Bu gün tekrar sizlerle birlikte olmanın mutluğunu yaşamaktayım. İzninizle önem verdiğim iki konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi artık Afyonkarahisar’da halk otobüslerinde artık nakit ödeme uygulaması kaldırılıyor.
1-Afyonkarahisar Belediyesi’nin 15 Ağustos 2025 itibarıyla halk otobüslerinde nakit ödeme dönemini sonlandırma kararı, yalnızca modernleşme ve pratiklik açısından değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da önemli bir dönüşümün habercisi.
Afyon Kart, kullan-at biletler ve temassız ödeme seçenekleriyle hayata geçirilen bu sistem, şehirdeki toplu ulaşımı daha hızlı, güvenli ve hijyenik bir hale getiriyor.
Özellikle nakit paranın sağlık üzerindeki olumsuz etkileri düşünüldüğünde, bu kararın değeri bir kat daha artıyor.
Nakit para, günlük yaşamda sayısız elden ele dolaşarak bakteri, virüs ve diğer mikroorganizmaların taşınmasına zemin hazırlıyor. Bilimsel çalışmalar, kağıt ve madeni paraların yüzeyinde çeşitli mikropların uzun süre canlı kalabildiğini gösteriyor. Örneğin, grip virüsü veya bazı bakteriler, banknotlar üzerinde saatlerce, hatta günlerce hayatta kalabiliyor
Toplu taşıma gibi kalabalık ortamlarda nakit ödeme, bu mikropların şoförler ve yolcular arasında yayılma riskini artırıyor. Afyonkarahisar Belediyesi’nin nakitsiz ödeme sistemine geçişi, bu anlamda halk sağlığını koruma yönünde olumlu bir yaklaşım sergiliyor.
Nakit paranın hijyenik riskleri, yalnızca bulaşıcı hastalıklarla sınırlı değil. Banknot ve madeni paralar, dolaşım sırasında toz, kir ve kimyasal maddelerle temas ederek alerjik reaksiyonlara veya cilt problemlerine yol açabilir. Şoförlerin sürekli nakit para ile temas etmesi, ellerini yeterince temizleme fırsatı bulamadan çalışmaya devam etmeleri durumunda sağlık risklerini artırabilir.
Yolcular açısından da, özellikle küçük yaştaki çocuklar veya bağışıklık sistemi zayıf bireyler için bu durum ciddi bir tehdit oluşturabilir. Nakitsiz ödeme sistemi, bu riskleri en aza indirerek hem şoförlerin hem de yolcuların sağlığını koruma altına alıyor.
Fiziksel Teması Azaltarak Hijyen Standartlarını Yükseltiyor
Kartla ödeme, para alışverişi sırasında yaşanan el teması ihtiyacını ortadan kaldırıyor ve böylece mikropların yayılma ihtimalini düşürüyor. Ayrıca, bu sistemin yaygınlaşması, vatandaşları daha az nakit taşımaya teşvik ederek günlük yaşamda hijyenik alışkanlıkların yerleşmesine katkı sağlayabilir.
Afyonkarahisar’ın UNESCO tescilli gastronomi şehri kimliğine uygun olarak, sağlıklı ve modern bir yaşam tarzını destekleyen bu adım, şehrin sadece lezzetleriyle değil, yaşam kalitesiyle de öne çıkmasını sağlıyor.
Uygulamaya Destek Olunmalı
Belediyenin bu süreçte vatandaşları bilgilendirme ve geçişi kolaylaştırma çabaları, nakitsiz sistemin sağlık ve konfor avantajlarının herkes tarafından benimsenmesini kolaylaştırıyor. Afyonkarahisarlılar, bu yeniliği destekleyerek hem kendi sağlıklarını koruma altına alacak hem de şehrin çağdaş bir geleceğe ilerlemesine katkıda bulunacak. Nakit paranın kirli yüzünden uzaklaşarak,
Dijital ödeme sistemine geçiş, aynı zamanda şeffaflık ve güvenilirlik açısından da önemli bir adım.
Nakit ödemelerde yaşanabilen hatalar, para kayıpları ya da kayıt dışı işlemlerin önüne geçilerek belediyenin toplu taşıma gelirleri daha sağlıklı bir şekilde takip edilebilecek. Bu, kaynakların daha verimli kullanılmasına ve hizmet kalitesinin artırılmasına olanak tanıyacak.
Ayrıca, Afyon Kart’ın sunduğu abonelik imkanları ve indirimli tarifeler, özellikle öğrenciler ve düzenli yolcular için ekonomik bir alternatif sunuyor. 65 yaş üstü vatandaşlar, engelli bireyler ve diğer ücretsiz seyahat hakkına sahip gruplar için de sistemin kolaylıkları devam ediyor, bu da sosyal adaletin korunması açısından sevindirici.
Belediyenin bu süreçte vatandaşları bilgilendirmek ve geçiş döneminde mağduriyet yaşanmasını önlemek için gösterdiği çaba da takdire değer. Afyon Kart temin noktalarının yaygınlaştırılması ve temassız ödeme seçeneklerinin çeşitliliği, bu değişimin herkes için erişilebilir olmasını sağlıyor.
Elbette, her yenilikte olduğu gibi, bu geçiş sürecinde vatandaşların alışma dönemine ihtiyacı olabilir. Ancak belediyenin vatandaşlardan gelen anlayış ve destek talebine kulak verilmesi, bu sürecin başarıyla tamamlanacağının bir göstergesi. Afyonkarahisarlılar, bu yeniliği benimseyerek hem kendi konforlarını artıracak hem de şehrin modern bir geleceğe doğru ilerlemesine katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
İNSANLIK NEREDE EKSİK?
2-Doğada her gün sessiz bir mucizeye tanık oluruz: Hayvanlar arasındaki işbirliği ve yardımlaşma. Karıncaların bir lokma yiyeceği taşımak için birleşen minik bedenleri, balık sürülerinin bir arada hareket ederek tehlikelerden korunması, ya da kurt sürüsünün avını paylaşarak hayatta kalması…
Hayvanlar arasındaki işbirliğini, yardımlaşmayı anlatan bir örnek vereyim.
KARGALARIN HASTAYKEN KARINCALARI ARADIĞINI BİLİYORMUYUZ?
İlk bakışta garip gelebilir ama doğrudur: Parazitlerden hasta olduklarını veya rahatsız olduklarını fark ettiklerinde kargaların şaşırtıcı içgüdüsel davranışları vardır - karıncalara yaklaşırlar, bir süre oraya inerler, kanatlarını açarlar ve hareketsiz kalırlar, karıncaların tırmanmasına izin verirler vücut, özellikle tüylerin arasında.
Bu tuhaf davranışın hayati bir işlevi var. Karıncalar antimikrobiyal ve antiparazit etkisine sahip doğal bir madde olan formik asit salgılar. Karıncalar tarafından "işgale uğrayan" karga, çoğunlukla cildini ve tüylerini etkileyen mantarlar, bakteriler ve parazitlerle savaşan neredeyse tedavi edici bir banyo gibi doğal bir tedavi görür.
Bu sadece kargaların başına gelmez. Birçok kuş bu stratejiyi kendi kendini tedavi etmenin bir yolu olarak kullanır, hayvanların etraflarındaki doğal kaynakları insan müdahalesi olmadan nasıl sağlıklı kalabileceğinin gerçek bir örneği.
Doğanın yaşayan bir eczane gibi çalıştığının güzel bir hatırlatmasıdır, canlıların kendi ulaşmayı bildiği çözümlerle dolu. Bu davranışın ardındaki içgüdü sadece zeka değil aynı zamanda türlerin yaşadıkları ortama uyum sağlama yeteneğini de gösteriyor.
Bu örnekler, doğanın dayanışma ruhunu gözler önüne seriyor. Ancak, aynı dayanışma ruhunu insan toplumu için düşündüğümüzde, eksik kalan bir şeyler olduğunu görmek zor değil.
Hayvanların bize öğretebileceği bu erdeme neden yeterince sarılmadığımızı sorgulamak gerekiyor. Hayvanlar, hayatta kalmak için işbirliğinin gücünü içgüdüsel olarak kavramış durumda. Örneğin, yunusların hasta bir yunusu su yüzeyine taşıyarak nefes almasına yardım etmesi, sadece bir refleks değil, topluluğun devamlılığına olan bağlılığın bir göstergesi. Kargalar, bir tehlike anında birbirlerini uyarmak için karmaşık sesler çıkarırken, filler, sürülerindeki yavruları korumak için bir kalkan gibi birleşiyor. Bu davranışlar, bireysel çıkarların ötesine geçerek topluluğun iyiliğini önceleyen bir anlayışı yansıtıyor. Peki, insanlık olarak bizler neden bu kadar sık bencilliğin ve bireyselliğin gölgesine düşüyoruz?
Modern toplumda, özellikle şehir yaşamında, bireysel başarı ve rekabet ön planda tutulurken, dayanışma genellikle ikinci plana atılıyor.
Afyonkarahisar gibi köklü bir kültüre sahip bir şehirde bile, komşuluğun, yardımlaşmanın ve ortak hedefler için bir araya gelmenin değeri zaman zaman unutulabiliyor. Oysa hayvanlar, hiçbir maddi beklenti olmadan, sadece topluluklarının hayatta kalması için bir araya geliyor. İnsanlar olarak bizler, bilgimiz ve teknolojimizle çok daha fazlasını yapabilecekken, neden komşumuza bir tabak yemek uzatmayı, bir yabancının yükünü paylaşmayı ya da toplumsal sorunlara çözüm aramak için el ele vermeyi ihmal ediyoruz?
Hayvanlar, Bize Bireyin Değil, Topluluğun Gücünü Hatırlatıyor
Hayvanlar arasındaki dayanışmanın bir diğer çarpıcı yönü, sağlık ve hijyen gibi konularda da kendini göstermesi. Örneğin, bazı kuş türleri birbirlerinin tüylerini temizleyerek parazitlerden arındırırken, maymunlar topluluklarında sosyal bağları güçlendirmek için hayvanların içgüdüsel dayanışmasından öğrenebileceğimiz çok şey var.
Mahallede bir ihtiyaç sahibine destek olmak, çevre temizliği için bir araya gelmek ya da yerel sorunlara çözüm üretmek için ortak projeler geliştirmek. Hayvanlar, bize bireyin değil, topluluğun gücünü hatırlatıyor.
İnsanlık olarak, hayvanların sadeliğinden ve içgüdüsel bilgeliğinden öğrenecek çok şeyimiz var. Onların işbirliği, sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda bir toplumu daha güçlü ve sağlıklı kılmak için bir reçete.
Birlikte bu dayanışma ruhunu yeniden yeşertelim. Hayvanların bize fısıldadığı dersi duyalım: Birlikte, daha güçlüyüz.