Genel seçimlerin keşmekeşliği bitti çok şükür…

Çok şükür; çünkü ülke hem deprem hem ekonomik anlamda yorgundu.

Rotamızı seçimden artık çevirmek gerekir.

Merkeze altmış kilometre uzaklıkta olan bir ilçeye gidelim mi bu yazıda ?

Bolvadin!

Kadim medeniyet tarihindeki ev sahipliği, siyasette bir zamanlar belirleyici ilçe rolü derken geldik günümüze.

Kabuğunu kıramamış ve muhtemelen önümüzdeki elli sene boyunca siyasilerin birbirleriyle olan çekişmeleri nedeniyle de kıramayacak ilçenin son durumunu bir analiz edelim.

Onlarca Belediye Başkanı görmüş bu kent, maalesef tarihinin en bedbaht Belediye Başkanıyla adeta sınanıyor.

Nasıl mı?

Kahvenizi alın gelin de okumaya öyle devam edin isterseniz, zira bir tık uzun bir hikaye olacak.

ÖMÜR TÖRPÜSÜ

Hani ömür törpüsü derler ya,

Hah! İşte tam da öyle. Törpünün en çukur tarafının acımasızca yonttuğu parçacıkları ilçenin her kilometre karesinde hissetmeniz mümkün.

Mevcut Belediye Başkanı, hatırlarsanız ilk dönem tartışmalı bir şekilde aday gösterilmiş ve kendi namının büyüklüğünden ziyade iktidar partisinden olmanın avantajıyla rüzgarı arkasına alarak Şehrü-l Emin sıfatını kazanmıştı.

 

 

 

        Bolvadin cephesinde ise şimdiki Büyük Birlik Partisi Bolvadin Belediye Meclis Üyesi Ömer Akşahin’in canhıraş bir şekilde aktif            olduğu kamuoyu tarafından bilinen bir gerçek olarak nitelendiriliyor.

        Zira, Ömer Akşahin demişken kendisi beyaz eşya sektöründe ve aynı zamanda Bolvadin Belediye Meclisinde olduğu için yakın            zamanda yenilenen Heybeli Termal Tesisleri’ne ihaleli/ihalesiz olarak alınan beyaz eşyaların kimden ve ne şekilde alındığını da                      sormak lazım.

 

 

 

Elbette bunlar siyasette ezelden beri süregelen şeyler.

Neticede her grup kendi adayını destekler ve her grup kazanmak için çeşitli hamleler yapar.

BİRİNCİ 2. KAYACAN DÖNEMİ

Bu ara başlığı atmamın bir nedeni var. Neticede padişahlık sistemi 19. yüzyılda kalmış olsa da dönemleri okuyucularımın iyi analiz etmesi ve ayrım noktalarını kestirmeleri için böyle bir ifadelendirmeyi elzem buluyorum.

Birinci Kayacan dönemi aslında sakin başlamıştı.

İktidarın nimetleri ve vatandaşa verilen süslü vaatler iyi kötü yerine getiriliyordu. Ancak, ilçenin kronik sıkıntısı haline dönüşen ve bir önceki Belediye Başkanı Dr. Ahmet Naci Helvacı döneminin yazık olmasına neden olan o hastalık yeniden nüksetti.

Hastalığın ismi teşkilat-belediye çatışmasıydı.

Yanlış anlaşılmasın bu noktada bütün sebebi tamamıyla Fatih Kayacan’a yıkmıyorum. Zira dönemin AK Parti teşkilatın başındaki egoist ve kibirli kişilerin kişisel menfaatleri tehlikede olmasa herhalde böyle bir durum zaten oluşmazdı diye düşünüyorum.

Nitekim, kavga öylesine büyüdü ki, önüne geçebilene aşk olsun.

Soğuk savaş döneminin ABD ve Rusya’sının durumu –teşbihte hata olmaz- Bolvadin’in orta yerinde daha minimal haliyle perdeleniyordu adeta.

Neticede mahalli idareler seçimi döneminde bu kavganın satır arası notları Kayacan’ın ağzından dökülüvermişti.

Tarihler 12 Ocak 2019’u gösterdiğinde saatin akrep ve yelkovanı akşam yediyi on dokuz geçe Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan, kişisel Facebook sayfasında basit montajla apar topar çekildiği belli olan bir video yayınladı. Açıklama şu şekildeydi: 

“Değerli Bolvadinli hemşehrilerim! Sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Bugün AK Parti Genel Merkezinden yapılan açıklama çerçevesinde Bolvadin Belediye Başkanlığına aday gösterilmediğimizi öğrenmiş bulunmaktayız. Bizler beş yıldır Bolvadin’de birçok yapılamaz denilen icraatlara imza attık. Binalar yaptık, yıktık. Yolları yeniden inşa ettik. Birçok projeyi başarıyla tamamladık. Ama zannederim bir şeyde başarılı olamadık, ki o da Bolvadin’imizin önünde hizmetler karşısında engel olan bir güruhu etkisiz hale getiremedik. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle bizler halkın gücü üzerinde bir gücü tanımıyoruz ve İnşallah size geliyoruz, sandığa geliyoruz, dualarınızı desteğinizi bekliyoruz, durmak yok yola devam diyoruz.”

Gelelim satır arasına… Bu açıklamadaki belediye teşkilat kavgasını gözler önüne seren ve olası bir hukuki mücadelemde ispat noktasında öne süreceğim o cümle, “Ama zannederim bir şeyde başarılı olamadık, ki o da Bolvadin’imizin önünde hizmetler karşısında engel olan bir güruhu etkisiz hale getiremedik” cümlesi. Kayacan-Teşkilat kavgasının ispatı hükmüne geçiyor. Bu kavga sadece ilçe teşkilatıyla sınırlanabilecek bir kavga da değildi. Bir sonraki yani “İkinci 2. Kayacan Dönemi” ara başlığı altında bunu ispatlarıyla sizlere kanıtlayacağım.

İKİNCİ 2. KAYACAN DÖNEMİ

Kayacan’ın seçimlere bağımsız girmesi, Ak Parti Bolvadin İlçe Başkanlığının rehavete kapılarak “Nasılsa kazanırız iktidar biziz”düşüncesi ve Fatih Kayacan’ın mağdur edebiyatı birleşince 2. Kayacan için ikinci dönemin kapısı da aralanmış oldu.

Kayacan ile teşkilat arasında ki kavganın boyutu seçim döneminde o denli arttı ki siyasi üsluplar bunun en büyük kanıtıydı. Propaganda döneminde Fatih Kayacan sadece ilçe teşkilatıyla değil, il ve genel merkezle olan fikir ayrılıklarını 21 Ocak 2019 tarihinde saat akşam yediyi dokuz geçe şu sözlerle ikrar etti.

“Bu kahve kimin kahve diye bilinir? Veli’nin Kahve diye bilinir değil mi? Dinarlı Ali (AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’dan bahsediyor) yazdıysa Bolavadınlı Veli bozar arkadaşlar. Bolvadin’de belediye başkanını Dinarlı Ali mi belirleyecek, Afyonlu İbrahim mi belirleyecek (AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’den bahsediyor). Aklıma geldi Rahmetli Barış Manço derdi; Ali yazar, veli bozar; küp suyunu çeker azar azar üzülmüşüm neye yarar keskin sirke küpüne zarar”

İşte bu sözler Bolvadin’in kaderinin kimlerde ve ne perspektifte olduğunun en büyük ispatları arasında yerini almıştı.

İlçe teşkilatı kontrol edemediği bir başkan profiliyle, başkan ise istediği atı koşturamadığı teşkilatla kıran kırana bir kavgaya tutuşmuştu.

O dönem sadece Bolvadin’de değil ülkenin pek çok il, ilçe ve beldesinde buna benzer aday gösterilmeme durumları olmuş; kimi başka partilere kimi ise bağımsızdan şansını denemişti ve kazanmıştı da.

Cumhurbaşkanı Erdoğan o dönem için Fatih Kayacan gibi emsallere hitaben Ordu mitinginde bir cümle kurmuştu.

“Siyasetin bir hasbiliği vardır bir de hesabiliği… Ne çektiysek hesabi olanlardan çektik ve onlar hep gölgelediler, hep lekediler… Onlar yol ve dava arkadaşı olmadılar, yolda bıraktılar. Onları sizler gayet iyi biliyorsunuz. Yola çıktık, belediye başkanı oldular ama trenden indiler. Trenden inenler de bir daha bu trene binemediler ve binemeyecekler”

Ancak  her iki tarafın da birbirleriyle olan kavgasının ceremesini çeken tek bir kitle vardı ki o da Bolvadin halkıydı.

KABUS DOLU GÜNLER

Bu zaman diliminden itibaren artık Bolvadin için kara bulutlar ve uzun kabus dolu günler kaçınılmaz olmaya başladı. Bağımsız Kayacan artık Belediye çalışanlarının maaşlarını dahi ödeyemiyor, hizmet noktasında çöp dahi kıpırdamıyordu. Maaş ödemeleriyle alakalı durumun ispatı istenirse işçilere yapılan hesap dökümlerinin tarihlerine bakılması bu söylemin ispatı hükmünde olacaktır. Belediye için tek çare kurumun taşınmazlarını ihaleyle elden çıkarmak ve bir önceki dönem başlatılan kentsel dönüşümleri tamamlayıp mümkünse yenilerini yaparak belediye bütçesini diplerden kurtarmaktı. Öylesine acele, öylesine baştan savma ve mevzuat dışı yapıldığı iddia edilen bu yapıların başında Alaca Cami karşısındaki konutlar da vardı.

Şahıslardan kamu yararına diye alınıp, daha sonra Bolvadin Belediyesi özel şirketi olan BOLGİYSAN AŞ’ye devredilip akabinde şahıslara para karşılığı mülk olarak satılan bu yerlerin imar usulsüzlüğü ve yapıların ilk yılını doldurmadan çökme ve çatlama yaptığı iddiaları kol gezmeye başladı.

Bu iddialara dayanak olarak Bolvadin Belediyesi’nin o lokasyonun ilk sahipleriyle mahkemelik oldukları bilinmekte.

Ayrıca fotoğraflar belediye eliyle usulsüz yapıldığı iddia edilen yapıların dayanıksız ve baştan savma yapıldığına da en büyük kanıt olarak karşımızda duruyor. Olayın ilçede duyulması üzerine adı müteahhit başkana çıkan Kayacan’ın bu duruma karşı ne yapacağı ise soru işareti. Ayrıca bir başka iddia ise belediye eliyle yapılan bu binalara ilgili incelemeler sonucunda çürük raporu verildiği…

İddia doğruysa deprem kuşağında olan ilçede olası bir deprem senaryosunda bu binalarda yaşanılacak kayıpların vebalini kim verecek?

Yarın bu yazının devamı niteliğinde olaraktan Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan’ın çarşı içerisinde yaptığı yerleri yine akıl, mantık çerçevesinde ele alacağım…