Ah be ya…

Ah ki ne ah…

En son yazımda Güven Kara ile ilgili bazı dipnotları gün yüzüne çıkartmıştım.

Bolvadin Belediyesindeki kadim dostum ile hafta sonu gözden uzak bir platformda bir araya gelme şansımız oldu.

Kim mi?

Ha ha hah!

Lütfen sevgili okuyucu bunu ifşa edecek kadar aklımı yitirmedim daha.

Ben ona bundan sonraki yazılarımda belediyenin içindeki gözüm olduğu için “GÖZÜM” diye bahsedeceğim. 

Dedi ki, “Ya hu üstad ne yazıydı o öyle. Kayacan fellik fellik sana bilgi aktaran vatandaşı arıyor” dedi.

Biliyorum dedim.

Nereden biliyorsun dediğinde ise, Kayacan bir kişiyi arıyor öyle değil mi dedim.

Evet dedi.

O an GÖZÜM’ün gözündeki yanan ışığı görmeliydiniz.

Bir dakika bir dakika yoksa tek kişi değil mi dedi?

Sadece tebessüm ettim.

Herhalde anlamıştır.

Ben haddimi bilirim, belki şah damarı kadar yakın değilim Sayın Kayacan’a ama; herhalde teşbihen bir dalak ya da böbrek olmadı bi karaciğer kadar yakınım diyebilirim.

Neyse stratejimi daha fazla deşifre etmek ve bilgiye kimlerden ne şekilde ulaştığımı afişe etmek istemiyorum. Zira bilgi kaynağı her zaman için gizlidir.

Araştırıyorum hepsi bu.

Bilgiye ulaştığımda bunu GÖZÜM’e soruyorum. Aslı astarı nedir diye. GÖZÜM’den teyit aldıktan sonra bir başka GÖZÜM’e soruyorum. “Bak, GÖZÜM böyle dedi sen ne diyorsun” diye. O da bana aynı bilgiyi teyitlerse yazıyorum.

Yazılar böyle ortaya çıkıyor.

Neyse konumuza geri dönelim…

Bugün de isim vererek bir vakayı sizlerle irdeleyip aymazlıkları, tatlı su kurnazlıklarını ve adaletsiz Kayacan yönetimini gözler önüne sereceğiz.

Hatırlarsanız geçtiğimiz yazıda Abdullah Sarısoy’un bana ulaştığını ve ikramiyeler noktasında yaşadığı sıkıntının üzerine sesini duyurmak istediğini yazmış ve isminin açık verilmesini istediğini belirtmiştim.

O yazı emsal teşkil etmiş olacak ki yine bir akşam vakti telefonum çalıverdi.

Arayan kişi Mustafa Okçu idi…

Mustafa Okçu bana belediye ile ilgili kendisine dayatılan bir durum olduğunu bunu kamuoyuna duyurmak istediğini ifade ettiğinde ilk sorum şu oldu:

“Abi adını gizleyerek mi açıktan mı vereyim”

Mustafa Okçu bana, ben özellikle ismimi açık açık vermeni istiyorum dediği için adını açıkça sizlerle paylaşıyorum. Adını gizlememi isteseydi bir kere daha söylemekte fayda görüyorum ki, o isim benimle birlikte mezara giderdi.

Ha bunun üzerine şunu da dedi.

Bu yazından sonra günde üç defa artık ceza yazmaya gelirler işletmeme ama hiç önemli değil ben söylediklerimin arkasındayım diyerek de cesaret örneği sergiledi.

Ne diyeyim Allah sayınızı artırsın Sayın Okçu…

Gelelim vakaya…

Daha evvel elli bin beş yüz on üç defa asker kökenli Bolvadin Belediye Zabıta Müdürü olacak zatı muhtereme köşemden dedim ki;

“Bak orası kışla değil, sen de orada genelkurmay başkanı falan değilsin, vatandaşlar senin emir erin hiç değil”

Fakat anlatamadık. Hoş bizlerin anlattığı karşımızdaki insanın anlama kapasitesiyle orantılı bir durum olduğu için çok da üzülmemek lazım bu duruma.

Gelin hikayeye en başından bir bakalım.

Bademli Mahallesi'nde, Şehitler Caddesi üzerinde bir işletmesi var Mustafa Okçu’nun…

İşletmenin konsepti bakımından alkollü içkiler satılan bir market şeklinde düşünebilirsiniz.

Ülkemizde alkol satış yasağının saat 22:00 olmasından dolayı bu işletmede saat 22:00’ye beş dakika kala kepenkleri indiren yani kurallara azami ölçüde riayet etmeye çalışan bir görüntü var.

Özellikle kendim giderek takip ettiğimde 21:55 civarında kepenkleri kapatıyorlar.

Yine bu konuyu bana aktardığında kamera kayıtlarına bakarak diğer günlerde de bu yönde herhangi kanuna aykırı bir durum oluşmadığı son derece açık ve net bir şekilde görülüyor.

Mustafa Okçu vakayı anlatmaya başlıyor…

“Bir akşam Bolvadin Emniyet Müdürlüğü’nün rutin yol kontrolü yaptığı sırada bir vatandaşın elinde siyah poşetin içerisinde 4 adet alkollü içki bulunduğu için kendisine bu içecekleri nereden aldığı soruluyor. Kişi alkolün etkisiyle önce cevap vermese de kendisine aracın evraklarının eksik olduğu eğer söylemezse işlem yapılacağına yönelik bilgi verilince şahıs alkollü içecekleri benim adımı vererek Mustafa Okçu’nun işletmesinden aldım diyor”

Tam bu esnada Mustafa Okçu’ya bunu nereden biliyorsunuz diye soru yöneltince, bana kendisinin ifade tutanağını bana gösterdiler diyerek cevaplıyor.

Aynı gece Mustafa Okçu, işletmesini saat 22:00’de kapattığını durumu araştırmak için kendisine emniyetin ulaşmadığını , yine kendisinden hiçbir şekilde 7/24 çalışan güvenlik kayıtlarının istenmediği ve fiş fatura noktasında mali evraklarına bakılmadığını ifade ediyor.

Ayrıca şahıs ifadesinde, “Ben işletmenin yan kapısından aldım” dediğini belirten Okçu, konuyla ilgili olarak işletmesini bana gezdirdiğinde işletmede yan kapı şeklinde bir durumun olmadığını da gözlemledim.

Yani buraya kadar olan kısımda bir kişinin soyut iddiası üzerine gerçekleşen bir durumun olduğu görülmekte.

İşin trajikomik kısmı ise tam bu noktadan sonra başlıyor.

Kaymakamlık bürokrasi gereğince idari anlamda cezayı Bolvadin Belediyesine paslıyor.

Bu noktadan sonra işletme sahibi Mustafa Okçu’nun anlatımıyla sizleri baş başa bırakıyorum.

“Murat Konya’nın iki zabıtası işletmeme geldi. Bana şahsın ifadesini göstererek suç işlemişsin, yasak saatte alkol satarken yakalanmışsın dediler”

Şimdi Murat Konya’nın zabıtaları bu noktada masumiyet karinesinin içinden geçerek aslında kendilerini sıkıntılı bir duruma sokuyorlar. Nasıl mı?

Hukukta masumiyet karinesi der ki…

“Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır”

Murat Konya’nın zabıtaları hakim mi, savcı mı yoksa yargıç mı?

Ayrıca hüküm kesinleşse bile bu işin itiraz süreci diye bir durum var ki…

İtiraz sürecinin de nasıl ortadan kaldırıldığını birazdan belgeleriyle, tarihlerle delilli ve ispatlı bir şekilde göreceksiniz.

Ben böyle bir şey yapmadım dese de işletme sahibi sanki bir hedefçesine zabıtalara derdini anlatamaz. En nihayetinde başta suç işlemişsin diye işletmeye gelen iki zabıta Okçu’nun ifadesine göre; “Bu rutin bir kontroldür. Burada yasak saatte alkol satıldığına rastlanmadığına dair biz tutanak tutuyoruz buna imza atman lazım” diyerek aşağıda görmüş olduğunuz tutanağa imzayı attırırlar.

O ana kadar işletme sahibi Mustafa Okçu durumdan habersizken iki zabıtanın dükkanına gelmesiyle durumdan haberdar olur.

Takvimler tam da bu noktada 08-08-2022 saat 18:50’yi göstermektedir.

Tarihe özellikle dikkat etmenizi istiyorum ki işletme sahibinin itiraz hakkının Bolvadin Belediyesi tarafından nasıl elinden alındığını idrak edebilin.

Bir gün sonra yani 09-08-2022 tarihinde Belediye Encümen Meclisinden bu ceza jet hızıyla geçer.

Cezanın tutarı 581 TL kadardır.

Yanlış anlaşılmasın. Bu rakam İşletme sahibi Mustafa Okçu için ödeyemeyeceği bir rakam değildir. Zira mesele hak ve adalet olunca o buna boyun büküp ödemek yerine mücadele yolunu seçer.

Daha evvel sordum yine soruyorum.

Elde rutin kontrol sırasında şahsın “Soyut iddiası” dışında hiçbir ispat yokken nasıl oluyor da bu ceza Bolvadin Belediyesinden ödeme emri adı altında gönderiliyor.

Soyut iddianın kanun nezdinde hükmü yoktur. Gelin görün ki sadece iş bilmez değiller aynı zamanda açıp okuyalım araştıralım olayı da maalesef bulunmuyor bu Zabıta Müdürü zihniyetinde olan vatandaşlarda...

Çok merak ediyorum bu kadar ivedi olan neydi acaba?

Bitti mi?

Elbette hayır!

Daha durun yeni başlıyor “Güldür Güldür Show”

Elbette encümenin aldığı bu karardan işletme sahibi Mustafa Okçu’nun bilin bakalım kaç gün sonra haberi oluyor?

10 mu?

20 mi?

Ne onu, ne yirmisi kıymetli okuyucu tam tamına 40 gün sonra haberi oluyor.

Bolvadin Belediyesinin kıymetli Zabıta Müdürü Murat Konya’nın işgüzarlığı mı yoksa zabıtaların işgüzarlığımı bilemeyeceğim. Lakin bu kararın tam 40 gün sonra kişiye bildirilmesi ne kadar ahlaki ve etik kuralların içerisinde?

Hayır, eğer zabıtayım diyorsanız böyle bir hata yapma lüksünüz olamaz Sayın Konya. Yok eğer bilerek yaptıysanız kastınız neydi bir zahmet çıkıp açıklayın da bizde kamuoyu olarak bilelim durumu.

Murat Konya’nın iş bilmezliğine aynı olayda bir tane daha örnek vereceğim.

İşletme sahibi Mustafa Okçu’ya 40 gün sonra açılan telefonda deniyor ki, “Gelip belediyeden ceza tutanağınızı alabilirsiniz”

Pardon ama sizin onu elden vermeniz mevzuata tamamen aykırı değil mi?

Posta yoluyla göndermeniz gerekmiyor mu?

Üstelik işletme Sahibi Okçu, telefonda ısrarla tebligatın posta yoluyla gönderilmesini istediğini ifade ediyor.

Bu noktada işletme sahibi Mustafa Okçu ispat olarak ben yalan söylemiyorum gerekirse GSM operatöründen konuşma kayıtlarım çıkartılsın diyor.

Zabıta Müdürü Murat Konya’nın yüreği yetiyorsa buyursun hodri meydan çeken birisi var.

Ha bu dakikadan sonra olurda işletmeye zart zurt zabıta gönderilecek olursa ki, bu yazıdan sonra hepsini tek tek bu köşeden anlatacağımın da bilinmesinde fayda var.

Burası “Muz Cumhuriyeti” değil!

Ha diyorsanız ki Muz Cumhuriyeti o zaman anayasanın 25. maddesi kapsamında Ali Küçükkartal’ın eleğinden daha çok geçeceksiniz demektir.

Değerli okuyucu, burada mesele alkol satan bir yeri müdafaa etmek değil. Yazımın bu yönde anlaşılmasını istemiyorum. Burada mesele itiraz süreci elinden gasp edilen bir işletme sahibinin yapmadığını ifade ettiği bir kabahatten dolayı kündeye getirilme tezgahı.

Allah bizi zalimin karşısında mazlumun yanından ayırmasın.

Daha yeni başlıyoruz. Bunlar ısınma turlarımızdı. E hazırsak maça başlayalım artık…

Bu arada bir sonraki yazımda Ağustos ayının ortasında gerçekleştirilmesi planlanan Milliyetçi Hareket Partisi Bolvadin İlçe Başkan adaylarının değerlendirmesini en objektif ve en kolektif şekilde sizlere aktaracağım…