Sırrı Süreyya Önder...

64 yaşındaydı.

Allah rahmet eylesin.

Adıyamanlı idi.

Türkmen bir ailenin çocuğu olan Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs Türkçülük Gününde hayata gözlerini yumdu.

Hani derler ya...

Hayatını yazsa roman olur.

İşte aynen öyle Sırrı Süreyya Önder’in hayatı.

8 yaşında iken babasını kaybeder.

Babası Adıyaman’da berber ve arzuhalcilik yaparak ailesinin geçimini temin eden, hali vakti pekte yerinde olmayan bir kişi olduğundan dolayı, babasının ölümünün ardından kardeşleri ve annesiyle birlikte dedesinin evine taşınan Sırrı Süreyya Önder, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazandıktan sonra Başkente taşındı.

12 Eylül darbesi yapıldığında Ankara’daydı.

İlk tutuklananlardan oldu.

12 yıl hapse mahkum edildi ama bir süre yakalanamadı.

Afişlerle aranmaya başladıktan sonra, bir arkadaşının ihbarıyla Altındağ’da yakalandı.

Cezaevinde bazı protesto ve eylemlere katılınca infazları yandı ve çeşitli cezaevlerinde yedi yıl hapis yattı.

2013 Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle 43 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Kocaeli Kandıra cezaevinde iken Anayasa Mahkemesinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermesi üzerine serbest bırakıldı.

Hakkında çeşitli davalar açıldı.

Son olarak 2024 yılında görülen Kobani Davasında hakkında beraat kararı verildi.

Gazetecilik ve senaristlik gibi pek çok alanda faaliyet gösterdi.

Türkiye O’nu en son MHP Liderimiz Devlet Bahçeli’nin başlattığı ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinde yüklendiği misyon ile tanıdı.

Vefatı tüm Türkiye’de her kesimde üzüntü yarattı.

Allah rahmet eylesin...

*

*

*

Son tv programında söyledikleri...

Hafta sonu Cumartesi gecesi Habertürk ekranlarında Mehmet Akif Ersoy’un bir süre önce Sırrı Süreyya Önder ile yapmış olduğu programın tekrarı vardı.

Sanki o programdan kısa bir süre sonra vefat edeceğini biliyor gibiydi adeta.

Sözleri öyle dokunaklı geldi ki...

Duygulandım.

Ve...

Terörsüz Türkiye için çırpındığı, dertlendiği belliydi her cümlesinde.

Dedi ki...

-          Bugüne kadar siz bizdik. Bugünden sonra hepimiziz.

-          Bizim işimiz pamukla ateşi bir arada tutmamak. Birbirine yaklaştırmamak.

-          Kayadan ev, pamuktan elbise yapacağız.

-          Yarın hak vaki olsa, gözüm açık gitmez.

-          Hayatımı anlamlandırmaya çalıştım ve bunu da başardığıma inanıyorum.

-          Evladım ve torunum ileride babam bizi, dedem bizi utandıracak bir şey yaptı mı diye bakarlarsa, onları utandıracak bir şey yapmadım.

-          Horonda, halayda, zeybekte birbirinin kardeşidir.

-          Bana bazen neden gülüyorsun, yüzün hep gülüyor diyorlar.

Yüzü gülen insanın özüde gülüyordur.

Ben ameliyatlara girerken de yüzüm gülüyordu.

Mehmet Akif Ersoy sordu;

-          Bu süreç ile ilgili ön şart veya başka şeyler var mıydı?

Cevabı netti Sırrı Süreyya Önder’in...

- Hiç bir şart yoktu. Şart koşsak ne olur... Gönülü gönüle indirirsek aşamayacağınız engel yoktur.

Ve ekledi bu sözlerine şu cümleyi;

-          Bu iş bir bardak çayından bile vazgeçemeyecek insanların ahkam keseceği bir iş değil.

*

*

*

MHP’li Meclis Başkanvekili de oradaydı...

Dün İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezindeki programda sadece DEM partililer yoktu.

AK Partiden MHP’ye, CHP’den diğer partilere kadar pek çok siyasi parti üst düzeyde katılımla, Sırrı Süreyya Önder’e verdikleri değeri gösterdiler.

Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Celal Adan’da AKM’de idi.

MHP Liderimiz Devlet Bahçeli, Sırrı Süreyya Önder ile zaman zaman görüşürdü.

Bahçeli, O’na güvenirdi.

Sözlerine değer verirdi.

Bazı görüşmeleri de Sırrı Süreyya Önder’i telefonundan arayarak, o vasıta ile yapardı.

En son...

Selahattin Demirtaş eşinin ameliyatı nedeniyle Adalet Bakanının izniyle Hastaneye getirilmişti.

Sırrı Süreyya Önder’de Selahattin Demirtaş ile birlikteydi.

Bilgi sahibiydi Devlet Bahçeli ameliyattan ve Selahattin Demirtaş’ın hastaneye getirildiğinden.

Devlet Bahçeli aradı Sırrı Süreyya Önder’i.

Sonra o telefondan Selahattin Demirtaş ile görüştü geçmiş olsun dileklerini ileterek bir süre sohbet etti.

Buna benzer pek çok diyalog Sırrı Süreyya Önder üzerinden sağlandı.

Terörsüz Türkiye hedefinde çok önemli bir rol oynadı Sırrı Süreyya Önder.

Yılmadı, karamsar olmadı.

Hasta iken bile barış için çabaladı.

Ateşe körükle gitmedi, ‘Başaracağız-Barışacağız’ dedi.

*

*

*

‘Öfkeni nerede sakladın baba?’

Bir kızı vardı Sırrı Süreyya Önder’in.

Ceren Önder Kandemir.

Dün...

İstanbul Atatürk Kültür Merkezinde çok duygulu bir konuşma yaptı.

O konuşmayı dinleyenlerin çoğunun gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

İyiliğe üşenmeyen, kimseye gücenmeyen bir kişiydi benim babam’ derken hıçkırıklara boğulmamak için zor tutuyordu Ceren kendisini.

Babam barışa inanıyordu ve bunun gerçekleşeceğine umudu tamdı’ diyerek sözlerini sürdürürken, pek çok kez babasının öfkeleneceğini düşündüğü anlarda O’nun hep yüzünün güldüğünü ve bir nebze dahi öfke emaresi göstermediğini söyleyerek şu unutulmayacak sözleri söyledi;

Öfkeni nerede sakladın baba? Şimdi anlıyorum öfkeni kalbine gömmüşsün.’

Babasına yazdığı duygu dolu mektubu okurken gözyaşlarına hakim olamıyordu Ceren.

Ben’ dedi, ve ekledi; ‘Babamın barış umudunun gerçekleşeceğini nerede gördüm biliyor musunuz?

Bu sorusunu kendi cevapladı;

Hastaneye yurdun her köşesinden ve her görüşten gelen insanları gördüm. Babamın görmek istediği işte buydu.’

Şu cümle ile bitirdi Ceren konuşmasını;

Artık dinlen Turna Kuşum

*

*

*

Vallahi de, billahi de...

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’da AKM’deki törende bir konuşma yaptı.

Yapıcı ve anlamlıydı konuşması.

Şu cümlesi dikkatimi çekti ve eminim ki, Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılmasını isteyenlerde bu sözdeki vurgulamanın ne kadar değerli olduğunda hem fikirdirler.

Şöyleydi Tülay Hatimoğulları’nın o ifadesi;

‘Senin hastalığın toplumda büyük bir birleştirici rol üstlendi, hastayken de toplumu birleştirdin. Çünkü sen ne olursa olsun bu topraklarda barışı zorladın.

Türk, Kürt, Arap için tanımadığın milyonlarca insan için, hapishanedeki, sürgündeki arkadaşın, yoldaşın için ve gözyaşı dinmeyen Kürt anneleri ve Türk annelerinin gözyaşı dinsin diye çaba harcadın.

Bu defa olacak dedin.

Sözün havada kalmayacak.

Vallahi de billahi de bu defa başaracağız.

Barışın tohumları fideye dönüşecek ve rengarenk çiçek bahçesi olacak.’

*

*

*

Tabutu Türk Bayrağına sarıldı...

Barış elçisiydi ama şimdi barışın simgesi oldu Sırrı Süreyya Önder.

O’nunla ayrı dünya görüşlerine sahip olsam da, vefat haberini aldığımda ve dünkü törende bende duygulandım.

Barışa umut vardı AKM salonunu dolduran insanların gözlerinde.

Malı mülkü yoktu Sırrı Süreyya Önder’in ama, parayla pulla asla satın alınamayacak değere sahip olarak veda etti hayata.

O gözlerini kapattı ama, gönül gözlerini açtı milyonların.