Başkentin belirlenmesi, devletlerin siyasi, ekonomik ve askerî geleceğini şekillendiren en önemli kararlardan biri olarak görülüyor. Osmanlı döneminde sırasıyla Bilecik, Bursa, Edirne ve İstanbul başkentlik yaptı. İstanbul, Osmanlı tahtının merkezi, hilafetin karargâhı ve hükûmetin idare yeri olarak üç yönlü bir başkent özelliği taşıyordu.

Ancak güçlü dönemlerde stratejik avantaj sağlayan bu konum, devletin zayıfladığı dönemlerde güvenlik açısından risk oluşturdu. İstanbul’un denizden ve karadan işgale açık yapısı, 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren başkentin Anadolu’ya taşınması yönünde tartışmaları beraberinde getirdi.

Ataturk13

ANADOLU’YA YÖNELEN UMUT

Osmanlı subaylarından Von Moltke 1839’da, Goltz Paşa ise 1878’de başkentin Konya ya da Kayseri’ye taşınmasını önerdi. I. Dünya Savaşı sırasında da İstanbul’un tehlike altında olduğu görüşüyle Eskişehir veya Kayseri’ye taşınması gündeme geldi. Ancak Çanakkale Zaferi’nin kazanılması, bu düşüncelerin ertelenmesine neden oldu.

Savaş sonrasında ise durum farklıydı. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkesi’nin ardından İstanbul işgal edildi. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesiyle birlikte Millî Mücadele’nin merkezi yavaş yavaş batıya, Anadolu’nun kalbine yöneldi.

ANKARA’YA UZANAN YOL

Mustafa Kemal Paşa, kurtuluş mücadelesinin merkezini belirlemek için stratejik bir değerlendirme yaptı. Demiryolu bağlantısı, haberleşme kolaylığı, Anadolu’nun merkezinde ve güvenli bir bölgede yer alması nedeniyle Ankara tercih edildi. Temsil Heyeti, 18 Aralık 1919’da Sivas’tan ayrılarak 27 Aralık’ta Ankara’ya ulaştı.

Ankara halkı, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını büyük bir coşkuyla karşıladı. Şehir, kısa sürede Millî Mücadele’nin karargâhına dönüştü. Halkın direnişe verdiği destek, Ankara’nın fiilen yönetim merkezi olmasının önünü açtı.

23 Nisan-2

TBMM’NİN AÇILIŞIYLA YENİ DÖNEM

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması, Ankara’nın fiilî başkent sürecini başlattı. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde kurulan Meclis, ülkenin kaderini belirleyen kararların alındığı yer oldu.

2 Mayıs 1920’de ilk hükümetin kurulmasıyla Ankara, fiilen hükûmet merkezi haline geldi. Henüz dünyada hiçbir ülke yeni meclisi tanımamış olsa da Ankara, bağımsızlık mücadelesinin kalbi olarak dikkatleri üzerine çekti.

STRATEJİK KONUMUN GÜCÜ

Ankara, Anadolu’nun ortasında yer alması, demiryolu hattı üzerindeki ulaşım kolaylığı ve dış tehditlerden uzak yapısıyla güvenli bir merkez olarak öne çıktı. Halkının büyük bölümü Türk ve Müslüman olan kent, işgal tehlikesinden uzak olduğu gibi güçlü bir millî dayanışma ruhuna da sahipti.

Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesinin güçlü olduğu Ankara’da, halk, İstanbul Hükûmeti’nden gönderilen memurları kabul etmeyerek Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığını gösterdi. Bu tavır, Ankara’nın Millî Mücadele’deki kararlılığını simgeleyen önemli bir dönüm noktası oldu.

Thumbs B C 6Dc3D2386642F928F19De431C1700Bac

BAŞKENTLİK TARTIŞMALARI MECLİS GÜNDEMİNDE

Girişimciler saniyeler içinde mekan tasarımı yapabilen mobil uygulama geliştirdi
Girişimciler saniyeler içinde mekan tasarımı yapabilen mobil uygulama geliştirdi
İçeriği Görüntüle

Ankara’nın başkent olması konusu, TBMM’nin açılmasından sonra da uzun süre tartışıldı. 1921’de yapılan oylamada başkentin değiştirilmesi önerisi reddedildi. Ancak Mustafa Kemal Paşa, stratejik açıdan başkentin Anadolu’da, daha güvenli bir yerde olması gerektiğini savunmaya devam etti.

Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından, Ankara’nın başkent olması fikri yeniden gündeme geldi. Mecliste yapılan tartışmalar sonunda bu yöndeki karar olgunlaştı.

13 EKİM 1923: TARİHİ KARAR

9 Ekim 1923’te Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, “Türkiye Devleti’nin idare merkezi Ankara’dır” şeklindeki yasa tasarısını Meclise sundu. Tasarı hızla komisyonlardan geçti ve 13 Ekim 1923’te TBMM Genel Kurulunda oylanarak kabul edildi.

Oylama sonucunda Ankara, oy çokluğuyla Türkiye Devleti’nin başkenti ilan edildi. Böylece Millî Mücadele boyunca fiilen yürütülen başkentlik görevi, resmen Ankara’ya verilmiş oldu. Bu karar, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte anlamını pekiştirdi.

Thumbs B C 9Fb81Cf6E521A4Ea0917B4247Ac8E85A

YENİ DEVLETİN YÜZÜ: MODERN ANKARA

Ankara’nın başkent ilan edilmesi, sadece siyasi bir tercih değil, Cumhuriyet’in modernleşme hamlesinin de simgesiydi. 1924 Anayasası’na “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır” maddesi eklendi. Böylece karar kalıcı hale geldi.

Batılı devletler bu gelişmeye tepki gösterse de Türkiye Cumhuriyeti kararlılığını sürdürdü. Hükûmet, elçilikleri Ankara’ya taşımaları için kolaylıklar sağladı. 1927 yılına gelindiğinde birçok ülke elçiliğini yeni başkente taşımıştı. Ankara’da imar faaliyetleri hız kazandı, yeni yollar, kamu binaları ve eğitim kurumları inşa edildi.

CUMHURİYETİN KALBİ ATIYOR

Ankara, 1920’lerin başından itibaren sadece bir yönetim merkezi değil, modern Türkiye’nin simgesi haline geldi. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde şekillenen yeni başkent, çağdaşlaşma, bilim, kültür ve özgürlük değerlerinin merkezi oldu.

13 Ekim 1923’te alınan bu karar, Türk milletinin yeniden doğuşunun sembolü olarak tarihe geçti. Ankara, o günden bu yana Cumhuriyet’in kalbinin attığı yer olmayı sürdürüyor.

Muhabir: FEYZA ÖZAY TOPUZ