Sevgili okurlar,


Türkiye’nin, “Avrupa Birliği üyeliği(AB)” için yanıp tutuştuğu günlerde, Brüksel’de Belçikalı iş insanları ile bir toplantı düzenlendi..
Toplantıya, Türkiye’nin Belçika’da bulunan üç büyükelçisi katılıyor..
Bu, bir istisnadır ya?
Türkiye’nin,” bir ülkede üç büyükelçi bulundurduğu”, tek ülke Belçika’dır..
“Kraliyet nezdinde büyükelçi,
NATO nezdinde büyükelçi,
AB nezdinde büyükelçi”
 ile temsil edildiğimiz Belçika’da, vatandaşımıza dokunan ve iz bırakan büyükelçiler maalesef, bir elin parmağı kadar azdır!..
Bunu elbette, “bir tanık sıfatı” ile söylüyorum..
Avrupa’da, 1974’lü yıllardan itibaren oluşan “Avrupa Türk medyası” içinde yer almış, ”yerel gazeteciliğin” yaban ellerde tohumlarını atmış, Türkçe ’ye sahip çıkmış, Türkçe’nin bayraktarlığını yapmış, insanımızı bilgilendirme, haberdar etme, sosyal kültürel olgusuna katkı etme konusunda üzerime düşeni yapmış bir gazeteci, bir eğitimci olarak, deneyim ve tecrübelerimi paylaşmak, insanımızı dürtmek”, elbette başlıca görevimdir..
Uzatmayalım, büyükelçimiz, Türkiye’nin gelişiminden, imkan ve kabiliyetlerinden, yakalanacak fırsatlardan söz ederek, “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin” önemine dikkat çekiyordu...

YARIN İŞSİZ KALACAĞIZ?
Bu vesile ile Belçika’dan, Belçikalı iş insanlarından da destek ve üyelik için, gerekenin yapılmasını istedi..
Tam sırada, bir Belçikalı iş insanı kalktı;” Sayın Büyükelçi ben inşaat sektöründe çalışıyorum. Burada Türkler, iş imkanlarını elimizden almaya başladı. İşçilikten patronluğa yükseldiler. Brüksel’in birçok ilçesinde vatandaşlarınız evleri değil, mahalleleri satın aldılar..Schaerbeek, Türk Mahallesi olarak adlandırılıyor. Her alanda Türk fobisi yaşamaya başladık. Yarın Türkiye Avrupa Birliği’ne girdiği zaman, işlerini kaybedenler gibi, biz de işsiz kalacağız” diyerek, salonda soğuk bir duş etkisi yapan sert açıklamalarda bulundu..

IRKÇILIK, PİRİM YAPTI!
O günlerde, “Belçika’da ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, ayrımcılığı”, politik olarak kullanan, siyasi partilere rağbet edilmiyordu..
Bugün, Belçika’da siyasi anlayışlarda, bu politikalar bağlamında çok değişti..
Bu konuda alınan önlemler, karşı yaptırımlar da, işe yaramıyor artık!
Evet, Belçika’da “iş göçü anlaşması bağlamında, gelenlerimizin sayısı 300 Bini buldu. Almanya ve diğer ülkelerde yaşayan milyonlarımız var..
Bunlar oralarda, “Türkiye’de olduğu gibi, toprak, ev, daire satın alarak vatandaşlık” alamıyorlar..
Almanya hala “vatandaşlık” kavramını tartışıyor..
Belçika ve Hollanda ile diğer ülkeler, daha ileri adım atarak, ülkelerinde yaşayanlara, 1985’li yıllardan itibaren periyodik olarak, vatandaşlık vermeye başladılar..
Bunu da,” belli bir kural ve uyum çerçevesinde” yaptılar..
Şimdi Türkiye’de, “bu ve buna benzer kaygılar, endişeler” yaşanıyor..

ÖZEL KONUMU?
Türkiye’nin,” özel konumu ve çevresi itibari ile farklı bir yanı” var..
Siz, “vatandaşlık karşılığı, toprak, ev, daire satmaya başlarsanız, bunun arkasından ne hinler çıkar”, ne hinler?
Unutmayınız, su uyur, düşman uyamaz!
O zaman, “Filistin’in durumuna düşer, bu güzelim cennet vatanda, insanımız bin bir işkence altında cehennem azabı” çeker!
İşte Afganistan, ne hale getirildi!
İşte Irak’ta olup, bitenlere şahitlik yapmadık mı?
Şu, Suriye başımıza bela edilmedi mi?
Şu, Tunus, Cezayir ve Libya’da, hatta Mısır ve Pakistan’da yaşanılanlar, sizi hiç düşündürmüyor mu?
Bu memlekete elini, kolunu sallayıp gelenlerin sayısı, sizi ürkütmüyor mu?
Bu insanların, “öyle başıboş mu geldiğini” sanıyorsunuz!?
Bu insanlar, “belli bir projenin unsurları” diyenlere, kulak veriniz!

DERS ÇIKARILMAZ MI?
Elbette, “devleti yöneten siyasilerimizden çok iyi bilecek”, değiliz!?
Ama, “bu yukarıdaki gerçekleri, topraklarını, ona, buna, para karşılığı satan Filistinlilerden, hiç mi dersler”, çıkartmayacağız?
Sat gitsin, ha?
Maalesef, “yandaşlıkta, yalakalık ta, siyasiler ile el, ele, kola, kola girenleri, menfaatleri doğrultusunda, kürek çekenleri de” biliyoruz..
Alınganlık yapmasın, gerçeklerin üstü örtülemez!
Ama Sakarya’da, çok önemli, tarihi bir açıklama yapıldı..
Bizim Sakarya Gazetesi'nde de yer alan haberi, okudunuz mu?
Okumak ha?
O da ne, değil mi?
Hatta, haberi okumanıza bile gerek yok!?
Türkiye’de, “topraklarını elden çıkaran iller arasında, Sakarya’nın 5.Sırada olduğunu da”, bilmiyorsunuz?
Sakarya’da iş imkanları, ekonomik ve sosyal yaşamın dayatması ile arazilerini satanlara, artık bir “dur” demenin zamanı gelmedi mi?

SAKARYA SES VERDİ?
İşte bu bağlamda, Sakarya’da bir araya gelen, sivil örgüt temsilcilerimiz, “nihayet”, kimse kusura bakmasın, “nihayet” diyorum, ellerini vicdanlarına koyarak, geleceğin sesine kulak verdiler..
“Jeton yeni düştü ya”, hayırlısı!(*)
Sakarya’nın sivil inisiyatif temsilcileri, SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Meclis Başkanı Erdem Ercan Sakarya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Genç, Meclis Başkanı Bekir Uztürk, Akyazı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şener Bayraktar, Meclis Başkanı Vedat Böcek, Akyazı Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Z. Şinasi Bayraktar, Meclis Başkanı Muzaffer Başer ve Oda ve Borsaların Yönetim Kurulu Üyelerinin” yaptığı ortak açıklama, mevcut kötü gidişatı, acı ama, gerçek bir şekilde ortaya koyuyor..

LÜTFEN OKUYUNUZ!
Özü itibari ile temsilcilerimiz,” Bizler şehrimiz ve üyelerimiz için birliktelik içerisinde, dik duruş sergileyerek, üyelerimizin ve şehrimizin sorunları, ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreterek gündem oluşturup üst makamlara iletmekle, takip etmekle mükellefiz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın istatistiklerine göre: 2022 yılında Sakarya; Konya, İstanbul, Bilecik ve Manisa’dan sonra yabancılara en çok arazi satılan 5. il oldu. Bu durumun hassasiyetle üzerinde durmamız ve şehrimizin geleceği için engellememiz gerekiyor. Bu topraklar bizim için vatandır ve yüzyıllar boyunca geleceğimiz bu topraklarda şekillenecek” diye, birçok ortak gerekçe sıralanıyor..
Demek ki, “uyumayan, acı gerçekleri gören, gelecekten endişe duyan ve vatandaşımızın düşüncelerine tercüman olan” sorumlularımızda var...

SATIYOR KARDEŞİM?
Söylenecek, başka ne olsun ki?
Milli Şairimiz, yıllar ötesinden bize sesleniyor ya?
“Sahipsiz vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır!”

Sadece açıklama yapmak, yetmez?
Sivil örgütlerimizin temsilcileri,” bir komisyon oluşturup, bölgedeki toprak satışı işlerini takip ederek, bir rapor hazırlamalı ve yetkililerimize sunmalı ve toprağını satan vatandaşlara, devletimiz sıkıntıları bağlamında”, sahip çıkmalıdır..
İnsanımızın sıkıntısı varsa, başka neyini satacak ki?
Sakarya’da ve ülke genelinde insanımız bilgilendirilmeli, toprak sahiplerinin dertleri dinlenilmeli, sorunları giderilmelidir..
Yoksa, “toprağını satana”, ne diyebilirsiniz ki?
Satıyor kardeşim, sıkıntı büyük!
 

(*) Jeton yeni düştü: Kötü gidişatın, geç te olsa farkına varılması durumu..