Zam Yağmuru ve Hayatın Pahalılığı İklimi Değişmiyor!"

Her yeni yıl, insanlık için yeniden başlama umudu ve zamanın durduğu bir an gibi durur. Geçen yılın yorgunluklarına veda eder, yeni yıla kutlamalar ve umutlar eşliğinde merhaba deriz. Peki, gerçekten her yeni yıl bizim için neleri değiştiriyor, nelerse aynı kalarak devam ediyor?

Hayatımızda birçok şey aynı kalıyor. Olaylara genel bir bakış attığımızda, savaşlar, doğal afetler, trafik kazaları ve hayat pahalılığı gibi sorunlarla karşılaşmaya devam ettiğimiz gerçeğini görebiliriz. Rüzgarın getirip götürdüğü zam yağmurları ve artan mali koşullar, insanların hayatını etkileyen sabit faktörlerden. Ayrıca, yıllardır değişmeyen iktidar ve muhalefet yapısına da dikkat çekmek gerek. Trafik cezaları artsa da, kural ihlallerinden kaçınmıyoruz ve şiddet, toplum içerisinde hala rahatsız edici bir şekilde varlığını sürdürüyor.

Öte yandan, değişen şeyleri saymak gerekirse, her yeni yıl bizi bir yaş daha ileriye taşıyor. Bu, herkes için kaçınılmaz bir gerçek. Beraberinde ise maalesef biraz daha fakir bir hayat ve azalan alım gücü geliyor. Yaşlandıkça ağaçların sonbahar yaprakları gibi düşen bir ömrün farkında olmadan büyük bir hayat döngüsü içerisinde dönüyoruz.

Yeni yılın getirip götürdüklerine dair bu derin düşünceyle, aslında değişen çok şey olsa da hayatın birçok alanında değişmeyen o alışılageldik durumların devam ettiğini de kabullenmek gerekiyor. Yeni umutlarla ama aynı zamanda süregelen mücadelelerle dolu bir yıla daha adım atıyoruz.

İnsanın bireysel öyküsü, kaderi ne olursa olsun son sözü söyleyen büyük plandır. Bireysel hataların, eksiklerin büyük planı sekteye uğratmaya başlarsa büyük plan küçük plana müdahale edebilir. Küçük plan sensin… Büyük planın önemli bir parçası olduğunu hatırla. Dahil olmak, ait olmak sorumluluk demektir.

Şimdiye kadar ailende, köyünde, kentinde, ülkende, gezegeninde ne olursa olsun bireysel planına sadık yaşadın. Kişisel hak edişin, kaderin kendini gerçekleştirme özgürlüğüne sahipti. Artık işler değişti. Kader sana neyin sözünü vermiş olursa olsun kolektif irade, planı değiştirebilir. O nedenle zamanı doğru oku, büyük planı anlamaya çalış. Senden bekleneni mutlaka yerine getir. Senden beklenen insana, doğaya, yaşama sevgi ve saygıdır.

Topluma katkı sağlamazsan tüm eski defterler açılır. Eksiklerin, başarısızlıkların karşına dikilir. Nasıl mı? Hepimiz mucizevi olaylar yaşadık, ara ara şansımız yaver gitti, bazen çalıştığımız yerden çıkan soruları cevaplamak suretiyle büyük başarılara imza attık. Bu durumları evrensel krediler olarak anlayalım. Evrene borçlandık. (Bu başarıyı hak etmedin ama ben sana bir şans vereyim, sende çok çalış zaman içinde bunu hak edecek kadar kendini geliştir denmişti.) Şimdi ödemeler erkene çekildi. Söz dinleyip borcunu kapatmak için çabalamış olanların (karıncaların) işi kolay. Diğerlerinin (Ağustos böceklerinin) yaşadığı baskıyı hayal etmek dahi yorucu. Çalışacaklar hem de çok çalışacaklar.

Artık doğayı, insanı, hayvanı, Allah’ı, sevgiliyi seviyorum demek yetmez. Sevgi bağdır, tartışmasız bağlılıktır.

Her zaman olduğu gibi bir alıntı ile bu günü noktalayalım. Esen kalın.

Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş... Adam biraz yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış ve bir ağacın altına oturmuş. Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış...

Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış... Bir de bakmış ki, yanındaki sepet bomboş! Şapkalar gitmiş!!

Kafasını kaldırıp ağaca bakmış, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları...

Adam başlamış düşünmeye; “Ben şimdi ne yapacağım, şapkaları bu maymunlardan nasıl geri alacağım" diye... Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bakmış ki, maymunlar da adamın taklidini yapıyor, kafalarını kaşıyorlar. Adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da..!

Derken adam ne yapacağını bulmuş: Kendi kafasındaki şapkayı çıkarıp yere atmış, maymunlar da şapkaları çıkartıp aşağı atmışlar... Adam böylece bütün şapkaları geri almış, sepetine koyup yoluna devam etmiş.

Aradan 50 yıl geçmiş...

Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış...

Bir saat sonra uyanmış, birde bakmış ki sepetin içinde şapkalar yok! Derken tuhaf sesler duymuş, bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka! 

Düşünmüş:

"Dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı... Ne yapacağımı çok iyi biliyorum..." demiş. Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar... Adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da...

Ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış... O anda ağaçtaki maymunlardan biri yere inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve şöyle demiş:

Sadece senin mi deden var,