“Değerli okurlar, herkese selamlar. Yine hayatımızın içinden konuları konuşmak, dertleşmek ve birlikte düşünmek için bu satırlarda buluştuk. Sizlere gönülden merhaba diyorum.”

Emeklilerimizin halini görmeyen kalmadı

Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca emekli, bugün ay sonunu getirebilmek için pazardan artıkları topluyor, market reyonlarına yaklaşırken iki kere düşünüyor, torununa harçlık vermeyi bırakın kendi çayını, simidini hesaplıyor. TÜİK’in makyajlı rakamlarının bile üstünde seyreden hayat pahalılığı karşısında, 16 bin liralık maaşla hayatta kalmaya çalışan bir emeklinin tek derdi “dijital platform üyeliği” mi?

Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) üyelerine bir kampanya duyurmuş: “Dijital platform üyeliği özel indirimli!”

Pes doğrusu…

Açlıkla Boğuşan Emekliye Bu Hakaret midir?

Bugün emeklinin tek hayali pazardan yarım kilo domates alabilmek, fırından bayat ekmek bulabilmek, belki ayda bir et yiyebilmek… Çarşıya pazara çıkarken iki kere düşünen, aldığı maaşı elektrik, doğalgaz ve kiraya kaptıran emeklinin tek ihtiyacı “film izlemek” mi kaldı?

Yahu bu insanlar akşamları televizyonunu açtığında zaten “doğalgaz faturasını nasıl ödeyeceğim” diye düşünüyor. Emekli kahvede otururken çay parasını verip veremeyeceğini hesaplıyor. Siz kalkıp ona “dijital platform üyeliğinde indirim” mi diyorsunuz? Bu, bırakın çözüm olmayı, adeta dalga geçmek değil midir?

Emeklinin İhtiyacı Eğlence Değil, Adalet!

Emekli torununun defterini, kalemini alamıyor. Çocuğuna harçlık veremiyor. Pazara gittiğinde filesi boş dönüyor. Çayını şekersiz içmeye mecbur bırakılan bir emekliye siz “diziler bedavaya yakın” diyorsunuz.

Emeklinin ihtiyacı; insanca yaşayabileceği maaş, onurlu bir yaşam, pazara başı dik çıkabileceği bir alım gücüdür. Emeklinin ihtiyacı çocuğuna muhtaç olmadan, bankalara borçlanmadan ayakta kalabilmektir.

Dernekler Görevini Mi Unuttu?

Türkiye Emekliler Derneği’nin asli görevi; üyelerinin haklarını savunmak, maaşlarına zam için ses yükseltmek, hükümetin emekliyi unutan politikalarına karşı dimdik durmaktır. Dernek, üyelerine “dijital platform indirimi” duyuracağına, hükümete “emeklinin maaşı açlık sınırının altında olamaz!” diye haykırmalıdır.

Bugün milyonlarca emekli, aldığı maaşla açlık sınırının gerisinde yaşıyor. Onlara sunulacak tek kampanya, insanca yaşayabilecekleri bir emekli maaşı kampanyasıdır.

Emekliyi sadaka kültürüne mahkûm eden, ihtiyacını görmezden gelen anlayışa artık yeter diyoruz. Emekli dijital platformla değil, sofrasına koyacağı ekmekle ilgileniyor. Emekli ucuz üyelik değil, onurlu bir yaşam istiyor.

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Her gün gözümüzün önünde aynı manzaralar:

“Çimlere basmayınız.”, “Kapıyı kapatınız.”, “Sifonu çekiniz.”, “Çöplerinizi çöp kutusuna atınız.”

Aslında bu tabelalar bize çok şey anlatıyor. Çünkü biz, uyarılmadan yapmayan, cezadan korkmadıkça kurala uymayan bir toplum haline geldik. Oysa asıl mesele eğitimdir. Ve eğitim de ailede başlar.

Rol Model Anne-Babalar

Çocuk ne söyleneni değil, gördüğünü yapar. Anne yere çöp atıyorsa, çocuğa “çöpü kutuya at” demesi boşunadır. Baba ışığı açık bırakıyorsa, çocuğa “elektriği boşa harcama” öğüdü bir kulaktan girer, öbüründen çıkar.

En çok da trafikte bu gerçek ortaya çıkar

Her tabelada aslında kendi eksikliğimizi görüyoruz. “Çimlere basmayınız” varsa, çimlere basıyoruz demektir. “Kemerinizi takınız” varsa, kemeri takmıyoruz demektir.

Ama unutmayalım: Çocuklar sözlerle değil, gözleriyle öğrenir. O yüzden anne babaların en büyük görevi, nasihat etmek değil, örnek olmak.

O gün geldiğinde belki parklarda “Çimlere basmayınız” tabelaları olmayacak. Trafikte kemer yalnızca polis görünce değil, can için takılacak. Çünkü çocuklar, uyarılarla değil; gördükleri doğru örneklerle büyüyecek. Kemerinizi Çocuğunuz İçin Takın

“Polis Görünce Takılan Kemer”

Bir baba arabasına biner, emniyet kemerini takmaz. Küçük oğlu sorar:

— Baba, kemerini niye takmadın?

Baba gülümser:

— Merak etme oğlum, polis görürse takarım.

Aradan yıllar geçer… Çocuk büyür, ehliyet alır. Bir gün arabasını kullanırken uzaktan polis arabasını görür. Hemen kemerini takar. Yanındaki arkadaşı sorar:

— Niye şimdi taktın?

Genç, babasından duyduğu o sözü tekrarlar:

— Polis var, görürse ceza keser!

Oysa emniyet kemeri, polis için değil; can için takılır. Ama çocuk, bunu babasından öğrenememiştir.

“Kalem burada susuyor ama gönülde söyleyecek çok söz var. Bir sonraki yazıya kadar umutla, sevgiyle kalın. Hoşça kalın.”