Afyonkarahisar’da güzel bir gelişme var.
Artık AFSÜ Diş Hastanesi’ne gitmek için randevu derdi yok!
Yani “MHRS’de sıra bulamadım”, “sistem dolu” gibi cümleler tarihe karışıyor.
Halk, mesai saatleri içinde hastaneye gidip sırayla muayene olabiliyor.
Kısacası, dişi ağrıyan, dolgu yaptırmak isteyen, çektirmesi gereken herkes
“randevu alamadım” demeden kapıdan içeri girip doktoruna ulaşabiliyor.
Bu Fikir, Halkın Derdini Bilenlerden Çıkmış
Bu uygulamanın arkasında iki isim var:
AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Aslan ve Diş Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ömer Ekici.
İkisi de işi kâğıt üstünde değil, halkın hayatında çözmeye niyetli.
Başhekim Ömer Ekici diyor ki:
“Muayeneye gelenin işi uzamasın, aynı gün dişi de çekilsin. Günü kurtarmasın, ağrısından kurtulsun.”
Ne güzel söz değil mi?
İşte sağlık böyle olur!
Çocuklara Ayrı İlgi, Büyükler Unutulmadı
14 yaş altı çocuklar Pedodonti Kliniğinde,
yetişkinler ise Oral Radyoloji Kliniğinde muayene oluyor.
İlk muayeneden sonra gerekiyorsa diş çekimi hemen aynı gün yapılıyor.
Üstelik isteyen yine randevu alabiliyor, sistem tamamen vatandaşın tercihine bırakılmış.
Yani kimse “ya ben nasıl muayene olacağım” diye düşünmüyor artık.
Sıra var, düzen var, anlayış var.
AFSÜ Artık Sadece Üniversite Değil, Güvenin Adı
AFSÜ sadece eğitim veren bir kurum değil artık;
halkın sağlığına dokunan, derdine derman olan bir sağlık ocağı gibi çalışıyor.
Rektör Prof. Dr. Adem Aslan, göreve geldiğinden beri “halk için üniversite” anlayışını benimsedi.
Kâğıt üstü projelerle değil, doğrudan vatandaşa fayda sağlayan adımlarla ilerliyor.
İşte bu uygulama da bunun en güzel örneği.
300 Kişinin Ameliyatı İçin de Kollar Sıvandı
Bir güzel haber daha:
AFSÜ, sadece diş çekimiyle kalmamış, çene cerrahisi için bekleyen yaklaşık 300 kişiyi de programa almış.
Her gün 10 kişinin ameliyatı yapılıyor.
Yani kimsenin işi aylarca beklemiyor.
Bu da ciddi bir emek, planlama ve özveri gerektiriyor.
Helal Olsun!
Doç. Dr. Ömer Ekici ve ekibi, vatandaşın yüzünü güldürmek için çalışıyor.
Randevusuz muayene, aynı gün çekim, hızlı ameliyat planları…
Kısacası, AFSÜ’de işler yürüyor, hem de halkın lehine yürüyor.
Böyle yöneticilere, böyle hekimlere “Helal olsun” demek az gelir.
Allah sayınızı artırsın hocam!
Afyon’un yüzünü güldürdünüz, sağlıkta da “AFSÜ farkı”nı yaşattınız.
“Bir başka önemli başlığa geçelim…”
“Bugün size gerçekten içimizi ısıtan, gurur veren bir gelişmeden bahsedeceğim.”“Bugün size gerçekten içimizi ısıtan, gurur veren bir gelişmeden bahsedeceğim.” birBir Bardak Havuç Suyundan Sağlıklı Nesillere”
Ankara’nın Beypazarı ilçesi…
Anadolu’nun bereketli topraklarından biri.
O toprakların kalbinden çıkan havuç, sadece sofralarımızın değil, sağlıklı yaşamın da simgesi oldu. Beypazarı’nın taze sıkılmış, katkısız, saf havuç suyu bugün bir ilçenin markası haline geldi. Bu örnek, aslında Türkiye’nin her köşesine yayılabilecek kadar kıymetli bir modeldir.
Bir bardak taze havuç suyu…
Ne boya var, ne katkı, ne yapay aroma.
Sadece doğanın içten armağanı.
Ama ne yazık ki ülkemizin birçok noktasında, özellikle okul kantinlerinde bu doğallığın yerini, rengarenk ambalajlı, bol şekerli, yapay tatlandırıcılı içecekler aldı.
Okullarda Renkli İçecek Gerçeği
Kantin raflarına bir bakalım…
Her biri çocuklarımızın gözünü kamaştıran, fosforlu renklerde içecekler. Üzerinde “meyveli”, “doğal”, “vitaminli” yazıyor ama içini okuduğunuzda tablo iç açıcı değil.
Çoğu, yapay renklendiriciler, koruyucular ve yüksek oranda fruktoz şurubu içeriyor.
Bir çocuğun sabah teneffüsünde içtiği bir kutu o içecek, çoğu zaman bir günlük şeker ihtiyacını ikiye katlıyor.
Sonra derslerde odaklanma sorunu, enerji dalgalanmaları, mide problemleri, diş çürükleri…
Ve biz bu tabloya sessiz kalıyoruz.
Oysa çözüm çok basit.
Doğal, taze, yerli üretim meyve suları ile çocuklarımıza hem sağlıklı hem de lezzetli alternatifler sunabiliriz.
Tıpkı Beypazarı’nda olduğu gibi.
Beypazarı Modeli: Doğalın Başarısı
Beypazarı halkı bu konuda adeta öncü bir adım atmış durumda.
Yerel üreticiler, kooperatifler, esnaflar el ele vermiş; havuç tarladan bardağa en doğal haliyle ulaşmış.
Ne kimyasal var, ne aşırı ambalaj…
Sadece emeğin ve doğallığın gücü.
Bu model sadece bir içecek hikâyesi değil; sağlık, tarım ve eğitim politikalarının birleştiği bir vizyon örneği.
Bu başarı neden sadece Beypazarı’yla sınırlı kalsın?
Neden Afyonkarahisar’da, Sandıklı’da, Dinar’da, Şuhut’ta ya da Bolvadin’de çocuklarımız teneffüs aralarında bir bardak taze havuç suyu içmesin?
Sayın Milli Eğitim Müdürümüz Miraç Sünnetçi’ye Çağrı
Buradan değerli Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Miraç Sünnetçi’ye samimi bir öneriyle seslenmek istiyorum:
Sayın Müdürüm, okullarımız sadece bilgi verilen değil, alışkanlık kazandırılan yerlerdir.
Eğer biz okulda çocuğa “sağlıklı içecek” bilincini kazandırabilirsek, o çocuk ileride de bilinçli bir birey olur.
Lütfen kantin yönetmeliklerinde “renkli içecekler” konusuna özel bir hassasiyet gösterelim.
Afyonkarahisar Milli Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde “Doğal İçecek Günleri” veya “Taze Meyve Suyu Haftası” gibi etkinlikler düzenlenebilir.
Yerel üreticilerle iş birliği yapılarak okullarda taze havuç, elma, nar veya portakal suyu ikram edilebilir.
Bu sadece bir içecek değişimi değil, bir nesil değişimidir.
Bir Bardakta Sağlık, Bir Nesilde Farkındalık
Çocuklarımız her gün onlarca mesajla çevrili: reklamlardan, ambalajlardan, televizyonlardan...
Ama bizim görevimiz o parlak kutuların ardındaki gerçeği anlatmak, onların önüne doğal olanı koymaktır.
Unutmayalım, bir bardak havuç suyu sadece bir içecek değildir;
o bardakta doğanın bereketi, çiftçinin alın teri, anne babanın umudu vardır.
Sağlıklı nesiller, sağlıklı alışkanlıklarla yetişir.
O alışkanlıkların ilk adımı da belki yarın sabah okul kantininde çocuklarımıza uzattığımız o bir bardak taze havuç suyudur.
"Bir bardak doğallık, bir ömür sağlık."