Sevgili okurlar,
Hani o şarkıda olduğu gibi, “ bir başkadır benim memleketim” diyerek, yazıma başlasam ne dersiniz?
“Ne dersinizdeki” maksat, yazıma sizleri de dahil etmekten öte bir anlam taşımıyor elbette!
Hani dilimizden düşmez ya, “maksat muhabbet” olsunlar...
Muhabbetimiz tabii ki, “memleketimiz” üzerine...
Kazakistan dönüşü İstanbul’da indim.
Ver elini, “yeşilin ve siyahın en güzel kenti”  Sakarya!
Sevgili Tamer Büyü, Adapazarı’ndan gelip, beni yeni İstanbul havalimanından aldı...
Kuzey Marmara Otobanından Adapazarı’na yolculuk başladı.
Tamer Büyü, kendi işinin sahibi...
Eşi Serap Güvenman, EYT emeklisi...
6 yıl sonra ilk maaşını almanın sevinci içinde...
Altı yıl!..
İnsan, "bir maaş ile ya da gelir ile nasıl geçindiler” diye düşünmeden edemiyor?
Bir de dünya tatlısı  oğulları var, adı mı Ögeday.
Nasıl olmuşsa, birikimleri ile bir daire almışlar.
Kiracı değiller hani!
Hayat şartları, “ayaklarını yorganına göre uzatmayı öğretmiş”, onlara...
Mütevazi bir çalışma ortamında, müşterilerine hizmet veriyor.
Yol boyu, “artan hayat pahalılığını, ücretleri, siyasi kararları, anlayacağınız ülkenin hal ve gidişini” konuştuk.
Her şeye rağmen, mutlu mu, mutlular...
“Ne hayat pahalılığını, ne alınan siyasi kararları dert etmiyorlar” desem yalan olur!
Onları da bu süreç etkiliyor, bir şekilde...
Onlar, “ soğan ekmek yeriz, ölürüz, illa da ülkenin hakimine oyumuzu veririz” diyenlerin aksine, yaşama sarılmışlarımızdan...
Anlayacağınız onlar, “soğan ekmek yeriz ama, mutluluğumuzdan taviz vermeyenler” grubundan...
“Allah aşkına onlardan hala var mı” diyeceksiniz?
Olmaz mı?
Bu arada, telefonum çaldı..
Arayan sevgili Tamer Büyü’nün Eşi Serap Güvenman,” Enişte annem ve babam Arhavi’de.. Buralar tam Yusuf ve eşi Fatma için muhteşem güzellikler içeriyor.. Adapazarı sıcağında ne yapacaklar?.. Atlasınlar Pegassusa gelsinler Arhavi’ye.. Gezip, birlikte geriye geze geze döneriz diyorlar... Teyzem de kabul etti. Sen ne dersin, bekliyorlar...” diyesiydi.
İş tamamdı zaten!..
Öyleyse, “uçak fiyatlarına bak, gereğini yap” dedim.
Serap bu ailenin, pardon sülalenin atom karıncası.
Sıcağı sıcağına ya da soluk soluğa, Rize’nin yolunu tuttuk.
Rize havalimanı, aynı zamanda Artvinlilerin de yararlandığı bir havaalanı...
Deniz doldurulmuş ve bu hizmet yöre insanına sunulmuş.
Küçük ama, tertemiz bir havaalanı...
Rize dedimse, burası Pazar İlçesi...
Kim yapmışsa teşekkürü hak ediyor.
Sevgili Burak Güvenman, otomobili ile gelip bizi karşıladı..
Hedef Artvin’in şirin, yeşil ilçesi Arhavi!
Karadeniz kıyı şeridinden, Arhavi için yola çıktık..
Ardeşen, Fındıklı ve Arhavi..
Karadeniz’in kıyı şeridindeki ilçelerini aşıp, Arhavi’ye geldik..
Sabah saatler..
Güneş tepemizde anlaşılan boza pişirecek gibi..
Sevgili Burak ve muhterem eşi İlkay ve tatlı mı tatlı kızları İdil Dora ile artık Arhavili olmuşlar..
Adanalı İlkay ile Sakaryalı Burak, işleri gereği Arhavi’yi mesken tutmuşlar..
İkisi de eğitimci..
Sabah kahvaltısında buluşuyoruz..
Arhavi’de Sakaryalılar..
Hasret gidermeler, oradan, buradan sohbet ne güzel..
Arhavi’nin nüfusu, 20 Bin civarı..
Karadeniz’in, denize paralel uzanan dağları eteğinde kurulu bir ilçe...
İlçe içinden geçen ve geçtiğimiz yıl taşkını ile gündeme gelen Kapisre çayı boyunca, yeşil çay yüklü dağlara doğru yol alıyoruz..
Tarifi mümkünsüz, bu yeşil doku, bizi adeta büyülüyor..
Mençuna Şelalesi’ni görmeye, serinlemeye, tertemiz dağ havası almaya, güzellikleri keşfetmeye gidiyoruz..
Arhavi Kaymakamlığı girişimi ile Mençuna şelalesi turizm hizmetine sunulmuş..
Kapisre çayı yatağından bir kilometrelik, bir taş merdiveni içeren, bir dik yokuş bizi bekliyor..
Bir asma köprüden geçip, yola koyuluyoruz..
Şelaleyi görüp, geri dönenlerin,"ha gayret az kaldı”  teşvikleri ile yeşillikler için de adımlarımız, ağır çekimdeki gibi!
Dinlene, dinlene zirveye doğru..
Kestanelikler, çay bahçeleri, ifteri(eğrelti) otları, kumar yaprakları, gürgen ağaçları, fındıklıklar, cevizler bize selam duruyor.
Şelaleyi görmeye gelenlerin izlenimleri, bizleri mutlu ediyor ve hedefe kilitleniyoruz..
Nihayet; 95, 100 metrelik dik bir kayalıktan sular şarıl şarıl
dökülüyor.. Sesi, serinliği kulaklarımıza, yüzümüze vuruyor..
Şelale karşısında doğal küçük bir sığınak görüyoruz..
Üniversite mezunu, yöre insanı Soner Gündüz bizi karşılıyor..
“Hoş beşten” sonra çayımız geliyor, yöre kurabiyeleri eşliğinde  sohbete devam..
Mençuna şelalesi hizmete sunulmuş ama, eksikleri çok?..
Sevgili Soner Gündüz, “Bu güzel doğa harikasını Arhavi Kaymakamlığı yöreye kazandırdı. Yol boyu dinlenme, nefes alma durakları ve oturaklar yapılmalı.. Asma köprü yenilenmeli. Tahtalar eskidi, çürüdü. Bir kaza meydana gelmeden gereği yapılmalı. Şelale altında serinlemek isteyenler için imkânlar yaratılmalı. Olumsuz hava şartlarında yağmurdan korunaklar olmalı “ diye durumu özetledi..
Biz dinledik, top yetkililerde!
Arhavi’da Güvenman Ailesi’nin konuğuyuz..
50 Yıllık evliliklerinin yıldönümünde sevgili ustam, kaptanım, bacanağım Metin Güvenman ve muhterem eşleri Nermin Güvenman, oğulları Burak Güvenman ve gelimleri İlkay Güvenman, kızları İdil Dora ile birlikte olmak, ne güzel..
Yüce Mevla’m, mutluluklarını daim eylesin!
Bu memlekette, “bu güzellikler için de, aza kanaat ederek”, mutlu da olunabiliyor..
Buradan,” bir hayat dersi çıkaranlara” ne mutlu!
Sizlerin de, mutluluğu daim olsun!

 

 

 

#yusufcinal #sakarya #köşeyazısı #afyonkarahisar #güncel #odakgazetesi #memleket #türkiye