklerinizi ihmal etmeyiniz!
Hatta, “sadece sevdiklerinizi değil, bahçenizdeki çiçekler, böcekler, kuşlar, ağaçlar, evinizdeki can dostu hayvanlar, onları sevginizden, ilginizden” mahrum etmeyiniz...
Ah be, gölgesinde oturup, dinlendiğimiz ıhlamur ağacımız, dalından kiraz topladığımız, kara, beyaz parmak gibi dutlarını kapıştığımız ağaçlar ve köyümüz…
Ve siz sevdiklerimiz, uzakta değil;  gönül dağlarımızın eteklerindesiniz!
Ellerinizi, bırakmak olur mu?
Biz biliriz ki, sevgisiz, saygısız hayat, gerisi bayat!
Yusuf Cinal yazıyor, 14 Haziran 2023